Küresel ısınma, sera gazları nedeniyle Dünya'nın ortalama yüzey sıcaklığının artmasıdır. Bu sera gazları arasında en önemlilerden biri, petrol ya da kömür gibi fosil yakıtlardan ortaya çıkan karbondioksittir. Ormansızlaşma da karbondioksit artmasına neden olmaktadır. Buna genel anlamda sera etkisi denir.

Sera gazlarının en önemlisi su buharıdır ve insanoğlu tarafından doğrudan önemli miktarlarda üretilmez. Yine de, atmosferdeki karbondioksit (CO2) çok hafif artsa bile bu, sıcaklıkta önemli derecede bir artışa neden olabilir. Peki neden sıcaklık artıyor? Bunun iki nedeni vardır. Atmosferi oluşturan iki temel bileşen vardır: İkisi de sera gazı olmayan oksijen veya azot. Sera gazlarının miktarı bunlarınkinden çok daha azdır. Oksijen ve Azot molekül olarak iki atomludur. Yani molekül gösterimleri O2 ve N2'dir. Oysa ki su (H2O) ve karbondioksit (CO2) molekül başına ikiden fazla atoma sahiptir. Biraz teknik bir açıklama olsa da, oksijen ve azot, daha fazla atoma sahip bu moleküller gibi iç titreşim modlarından yoksundur. Su ve karbondioksidin bu iç titreşim modları, kızılötesi ışınımı soğurur ve yeniden salar. Bu aşamada salınan ışınım, atmosferden yansıyarak atmosferin ısınmasına katkıda bulunur ve böylece sera etkisi oluşur. Bu, sıcaklığın artmasına neden olan ilk durumdur.



Sera Etkisi dediğimiz olay, bildiğimiz bitki yetiştirilen seralarda gördüğümüz duruma benzer. Seralarda camdan giren güneş ışınları soğurulup kızılöte ışınımı olarak yeniden salınır, ancak bu ışınım camdan tümüyle geçemediği için geri yansıyarak seranın içini ısıtır. Bu, güneşte kalan otomobillerde de gözlemlediğimiz durumun aynısıdır.

İkinci neden, karbondioksidin atmosferde yüzlerce yıl gibi çok uzun bir süre kalma eğiliminde olmasıdır. Su buharı ise yerel koşullara bağlı olarak kolayca yoğunlaşabilir veya buharlaşabilir. Bu nedenle su buharı miktarları mevcut koşullara hızla uyum sağlama eğilimindedir. Güneş'ten gelen enerji ve Dünya'dan yeniden salınan ışınım dengede olur. CO2 oldukça sabit kalma eğilimindedir ve bu nedenle bir tür denge etkenidir. Daha fazla karbondioksit olduğunda, denge daha yüksek sıcaklıklarda ve daha yüksek su buharı düzeylerinde olacak demektir.

Atmosferdeki karbondioksidi ne kadar arttırdık?

İnsan atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun yaklaşık % 30 oranında, aşırı miktarlarda artmasına neden olmuştur. Bu miktar, buzul çağlarının zaman ölçeğinde bile olmamıştır. Bu artışın insan nedeniyle olduğundan eminiz çünkü artış, fosil yakıt yanmasındaki artış miktarı ile neredeyse mükemmel bir uyum içindedir. Ayrıca atmosferdeki karbondioksitte, karbonun farklı izotoplarının oranlarında da değişiklikler ölçülmektedir ki bu da bu karbondioksidin insan eliyle atmosfere aktarıldığının kanıtıdır. Böyle giderse yakın zamanda, son 50 milyon yıl içinde dünyada görülmediği kadar çok miktarda karbondioksit konsantrasyonlarına ulaşacağız.

Fosil yakıtlarının elektrik üretimi, ulaşım ve ısıtma gibi işlerde kullanılması ve ayrıca çimento üretimi, dünya çapında toplam olarak atmosfere yılda yaklaşık 22 milyar ton kadar karbondioksit salınmasına neden olmaktadır. Bunun üçte biri elektrik üretiminden, üçte biri taşımacılıktan ve kalanı diğerlerindendir. Karbondioksidin bu muazzam salınımı, atmosferdeki karbondioksit düzeylerinin çok fazla artmasına neden olmaktadır.

Grafik, son 160 bin yılda karbondioksit düzeylerini gösteriyor (üstteki eğri, birimleri sağda). Bugünkü karbondioksit salınımını  engellemezsek, önümüzdeki 100 yıldaki durum da ayrıca gösteriliyor. Ek olarak Dünya'nın ortalama yüzey sıcaklığındaki değişim de (alttaki eğri, birimleri solda) verilmiş. Görüldüğü gibi ikisi paralel gidiyor.



Sıcaklık gerçekten değişiyor mu?

Bunu son yıllarda sıklıkla duyuyoruz artık. Evet, sıcaklık artıyor. Bugünkü sıcaklık, son yüzyılların, hatta bin yılların en yüksek değerinde. Bu ne yazık ki geçici bir durum da değil. Grafik, kuzey yarımkürede birçok farklı kaynak kullanılarak oluşturulmuş. Grafikte, 1900 yılından başlayarak ısınmanın başladığı görülüyor. Bunun temel nedeni, Kuzey Amerika'da ve dünyanın pek çok farklı bölgesinde ormanların yok edilmeye başlamasıyla karbondioksit düzeyinin buna bağlı olarak 1800'lü yıllardan itibaren artmasıdır. Endüstri Devrimi de bu artışın daha da hızlanmasına neden olmuştur. Görüldüğü gibi küresel ısınmanın temel sorumlusu hepimiziz aslında.

Son yıllarda ülkemizde olduğu gibi dünyada çeşitli coğrafyalarda sıklıkla sellerden söz edildiğini duyuyoruz. Bunun temel nedeninin de küresel ısınma olduğu, yapılan çalışmalarla gösterilmiş durumda. Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yönetimi adlı kuruluşun bu konuda ayrıntılı bir raporu var.

1998 yılında Dünya Meteoroloji Organizasyonu (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu. Panelin amacı yeryüzünde küresel ısınmanın önüne geçilmesi için çalışmalardır. IPCC insan tarafından tetiklenen iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı riskleri anlayabilmek için bilimsel, teknik ve sosyoekonomik verileri ortaya koymayı amaçlamaktadır ve UNEP ve WMO'ya üye tüm ülkelere açıktır. Bünyesinde iklim değişikliği konusunda dünyada otorite durumundaki birlerce biliminsanı vardır.



Şimdiye kadar iki çalışma raporu yayınlanmıştır. İlk rapor 1990-1994 yılları ile ilgili çalışmaları kapsamaktadır ve sonuç olarak kesin bir yargı vermemiştir. 1995 yılında yayınlanan 2. raporda "insanın iklim değişikliğinde büyük rolü olduğu" sonucuna varılmıştır. Ayrıca 2100 yılına kadar 1 ile 3.5 derece sıcaklık artışı olacağı öngörülmüştür. 2000 yılındaki raporda ise sıcaklığın 100 yıl içinde 10 derece kadar artabileceği ve bu iklimin dinozorlar zamanından beri görülmediği belirtilmiştir. En yeni rapor ise 2001'de, "son 50 yıl boyunca gözlenen ısınmanın çoğuyla ilgili yeni ve güçlü kanıtların, bu ısınmanın insan etkinliklerinden kaynaklandığını ortaya çıkardığını" belirtmektedir.

Sonraki yazımızda küresel ısınmanın temel olarak neleri etkilediğini ve azaltılması için nelerin yapılması gerektiğinden söz edeceğiz.

Kaynak: http://www.nmsea.org/Curriculum/Primer/Global_Warming/fossil_fuels_and_global_warming.htm