AKP iktidarında Türkiye-İsrail ilişkileri "görüntüde" hep bozuktu.
2009 yılında Davos'taki "one minute" çıkışı Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir kopuş sürecini başlattı. 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara Olayı, AKP iktidarının İsrail karşıtı söylemlerini arttırdı.
Bu bozulma AKP iktidarının da işine yaradı. İsrail karşıtlığının Türk seçmeninde bir oy karşılığının olması AKP'yi daha keskin bir söyleme itti.
İlişkiler bir daha düzelmez diye düşünülürken, Ortadoğu'nun karışık gündemi arasında Türkiye, İsrail ile anlaştı.
İsrail basınına göre Türkiye ile İsrail, Mavi Marmara Olayı için 20 milyon dolarlık tazminat, karşılıklı olarak yeniden büyükelçi atanması, Hamas'ın Türkiye'de bulunan kimi sembol isimlerinin sınırdışı edilmesi ve İsrail doğalgazının Türkiye'ye nakli konularında anlaştı. İlişkilerde yaşanacak düzelmeye bağlı olarak 2019 yılı gibi Türkiye-İsrail doğalgaz boru hattının tamamlanabileceği söyleniyor. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nden hemen açıklama geldi. İlişkilerdeki düzelme ile birlikte İsrail'den beklenen turist sayısı 600 bine fırladı.
Tüm bunlar demek oluyor ki, Rusya Federasyonu'yla yaşanan uçak krizinin ardından Türkiye, İsrail ile aynı noktaya geldi.
AKP iktidarının İsrail karşıtı söyleminin ne kadar içi boş olduğu ortaya çıkmış oldu. Aslında AKP iktidarının Batı karşıtı söyleminin ne kadar içi boş olduğu ortaya çıkmış oldu.
AKP uzun süre Batı karşıtı görünerek, Batı çıkarlarına paralel bir dış politika yürütmüştü.
Uçak krizi, zaten hep söylemde kalan Batı karşıtlığının Soğuk Savaş kalıntısı bir retorikle yer değiştirmesine vesile oldu.
Soğuk Savaş'ın "kızıl tehlike" söylemi, "Rus tehlikesi" biçiminde yeniden karşımıza çıktı.
Bu arada nurtopu gibi bir İsrail açılımımız oldu...
Kazanan kim oldu dersiniz?