Ali Budak-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın gıda güvenliği için başlattığı 'hileli gıda üreten veya ithal eden firmaları' açıklama uygulaması sessiz sedasız durduruldu. Bakanlık yetkilileri 'Evet bir süredir listeler yayınlanmıyor' yanıtını vererek, bu yöndeki tavır değişikliğinin nedeni olarak da bazı mağduriyetler yaşanmasını göstermişti. Bakanlık yetkilileri, 'Kamuoyuna açıklanacak listelerle ilgili yeni bir çalışma yürütüyoruz. Uygulamayı değiştireceğiz. O nedenle şu anda listeler yayınlanmıyor' dedi. Bakanlığın ifşa uygulaması yerine getirilecek uygulamanın firmaları kapatması olacağını söyleyen TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı İbrahim Uğur Toprak, 'Gıda Mühendisleri Odası olarak yıllardır taklit, tağşiş ve hileli gıda kullanan firmaların sadece ifşasının yetmeyeceği gerekirse kapatılması gerektiğini vurguluyoruz' dedi.

'Mağdur olan vatandaş'

Bakanlığın bundan sonra taklit ve tağşiş yapan, hileye başvuran firmaları ifşa etmeyeceğini açıkladığını söyleyen TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı İbrahim Uğur Toprak, 'Bakanlık, yaptıkları ifşayla mağduriyete sebep olduklarını açıkladı. En son 2016 Aralık ayında ifşa gerçekleşti. Zaten uzun zamandır ifşa olmadığı için de bu durum ortaya çıktı. Ortada bir mağduriyet var. Kim mağdur oluyor? Vatandaş. Bu durum vatandaşı ekonomik ve sağlık açısından mağdur ediyor. Çünkü takilt ve tağşişi yapılan gıdaların fiyatları yüksek. Dolayısıyla da bu gıdaların taklitleri daha ucuza üretiliyor ama aynı paraya satılıyor. Firmanın buradaki amacı da daha fazla kar elde etmek. Vatandaş, ekonomik olarak mağdur oluyor. Bunun dışında vatandaş, sağlık açısından mağdur oluyor. Hatta bu durum ciddi sıkıntılara da yol açabilir. Çünkü vatandaş, alerjik durumların önüne geçmek adına herhangi bir ürünü alırkan etiketindeki içindekiler kısmına bakıyor. İşte bu taklit ve tağşişli gıdaların içindekiler kısmı yanlış. Vatandaş üründeki yanlış bilgilendirmeyi bilmeden ürünü alacak. Bu ürünü tükettiğinde ise alerjisi ortaya çıkacak. Örneğin çölyak hastaları glutenli ürün tüketmez. Ama aldığı ürün taklit ya da tağşişse ciddi bir sağlık sorununa yol açabilir. Bu durumun önüne geçilmesi gerekiyor. Bakanlığın açıklaması doğru, ortada bir mağduriyet var. Bu mağduriyete ise işletme açısından değil vatandaş açısından bakılması gerekir.

'Cezalar caydırıcı değil'

Gıda mühendisleri odası olarak yıllardır taklit, tağşiş ve hileli gıda kullanan firmaların sadece ifşasının yetmeyeceği gerekirse kapatılması gerektiğini vurguladıklarını söyleyen Toprak, şöyle devam etti: Yıllardır ürünlerinde tağşiş, taklit ya da hileli gıda olduğu tespit edilen firmalara verilen cezaların yetersiz olduğunu söylüyoruz. Bu sahtekarlığı yapan kişilerin elde ettikleri kazanç, ödedikleri cezadan kat ve kat üstünde olduğu için bu cezalar onlarda caydırıcı etki yapmıyor. Zaten birinciyi yapıyor, ikinciyi yapıyor ve üçüncüden sonra ifşa ediliyordu. İfşadan sonra da kapatma yani ticaretten men edilmesi gerekiyor ama bu yapılmıyor. Firma isim değiştiriyor ve farklı isimler altında ticaret hayatını sürdürüyor. Bunların önüne geçilmesi için daha fazla gıda denetimi yapılması gerekiyor. Gıda denetimi de gıda mühendisleri tarafından yapılmalı.
 
'Firma ifşa etmek yerine kapatılmalı'

Bakanlığın ifşanın yerine getireceği yeni sistemin ne olduğunun henüz bilinmediğini söyleyen Toprak, 'İfşa yerine getirilecek sistem şu olmalı; taklit, tağşiş yapan, hileye başvurarak halkın sağlığı ve ekonomik gücüyle oynayan firmaların direkt kapatılması gerekiyor. Aslında bakanlığın getireceği yeni ve tek sistem bu olmalı. Çünkü bakanlığın, 'A firması yaptığıyla halk sağlığını hiçe saymıştır ve firma ticaretten men edilmiştir' demesi gerekiyor. Yeni sistemin bu olması lazım. Çünkü vatandaşın aldığı markayı ya da ürünü bilmesi ve ona göre tercih etmesi gerekir.

'Daha fazla gıda mühendisi istihdam edilmeli'

Tüm Türkiye ve İzmir özelinde bakanlıktaki gıda mühendilerinin sayısının veteriner hekim ve ziraat mühendislerinin sayısına oranla çok düşük kaldığını da söyleyen Toprak, sözlerini şöyle tamamladı: Geçmiş atamalara da baktığımızda gıda mühendisi sayısının oldukça düşük olduğunu görüyoruz. Gıda mühendisi melektaşlarımız 89-90 KPSS puanlarıyla zorla atanırken, ziraat ve veteriner hekimlikte ise daha düşük puanlarla atama oluyor. Geçen yıl en çok ziraat mühendisi, Mehdi Eker zamanında da veteriner hekim ataması yapıldığını gördük. Bu durum ise halk sağlığı için denetim yapan gıda mühendislerinin sayısının yetersizliğine neden oluyor. Ülkede denetimlerin daha sık ve güvenilir yapılambilmesi için daha çok gıda mühendisinin kamuda istihdam edilmesi gerekiyor.

Yanlış politikalardan kaynaklanıyor

Türkiye'de son yıllarda organik ve doğal adı altında özellikle tarımsal ürünler alanında pazar oluştuğunu ve bu pazardan çıkar sağlayanların olup olmadığını sorduğumuz Toprak, sorumuzu şöyle cevaplandırdı: Evet, ne yazık ki bu durumdan da faydalananlar oldu. Bunun nedeni ise hükümetin yanlış politikaları. Son yıllarda 15 şeker fabrikamız satışa çıkarıldı. Önce şeker pancarı üretimi azaltıldı. Sonrasında Amerikan ve İngiliz menşeili firmalar da ülkeye girdi. Bunlar kotalı üretim yaparken kotaları yükseltildi. Sonrasında şeker pancarından üretim yapılamıyor diyerek azaltılmaya başlandı. Nihayetinde şeker pancarından şeker üretimi bitirildi ve cumhuriyet tarihinin en önemli kazanımlarından olan şeker fabrikaları satılmaya başlandı. Bunun yerine de glikoz ve fruktoz şurupları girmeye başladı. Bunlar yurtdışından geldiği için de gelenlerin GDO'lu olup olmadığı da bilinmiyor. Her ne kadar ülkeye GDO'lu ürün girişi yasak olsa da yem girişi serbest. Bu yemi tüketen hayvanları nasıl etkilediği bilinmiyor. Glikoz ve fruktoz şurubundan tülettiğiniz ürünlerin sağlığı ne kadar etkilediği bilinmiyor ama önümüzdeki süreçte yol açacağı sıkıntıları göreceğiz. Zaten şekerimiz varken bu şurupları neden kullanıyoruz? Bu tamamen ticari kaygılardan kaynaklanıyor. N Ali Budak