Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Haziran Avukat Günü nedeniyle nasıl seçildiklerini bilemediğimiz avukatlara hitaben yaptığı konuşmada "...Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar..." demiş*
Cumhurbaşkanı konuşmasında çok şeye değinmiş, her biri ayrı yazı konusu olabilir, bu yazıda vatandaşlıktan çıkarmayı yazmak istiyorum. Diğer konularla ilgili olarak sadece şunu not düşmek istiyorum; insanlığın binlerce yıllık kazanımı olan 'hakkında mahkumiyet kararı kesinleşmeden hiç kimse suçlu ilan edilemez, masumiyet karinesi nedeniyle tutuksuz yargılama esastır' hukuk kuralını yok sayan konuşmayı avukatlar sessiz sedasız nasıl dinlediler anlamakta güçlük çekiyorum.

Haymatlos yani vatansızlık, hiçbir  devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olmayan kişilere deniyor. Tabiat insanları olan Çingenelerin vatansızlığını ayrı ele alacak olursak vatansızlar sorunu ilk kez 1.Dünya savaşının ardından yurtlarından atılan ve vatandaşlıktan çıkarılan 2-3 milyon mültecinin ortaya çıkmasıyla ortaya çıktı, 20 yüzyılda vatansız mültecilerin sayısı giderek arttı, Naziler önce 1914'ten sonra vatandaşlığa alınmış olan Yahudileri vatansız saydı, daha sonra da bütün Yahudileri vatandaşlıktan çıkardı. Bizim ülkemize bakacak olursak, 12 Eylül darbecilerinin en önemli icraatlarından birisi Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını yurttaşlıktan atmak, onları sığınmacı yaşamaya mahkum etmek oldu. 12 Eylül döneminde 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak ülkeden ayrılmak zorunda kaldı.

12 Eylül Darbesinin hemen ardından Milli Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 13 Şubat 1981 tarihli 2383 Sayılı Kanuna dayanarak onbinlerce Türkiyelinin vatandaşlığı kaybettirilmesine karar verilmişti. Ailelerin parçalanmasına, toplumsal travmalara yol açan bu haksızlığa 27 Mayıs 1992 tarihli 3808 Sayılı Kanunla yapılan değişiklilikle son verildi, vatandaşlığı kaybettirilenlerin başka bir işleme gerek kalmadan müracaatları ile nüfus kütükleri canlandırılarak vatandaşlık hakları ve kaybettikleri malvarlıkları iade edildi. Daha sonra AKP Hükümetleri döneminde çıkartılan 29 Mayıs 2009 tarihli 5901 Sayılı yeni Türk Vatandaşlığı Kanunu ile vatandaşlığı kaybettirmenin koşulları sınırlandırılarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının  keyfi biçimde vatansız bırakılmalarının önüne geçildi.
Şimdi aynı AKP iktidarında, AKP'nin Başkanı tarafından vatandaşlıktan çıkarmadan söz ediliyor, Adalet Bakanı da hazırlıklara başladık diyor. Yani durum vahim, 'Ama terör destekçileri vatandaşlıktan çıkartılacak' deyip geçmeyin, cenaze törenine, barışçıl bir basın toplantısına katıldığı için insanların 'terör örgütü üyesi' olmakla suçlandığı, tutuklandığı bir dönemden geçtiğimizi unutmayın. Vatandaşlığı kaybettirme kararını Bakanlar Kurulu'nun vereceğini de göz önüne alarak, her muhalifin bir anda haymatlos statüsüne geçebileceğini atlamayın.
Keşke dünyada bütün sınırlar kalksa, tüm insanlar eşit, özgür, hakları güvence altına alınmış bir vaziyette barış içinde yaşasalar, vatandaşlık diye bir şey olmasa, ama o günler daha çok uzak gözüküyor. Gelin siz bugün varlığınıza ve kişiliğine bağlı en doğal hakkınız olan vatandaşlığınıza sahip çıkın.

*