Serdar Ortaç aşk hayatıyla ilgili çok dertli: Türkler bana karşı önyargılı, yabancılar ise tapıyor. Yabancılarla çok mu mutluyum sanıyorsunuz? Evet, hepsi dünya güzeli ama hiçbir şey konuşamıyorum ki o kadınlarla...

Serdar Ortaç hakkında ne bilirsiniz? 20'li yaşlarından itibaren Türkiye'nin en önemli erkek vokallerinden biri olması, fabrika gibi beste üretmesi ve radyoculuk yaparken keşfedilmesi, albümünü almasanız da illa ki şarkılarının bir şekilde ezberlenmesi, sürekli görüntülendiği yabancı kadınlar, eski kumar alışkanlığı, çok satan albümler yapması... Yeni Aktüel dergisinin Didim konserinin ardından görüştüğü Serdar Ortaç ise çok farklı. Geçen ay kaybettiği babasının üzüntüsünü yaşayan, "Milyonlarım var ama artık satın alabileceğim hiçbir şey yok" diyebilecek kadar açık sözlü, aşık olduğu ve evlenme kararı aldığı kadın tarafından terk edilen bir adam. Kontrol delisi, baba olma özlemi çeken, mutsuzluğunu inkar etmeyen... Ortaç, tüm hayatını Yeni Aktüel'den Neslihan Perker'e anlattı.

YÜZDE 100 BENCİLİM?

Yeni albümün ismi neden 'Ray'?
Eski yaşadığım bir ilişkinin ardından ortaya çıkan bir isim. Bir kadına nasıl davranılması gerektiğini öğrenemedim hâlâ. Hangi dozajda sevgi, hangi dozda gerekirse nefret, asabiyet... Rahmetli babam da öğrenemeden gitti. 42 yaşındayım, nasıl öğreneyim bu yaşta? O ilişkiyi yaşadığım insanın çok üzerine düştüm. Zaten şarkı sözünde de şöyle diyor: "Neden çok üzerine düştüm yavrum, şımarma dedim ama çıktın raydan..."

Bencil misiniz?
Yüzde 100... Kendimden başka hiçbir şeyi sevmem ama o ilişkimdeki Litvanyalı'yı çok sevmiştim. Evleneceğim dedim, "Yapamam ben bu hayatı" dedi, terk etti beni.

Neden hep yabancı kadınlarla birlikte oluyorsunuz?

Türk kadınları önyargılı oluyor ama yabancılar tapıyor.

Önyargısı nedir Türk kadınlarının size karşı?
Ne bileyim!

O zaman?

Önyargılılar işte... Bir sürü Türk kız arkadaşım oldu, çok da mutlu oldum. Bundan sonra biri hayatıma girecekse eşim olsun zaten. Litvanyalı kız arkadaşım ile nişanlanmıştık aile arasında, babam da "Oğlum bırakma şu kızı" demişti ama aslında ben bıraktırdım kendimi.

Nasıl yani?

Sürekli Serdar Ortaç dosyaları okuyan bir adamı ne yapsın! Sabah akşam, aman bugün kim ne yazdı? Stres, baskı... En sonunda 'Benim de bir hayatım var' dedi.

Diyelim hayatınıza bir kadın girecek ama popüler... Onun popülaritesi veya kendi dünyasına sizin kadar dönük olması rahatsız eder miydi?

Keşke öyle biri olsa, asla ezmezdim. O kadın gelsin, beni hükmü altına alsın, 20 senenin hükümdarlığını unuttursun... İsmimin altında çaresizim! Sanıyor musun çok mutluyum yabancılarla? Evet, hepsi dünya güzeli ama hiçbir şey konuşamıyorum o kadınlarla... Şimdi gel kurtar beni bu kaostan. Bilmem ne mezunu, hayata gerekirse topuklu ayakkabılarıyla güçlü güçlü küt diye basacak kadını kendime aşık etme olasılığım nedir? Sıfır! "Aaa Serdar Ortaç mı!" der ama 'Gamzelim'de de göbek atar. Ben ne olduğumu biliyorum. Babam bana hep şöyle derdi: "Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır, ikisi arasındaki farkı anlamam için akıl ver."

Neyi değiştirebilirsiniz?

Ancak bir talih kuşu konacak, karşıma çıkacak, "Ulan boşa yaşamışsın 20 sene" dedirtecek...

KADINIMI NE MUTLU EDER BİLMİYORUM!


Dışa dönük görünen, aslında kendini belli etmeyen ketumlardansınız sanki... İlişkilerinizde de böyle misiniz?


Aslında kadınımın üzerine titrerim, isterim ki prenses gibi yaşasın. Ben galiba kadınımı mutlu edecek şeyleri bilemiyorum, terk edilme hadisesinden sonra bana daha çok yapıştı bu duygu. Ne mutlu eder kadını? Para mı, güç mü? Sıfatla mı gurur duyar, yoksa kendini ezik mi hisseder? Kadını hiçbir şey mutlu edemez! Annemi mutlu edemedi babam rahmetli. Kadını mutlu etmek en zor şey, erkek ise mutlu olması kolay yaratık.

Cömert misiniz?


Haddi hesabı yok... Elimin ayarı yok. Hiçbir şey bırakamayacağım ki bu dünyada. Aile fabrikamız var, 350 kişi çalışıyor yani babam da milyonerdi, paraya para demiyordu, çenesini bağladım toprağın içine gömdüm adamı. Ben de milyonerim, her şeyim var ama daha alabileceğim hiçbir şey yok...

Mutsuzluğunuz almış başını gidiyor...

Mutsuzum ama şükreden bir insanım. Babamın yanından çıktım tırnaklarımla kazıyarak, bestelerimle şarkıları dinlenen bir adam oldum. Şükrediyorum bunun için. Evet mutsuzum kendi içimde, o da cezam olsun çekeceğim. Diğerleri çok mu mutlu sanki... Sağlık en önemlisi, başka hiçbir şey önemli değil, kimse bir şey götüremiyor. Şükredin, şükredin, şükredin...

BENİM GİBİ BİR ÇOCUK İSTERİM


Konserinizde hissettiğim, kontrol delisi bir adam olduğunuz...


Evet öyle. Babam da böyleydi.

"Kendimden çok sıkıldım" dediğiniz zamanlar oldu mu?


Şu dakika diyorum mesela.

Ne yapmayı çok isterdiniz?


Bir çocuk isterim, benim gibi olsun; akıllı, güçlü, söylenen kelimeyi daha ağızdan çıkmadan hissedip cevabını versin... Onun dışında her şeyi yaşadım.

Korktuğunuz şeyler var mı?


Artık sağlıkla ilgili şeyler korkutuyor.

SÜRÜNÜYOR KUŞ BEYİNLİ


Litvanyalı sevgiliniz Asta sizi terk etti demek... Güçlü bir kadındı galiba?

Aptaldı... Şimdi sürünüyor, her gün arıyor, neye yarar ki? Onun yüzünden bittim, bütün hastalıkları yaşadım bir ayda... Neye yarar? Kuş beyinli.

BABAM ÖLDÜ ARTIK AKIL DANIŞACAK KİMSEM KALMADI

Babanız bir günlüğüne tekrar dünyaya gelseydi onunla nerede buluşmak isterdiniz ve ona ne söylerdiniz?

Babama arzuladığı bütün gururu yaşattım. Ölümüne hazır değildim. 69 yaşında ölünmez, ecelle ölünmemesi lazım... Solunum yetmezliği yüzünden vefat etti. Başka hastalıkları da vardı. Hep söylerdik, dinletemedik; sabah 7'de kalkıp işinin başında oluyordu hâlâ. İş aşkıyla yaşardı. "Baba hayatta başka şeyler de var" derdim; "Soyadımızı yaşatacak tek şey iştir" derdi.

BEN DE BİR GÜN GİDECEĞİM


Rüyanızda gördünüz mü onu?

Görmez olur muyum, elbette!

Ya vefat ettiği gün?


Sabah annem aradı, "Baban fenalaştı" dedi. Gittiğimde koltukta geriye doğru yatıyordu, kahvesi yarım kalmış... Onu aldım, çenesini bağladım, üzerini örttüm.

Babanızı kaybettikten sonra bir şeyler değişti mi içinizde?


Hayatta olacak her şeye hazırlıklıyımdır, realistlikle kabul ederim. Ben de yarın, bir gün gideceğim. O erken gitti, gitmemeliydi... Bir şey değişmedi. Babam yok artık, arayıp da akıl danışacağım kimse yok hayatımda.

HAYAT OKULU MEZUNUYDU


Her söylediği doğru mu çıkardı?


Hep... Hayat okulu mezunuydu. Yok artık işte arayacağım kimse, yok. Kafam bir şeye takıldığında, sinirlendiğimde, fikir almak istediğimde gece gündüz hep arardım. Ölmeden üç gün önce rakı aldım, gittim yanına... Yeni albümü dinledik birlikte, bana fikirlerini söyledi. Buluşmamızın üstünden üç gün geçmemişti, gitti.

Sevdiği şarkılar neydi?

Benden 'Zakkum Çiçekleri'ni severdi. Türk Sanat Müziği'ndeki bütün eserleri bilirdi, 'Kadehinde Zehir Olsa'yı beraber okurduk.

BABAMIN BİRE BİR KOPYASIYIM

Annenizle babanız iyi anlaşan bir çift miydi?


Aşk evliliği yapmışlar ama zamanla her evlilik yıpranır, hele Türkler'de hayli yıpranır. Türk kadını 40'tan sonra değişir, Türk erkeği ise kadının hayatını harcamak üzerine yaratılmış. Gen böyle kaldıkça da kolay kolay değişmez bu.

Babanıza benziyor musunuz?


Onun kopyasıyım. Babam çok duygusaldı; günlükleri var, anneme yazdığı ilk şiirler falan... ?

Siz mükemmelliyetçi bir baba olurdunuz herhalde...


Olabilirim hâlâ...

Özgür tavırlı mı olurdunuz?
Kız çocuğu olursa, bilemem.
Editör: Haber Merkezi