Rauf Denktaş'ın KKTC'nin kurucu Cumhurbaşkanı, büyük bir devlet adamı ve değerli bir hukukçu olmasına ek olarak Haber Ekspres için önemli bir özelliği daha var. Rahmetli Denktaş, Haber Ekspres gazetesinde de uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı.
    
Bu büyük devlet adamını vefatının 6. yılında büyük bir özlem, sevgi ve saygıyla anıyoruz.
    
Siz okurlarıma Denktaş'ı nasıl tanımlayabiliriz sorusunu sorsam, eminim cevapların önemli bir kısmında "mücadele" sözcüğüne yer verilir. Hepimiz onu, her şeyden evvel mücadeleci kişiliğiyle tanıyoruz. Henüz on sekiz yaşındayken Halkın Sesi'nde yazarlık yaparken, 1948'de Kıbrıs Türklerinin düzenlediği ilk mitingde Fazıl Küçük'le birlikte hatiplik yaparken,  1950'lerde Enosis karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişini örgütlerken, 1963'te sandalla Anadolu'dan Kıbrıs'a geçerken, Kıbrıs davasını dünya gündemine taşırken, müzakerelerde Kıbrıs Türklerinin hakkını savunurken onun mücadeleci kişiliğini gördük. "Başaramayacağım korkusu içinizde yer etmesin, başaracağım diyen başarır" dedi. Siyaseten yalnız kalsa da, yalnız bırakılsa da, halkıyla birlikte bir varoluş mücadelesini kazandı. Özellikle yaşamının son yıllarında bu mücadeleyi Türkiye'ye de taşıma gayreti içinde oldu. Milli bir uyanışın rehberlerinden biri olarak Anadolu'yu dolaştı. Anadolu insanı ile bütünleşti.
    
Annan Planı sürecinde Türkiye'de hakim olan "ver kurtulcu" anlayıştan muzdaripti. Bir konuşmasında bu anlayışın müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafının elini ne kadar zayıflattığını şu söylerle ifade etti: "Zaman içinde iyi niyetle 'aman bu mesele halledilsin' diye ödünler verirseniz; 'aman Türkiye'nin başına bela olmaktan kurtaralım artık bu meseleyi' diye iyi niyetle ödünler verirseniz karşı taraf bunları cebine atar. Görüşmeler kesilir. Sonra yeniden başlar. Ancak verdiğiniz ödünlerden başlamak zorunda kalırsınız..."
    
Denktaş, "Kıbrıs'tan vazgeçilirse devamı gelir" diyordu. Sadece Kıbrıs Türkünün değil, Türkiye'nin de geleceğini düşünerek siyaset izledi.
    
Ömrü boyunca milli davanın bayraktarlığını yaptı.
Yaser Arafat, bir görüşmesinde ona "Benim gömülecek toprağım yok, siz şanslısınız" demişti. Aslında Kıbrıs Türkü, onun gibi  mücadeleci bir rehbere sahip olduğu için şanslıydı.