Gamze Geçer- İzmir İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Bediha Salnur, 6 yıldır İzmir'de görev yapıyor. Son KHK ile yetki ve sorumluluğu artan Salnur, 2020'de tamamlanacak olan Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü ve yapacakları projeler hakkında gazetemize açıklamalarda bulunurken, vatandaşın projelere duyarlı olduğunu vurgulayarak İzmir'in öncülerin şehri konumunda olduğunu söyledi.

İzmir dışında nerelerde görev  yaptınız?

Bakanlık'ta Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı, Müsteşar Danışmanı şeklinde görevlerim oldu. Kırıkkale de İl Sağlık Müdürü görevinde bulundum. Okulumu ve Enfeksiyon hastalıkları ihtisasımı İstanbul'da gerçekleştirdim. İstanbul'dan sonra Gaziantep'te görev yaptım. Burada 4,5 yıl enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak çalıştım. İzmir dışında Ankara, Kırıkkale ve Gaziantep'te bulundum.
 
İzmir'i seviyor musunuz?

İzmir'i çok seviyorum. Benim doğduğum yer. Menemen doğumluyum. Anneannemler 1950'li yıllarda Bulgaristan'dan göç edip, Aliağa'ya yerleşmişler. Ailemin ve geniş çevremin olduğu bir şehir. Ben ilkokulu burada okuyabildim. Ondan sonra babam memur olduğu için il il gezdik dolayısı ile farklı şehirlerde okudum.
Tıp fakültesini İstanbul'da okudum, yine İzmir olmadı. Ardından doktor olarak atandım ama yine İzmir'de çalışmak nasip olmadı. Sağlık alanında yöneticilik yapmak nasip oldu. İzmir'i memleketim olduğu için seviyorum. Hem de onun dışında İzmir, projeler kapsamında çok hassas olduğu için seviyorum. Bu kentte vatandaşlarımız ile sağlık çalışanları arasında çok kuvvetli bir bağ var. En güzel örneğini organ bağışında görüyoruz. Sonrasında kemik iliği bağışı. Hemen vatandaş toplanarak elinden geleni yapıyor. STK'lar liderlik yapıyor. Vatandaş projelere duyarlı olduğu için İzmir öncülerin şehri konumunda. Biz herhangi bir sıkıntıyı farkettiğimizde, ona yönelik bir proje geliştirdiğimizde toplum buna uyum sağladığı için başarılı oluyor. Biz ondan sonra Bakanlığı'mıza sunuyoruz. Bakanlığımız da 'Tamam İzmir'de olmuş, diğer illere de tavsiye edelim' diyerek, güzel projelere imza atıyoruz. Bu yüzden İzmir'i sağlık noktasında ayrı seviyorum. Daha tabiatına ve organik zenginliklerine girmedim. Sağlık alanında, temel noktalara değindim.


Görev alanımız genişledi

Genel olarak rutin işlerinizi hangi konular kapsıyor?

694 sayılı kanun çerçevesinde kararname ile yaklaşık Kasım ayından beri, Ocak ayında hastane yöneticilerinin çoğunun ataması oldu. Aşağı yukarı ocak ayından bu yana tüm sağlık kurumları, özeli ile eczanesi ile, aile hekimi ile sağlıkla ilgili hepsi İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlandı. Tabi bu demek oluyor ki, bunların içişlerine karışacağız diye bir kural yok. Ama onların stratejilerinin belirlenmesi, onların eğitime ihtiyacı varsa, o eğitimin verilmesi, personel dengesinin sağlanması, sıkıntılarının çözümü, mağduriyet varsa, gerekli denetlemeyi yapmak İl Sağlık Müdürlüğü'nün yetkisi ve sorumluluğu altına alındı.


Yıkıp yapamıyoruz

Bakanlığın verdiği hizmetten memnun musunuz?

Sağlıkta son yıllarda çok güzel şeyler yapıyoruz ama, yeter mi derseniz, yetmez. Daha fazlasını yapmamız lazım. Mesela biz hastanelerimizi yeniliyoruz. Çiğli'ye, Bornova'ya, Ödemiş'e Torbalı'ya, Foça'ya ve Kınık'a yaptık. Ama yeter mi? Hayır. Şimdi Tepecik'i, Bozyaka'yı, Yeşilyurt'u yenilememiz lazım. Fiziki alan olarak yenilememiz lazım. Ama şu anda Behçet Uz'da 5-6 tane çocuğun yattığı koğuşların varolduğunu bilmek. Annelerin yatacağı refakatçi koltuklarının konulacağı alanın olmamasını bilmek beni rahatsız ediyor. Daha yapacağımız çok şey var. Onları tamamlamak için çalışıyoruz. Bakanlığımızla projelendiriyoruz. Her biri için yapacak çok şeyimiz var. Yapılmayacak hiç bir şey yok. Güzel şeyler yapıldı. Şu an personel eksiğimiz var. Bunu Bakanlığımız da biliyor. Hekim ve hemşire eksiğimiz var. İzmir'deki sağlık personeli sayısı fazla olmasına rağmen bu eksikliği çok fazla yaşıyoruz. Bakanlık, personel eksikliğinin önümüzdeki üç yıl içerisinde tamamlanmasını öngörüyor. Mesela mevcut hastanelerimizden birini tamamen yıkalım da yenisini yapalım deme lüksümüz yok. Çünkü hizmet vermeye devam ediyoruz. O yüzden mevcut hastanelerimizdeki yenileme ve geliştirme çalışmalarımız hızla devam ediyor. Bu konuda Bakanlığımızın tüm desteğini arkamızda hissediyoruz. Aliağa, Menemen'deki hastanelerimizin arsa çalışmalarını tamamlamaya çalışıyoruz. Çok da uzamadan bunları başaracağız.


Sağlık Kampüsü, süper eserimiz olacak

Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü şu anda ne durumda?

Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü yapılıyor. Yüzde 30'luk kısmı tamamlandı. İçerisinde 5 hastaneyi barındıracak olan Sağlık Kampüsü'nde 414 poliklinik, 51 ameliyathane, 378 yoğun bakım ünitesi olacak. Proje tamamlandığında 6 bin kişiye istihdam sağlanacak. Hastalar ve ziyaretçiler olmak üzere burada günlük 71 bin kişinin ağırlanması bekleniyor. Bu büyük hastanemiz 2060 yataklı olacak. Bu hastanemizin teknik açıdan da çok sağlam bir proje oldu. Bu süper eserimiz üç bloktan oluşmakta. Bir ana hastane bloğumuz var, bir fizik tedavi bloğumuz var, bir de yüksek güvenlikli psikiyatri bloğumuz var. Ana hastane bloğunda kardiyovasküler cerrahi, onkoloji hastanesi, kadın doğum hastanesi, genel hastane, teşhis ve tedavi kütlesi yer alacak. İnanıyorum ki, 2020 yılında hizmete girecek olan Bayraklı Entegre Sağlık Kampüsü ile bu güzel kent daha yaşanılır hale gelecek.


Hastaneler kapanmayacak

Şehir hastanelerinin devreye girmesi ile şu anda hizmet veren köklü hastanelerin kapatılacağı konusunda bir takım söylentiler var. Siz ne diyorsunuz?

Bu hastaneleri kapatacağız, şehir hastanesine taşıyacağız gibi bir çalışmamız asla yok. Tepecik Hastanesi örnek vereyim. Şu anda burada 900 yatak kapasitesi ile hizmet veriyoruz. Yenilediğimiz zaman 600 yatağa düşüreceğiz. Oradan 300 yatak gibi bir rakam azalması olacak. İşte bu rakam şehir hastanesine kayacak. Oradaki hocaların bir kısmını yeni yaptığımız şehir hastanelerinde görevlendireceğiz. Diyelim ki Yeşilyurt Hastanesi'nin de kapasitesini düşüreceğiz. Ama alan olarak düşmeyecek. Fakat 4 – 5 kişilik olan odalar en fazla 2 kişiye düşecek. Böylece hizmet kalitemizi arttıracağız. Şu anki durum istediğimiz rakamlar değil. Bir odadaki hasta sayısı fazla. Şehir hastanesinin amacı da zaten halkımızın hak ettiği konforu sağlamak. O yüzden nitelikle odaların olduğu 500, en fazla 600 yataklı hastaneler oluşturacağız. Bunların artı kapasitelerini şehir hastanelerinde değerlendireceğiz. Bu şekilde Behçet Uz Hastanesi için de, Bozyaka Hastanesi için de bu tip planlarımız var. Her hangi bir şekilde şehir hastanelerini kapatma gibi bir durum söz konusu değil.

Yeşilyurt, Tepecik ve Bozyaka için o kadar kalabalığı kaldıracak bir ortamda değil o hastaneler. Yollar kaldırmıyor, trafik kaldırmıyor, otoparklar kaldırmıyor. Dolayısı ile hastanelerin şartlarını iyileştirerek, artı oralardaki kapasiteleri aktararak, ama ayrıca 2 yıl içinde oraya Bakanlığımızın yeni atamaları da olacak. Dolayısı ile hastane kapatarak değil, yenileyerek oraya içinden çıkan çekirdek ögelerle oraları geliştirmeyi planlıyoruz. Örnek vereyim, Konak Diş Hastanesi'nin binası çok kötü. Oraya mümkün olsa yeni bir hastane yapıp yeni bir binaya taşıyalım. Ama Basmane Şifa'dan devraldığımız daha yeni bir bina. En azından bir kaç yıllığını da olsa biz hastaneyi oraya taşıdık. Burada o hastaneyi devam ettirmek mümkün değil. Mesela Alsancak Devlet Hastanesi tamamen kapanacak mı? Biz tamamen kapatmayı hedeflemiyoruz. Ama sit kurulu oranın aslında mümkünse tamamen kapatılması ve oranın müzeye çevirilmesi gibi hedefleri var. Oraya vatandaşın bir alışmışlığı var. O yüzden bir şekilde oradaki sağlık hizmeti devam edecek. Aynı şekilde Behçet Uz'da da sağlık hizmetlerinin devam etmesini istiyoruz. Tepecik'te aynı şekilde, orayı kapatıp şehir hastanesine taşımak mümkün değil. Hocalarımızın olduğu eğitim ve araştırma üzerine 3. basamak bir hastane orada bir şekilde varlığını devam ettirecek. Bu makro planlamalar daha çok Bakanlık'ta karar varilen hususlar. Bu söylediklerim de şu anda Bakanlığımızla birlikte düşündüğümüz şeyler.

Bu sene aileler çocuklarına aşı yapılmasında epey direndi. Aşı reddi gerçekleşti. Türkiye'de bu rakam 30 bin olarak söyleniyor. Doğruluk payı nedir? İzmir'de bu rakam kaçtır?

Aşı reddi Türkiye genelinde bir sorun. İzmir'de sadece 148 aile aşı reddi ile geldi. 54 bin çocuğumuzu aşıladık. İzmir'de de o kadar ciddi rakamlar yok ama biz bunu önemsiyoruz. Her türlü bilgilendirme amaçlı aile ve öğrenciler ile görüşmeye uzman psikologlar gidiyor. Birebir iletişim ile hallediliyor. Tabi bu konu da internette, basında kendilerinin bazı inançları gereği yanlış algılara sahip olan anne babalardan dolayı bu tepkiler oluyor. Bir kısmını aşıyoruz. Aşamadığımız kısımlara ulaşmak için yanlış algıyı düzeltme amaçlı elimizden geleni yapıyoruz. Biz Türkiye'de kızamıkta, çocuk felcinde belli bir noktaya geldiysek şu anda o hastalıklardan salgınlar olmuyorsa bunların hepsi aşılanmalar sayesinde. Aşı vücudu hastalığa karşı korumada vücutta oluşturulması gereken yapıyı sağlar. Aşıyı vücuda veriyoruz. Vücut o mikrobu hiç görmemişken mikrobun esintisini veya o mikrobu andıran bir yapıyla karşı karşıya kalarak, onunla nasıl mücadele edeceğini öğreniyor. Kuduz aşısını da hayvanlar ısırdıktan sonra yapıyoruz ve tam doz aşılamadan sonra 5 yıl koruyuculuğunun olduğunu söylüyoruz. Tetanoz yüzde yüz ölüm ile sonuçlanan bir hastalık. Kızamık beyin hasarı bırakabilen, yüzde yüz ölüm olmasa bile salgınlara sebep olan ve hiç olmazsa iş gücü kaybına sebep olabilen bir hastalık. Dolayısıyla bu aşıları yaparak biz toplumu salgın hastalıklardan koruyoruz. Aşılarla ilgili hep speküle bilgiler ile insanların beyni bulandırılıyor. Grip aşısında da aynı hassasiyetim devam ediyor. Her eylül ekimde mutlaka grip aşısı yapılmalı. Diyorlar ki biz yaptırdığımız zaman daha çok hasta oluyoruz. Belki o aşıyı yaptırmasak yoğun bakımlık olacağız. Daha ciddi zatürelere sebep olacak. Bunu anlatamaya çalışıyoruz. Aşının mutlaka faydası var. Vücut savaşmayı öğreniyor. Şöyle örnek veriyorum, bir ordu ki karşısında savaşacağı ordunun hiç bir özelliğini bilmiyor. Bunlar kılıç mı sallar? Silah mı atar? Taktiğini hiç bilmeyen bir orduyu düşünün bir de o orduyla, karşıdaki düşmanıyla bir iki defa oturup sohbet edip stratejilerini öğrenmiş şekilde hareket eden bir ordu var. Ben şahsen taktiğini bilen orduyu yanıma almayı tercih ederim.

İzmir'linin sağlığı yerinde mi? Kendisine bakıyor mu?

Genel olarak İzmir'linin sağlığına da her konuda olduğu gibi hassasiyet ve duyarlılığı çok iyi. Sağlıklı olma konusunda da çaba ve gayretleri iyi. Hastane ve acillere başvuru sayısı çok düşük değil ama bu biraz da şundan kaynaklanıyor. İnsanların sağlığına duyduğu hassasiyet durumu hani en ufak bir baş ağrısında da acile geliniyor. Önceden anne ve babalarımız hemen nane limon yaparak. Biraz istirahatle ayağa kalkardık. Ama şimdi biz istirahati biraz arka plana attığımız için, hemen geçer diye düşünüyoruz. İşe gidiyoruz, bu sefer durumumuz ağılaşıyor. Zatüreye çeviriyor. Genel itibariyle diğer illere göre sağlımız iyi. Yine diğer illere göre sağlıklı besleniyoruz. Ama spor yapma alışkanlığımız yok. Daha sağlıklı bir ortamda yaşıyoruz, bu da bir avantaj. Tek eksiğimiz biraz daha hareketli olmamız. Belediyemiz bisiklet yolu yapıyor. Kullanmamız için ama çok kullanmıyoruz. Kullanalım ki belediyemiz daha çok bisiklet yolu yapsın. Yürüyelim ki daha çok yürüyüş yolu yapılsın. Biraz arz ve talep ile dengeleniyoruz. Biz talep edeceğiz ki kurumlar arz edecek. Diğer illere göre kendimize ve sağlığımıza daha çok dikkat ediyoruz.

İzmirlilerin en çok hangi sağlık sorunları ile karşılaştığını söylersiniz?

Mevsim mevsim değişiyor. Mesela yazın biraz daha İzmir'in sıcaklarına bağlı rahatsızlıklar ön plana çıkıyor. Sıcak çarpmalarını, daha kronik hastalıklar tansiyon, kalp gibi hayati önem taşıyan diğer rahatsızlıklar da etkili oluyor. Çünkü bu tip rahatsızlıklar üzerinde sıcak havanın negatif etkileri var. O yüzden biz kronik hastalıkları olanları uyarıyoruz. Öğlen sıcaklarında dışarı çıkmayın, ilaçlarınızı zamanında kullanın, su tüketimine dikkat edin. Terleme ile vücutta su kaybı oluyor. Kronik hastaların daha çok hastaneye gittiğini görüyoruz. Kışın üst solunum yolları enfeksiyonları mevsim mevsim üç aylık dönemlerde halinde değişebiliyor. Yazın besinden kaynaklı, kişisel dikkatsizlik sonucu birtakım rahatsızlıklar oluşabiliyor.