Yeryüzü, Güneş Sistemi'nde yaşamın bulunduğu tek yer midir? Bu soruya, ancak diğer gezegenlerdeki koşulların incelenmesiyle bir yanıt verilebilir.
Koşulların uygunluğu nedeniyle yeryüzünde yaşamın başladığının varsayıldığını geçen haftaki yazımızda vurgulamıştık. Bununla birlikte "Güneş Sistemi'nde herhangi bir gezegende ya da bazı gezegenlerin büyük olan uydularında yaşam var mıdır?" sorusu akla gelmektedir. Astronotların Ay'a gitmesiyle orada yaşam olmadığını uzun yıllar önce öğrendik fakat diğer yerlerde durum nasıldır? Uygun koşullar bulunmasa bile, yaşamın varolduğu gezegenler veya uydular var mıdır?

Yaşamın olup olmadığını anlamaya çalışırken, önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, karbona dayalı karmaşık moleküllerden oluşmuş yaşamı ele alıyoruz. Gerçek yaşam biçimleri için neler gereklidir? Temel olarak suyun varlığı çok gereklidir. Ek olarak, ortaya çıkabilecek yaşam türleri, yoğun moröte ışınımdan korunmuş olmak zorundadır. Bunun için de, yaşamın ortaya çıktığı gezegen ya da uydunun atmosferi olmalıdır. Bunları akılda tutarak, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin koşullarını, Merkür'den başlayarak inceleyeceğiz.
Merkür gezegeni, atmosfer ve suyu olmayan, ortalama yüzey sıcaklığı 167°C olan, Güneş'e en yakın gezegendir. Burada söylediğimiz sıcaklık ortalama sıcaklıktır ve öğle zamanı bu değerden çok daha fazla olmaktadır, çünkü Merkür oldukça yavaş dönen bir gezegendir. Bir dönüşü yer günüyle 58,65 gün sürer ve bu nedenle ortalama sıcaklık ile öğle zamanı sıcaklığı arasında çok büyük bir fark vardır. Bu kadar büyük sıcaklık farklılıkları, Merkür'de yaşamın varlığı konusunda umutları yok etmektedir.



Güneş Sistemi'nde Güneş'e çok yakın olan gezegenler sıcak olduğundan su buharlaşır sıvı olarak kalamaz. Uzak olan gezegenler ise, soğuk olduğundan su varsa donmuş halde bulunacaktır. Belirli bir uzaklık aralığındaki gezegenlerde su sıvı halde bulunabilir. Bu, yaşam için çok gereklidir. Bizim Güneş Sistemi'mizde Dünya ve Mars bu kuşak içinde kalmaktadır.
Venüs gezegeni bir zamanlar, bazı tür canlıların yaşayabileceği, yaşam için uygun bir yer olarak düşünülmekteydi. Bu gezegenin boyutları ve kütlesi yerin değerlerine oldukça yakındır. Bununla birlikte Güneş'e yerden daha yakın olduğundan, yerden yaklaşık iki kat daha fazla Güneş ışığı alır. Yalnızca bu ışık bile gezegeni çok fazla ısıtır fakat tümüyle bulutlarla kaplı olduğundan bu kalın atmosfer, Güneş'ten gelen kırmızıöte ışınımı tutar ve yeniden uzaya salınmasını engeller. Böylece gezegenin yüzeyinde yoğun bir "Sera Etkisi" yaratır.

Amerikan ve Rus uzay araçları tarafından belirlendiği gibi, gezegenin yüzey sıcaklığı 457 °C kadardır. Bu sıcaklık, Merkür'ün yüzey sıcaklığından 1,5 kat daha fazladır. Bu kadar sıcak bir ortamda su bulunsa bile sıvı halde bulunamayacaktır. Bundan başka Venüs'teki atmosfer basıncı da oldukça yüksektir. Değeri, yerdekinden 90 kez daha fazladır. Bundan başka, atmosferin bileşimi de oldukça farklıdır. Yer atmosferi temel olarak, azot (N2) (yaklaşık 4/5'i), oksijen (O2) (yaklaşık 1/5'i), su (H2O) (yaklaşık 1/16'sı) ve biraz da karbondioksitten (C02) (yaklaşık 1/180'i) oluşur. Venüs'te yalnızca yaklaşık 1/13 oranında azot bulunur ve su ile oksijen birlikte yalnızca kanallarda vardır. Venüs atmosferinın %96'sı karbondioksittir. Ayrıca çok miktarda yoğun sülfürikasit (H2S04) damlacıkları vardır. Bu atmosfer yerin atmosferinin 1000 ile 3000 katı kadar sülfürikasit içerir. Yüksek sıcaklık ve basınçtan başka aşındırıcı özelliği, Venüs atmosferini yaşam için uygun olmayan bir ortam yapmaktadır.



Mars gezegeni ise farklı durumdadır. Mars, Yer'den çok daha soğuktur. Yüzey sıcaklığı ortalama -55 °C'dir. Gece sıcaklık daha da düşer. Gündüz ise sıcaklık ortalama 50 °C'den daha fazla olur. Gezegen yüzeyinin genelinde sıcaklık, suyun donma derecesi altındadır. Atmosfer basıncı düşüktür ve yerdekinin yaklaşık %0.7'si kadardır. Mars atmosferi temel olarak karbondioksitten (%96) oluşur. Bir miktar da oksijen, su buharı ve buz vardır. Bu nedenle Mars'ın atmosferi, aşındırıçı olmaması dışında, Yer'den çok Venüs'ün atmosferine daha çok benzer.
Düşük sıcaklığına karşın Mars, yaşam için oldukça uygun bir gezegen olarak düşünülmektedir. Yüzeyinde mevsimlerle ortaya çıkan değişimler, geçmişte yanlış olarak bitki örtüsünün mevsimsel değişimlerinin belirtisi olarak yorumlanmıştır. 1976'da Amerikan Viking uzay araçlarından biri, yaşam olup olmadığının belirlenmesi amacıyla toprak örnekleri üzerinde bazı deneyler yapmak için Mars yüzeyine indirilmiştir. Mikroskopik yaşam biçımlerinin olup olmadığını anlamak amacıyla, toprağın karbon alarak bunu kullanıp kullanamadığını görmek için bir deney yapılmıştır. Deney önce olumlu sonuç vermiş, fakat ardarda yapılan diğer denemelerde olumsuz sonuçlar alınmıştır. Daha sonra, radyoaktif karbon içeren ve mikroorganizmaların yaşamasına uygun bir "çorba" hazırlanmış ve Mars toprak örnekleriyle karıştırılmıştır. Eğer mikroorganizmalar varsa, onların bu çorbayı "içmesi" ve saptanabilecek miktarda radyoaktif karbon içeren karbondioksit ve karbonmonoksit salmaları umulmaktaydı. Deney sırasında bir süre için bir miktar karbondioksit salınımı olmuş ancak bu sonucun canlı organizmalardan çok, toprağın "çorba" ile yaptığı kimyasal tepkimeler sonucu ortaya çıktığı düşünülmüştür. Diğer bir deneyde, bir miktar kuru Mars toprağı çorbayla karıştırılmadan önce bir miktar nemlendirilmiş, bu aşamada çok kısa bir süre içinde oksijen açığa çıkmıştır. Bu deney yer toprağı ile yapıldığında bu sonuç alınamamıştır. Bu nemlendirilmiş toprak çorba ile karıştırıldığında az bir miktar karbondioksit salınmıştır. Sonuç olarak bu deney de sonuç getirmemiş, mikroorganizmaların varlığı saptanamamıştır. Yine karbondioksit salınması büyük olasılıkla kimyasal bir etkidir. Bu nedenle Mars'ta yaşam olup olmadığı konusunda emin değiliz. Bazı biyologlar, yaşamın olma şansının yüksek olduğu ve suyun bulunduğu kutup şapkasından alınacak toprak örnekleriyle deney yapılmasının yaşam hakkında daha yüksek olasılıklı sonuçlar vereceğini düşünmektedirler .

Son on yılda Mars'a gönderilen ve önceki yazılarımızda anlattığımız araçların yaptığı deneyler ve bulgulara bakıldığında, bugüne dek Mars'ta yaşamla ilgili herhangi bir kanıt bulunamadığını söyleyebiliriz. Yine de bu konuda yapılan çalışmalar sürdüğü için, belki de bir gün, yaşam bulunamasa bile, geçmişte varolmuş olabileceği düşünülen yaşamlara ilişkin bazı kanıtların bulunması olasıdır.

Daha uzaktaki çok daha soğuk gezegenler gözönüne alındığında, onların temelde gazdan oluştukları görülür. Genel düşünceye göre Satürn ve Jüpiter'in katı çekirdeklerinde yaşamın olma olasılığı düşük görünmektedir. Donmuş atmosferlerinde yüzmekte olan yaşam türleri olabileceğine ilişkin  bazı düşünceler vardır. Fakat biyologlar Satürn'ün uydusu Titan'da yaşamın varlığı konusunda emin değillerdir. Titan'ın metan (CH4) içeren bir atmosferi vardır ve yüzey sıcaklığı 48 °C olmasına karşın bazı yaşam türlerinin bulunmasına uygun olabilir. Şu ana kadar Titan'la ilgili yapılan çalışmalar yaşamla ilgili herhangi bir kanıt bulamamıştır ancak gelecekte gönderilecek uzay sondaları, burada yaşamın gerçekten olup olmadığı konusunda bize birşeyler söyleyebilecektir.
Sonuç olarak, Güneş Sistemi'nde, yeryüzü dışında herhangi bir yaşam kanıtı henüz bulunmuş değildir.