Simge Özden-Kadın Partisi Kurucu Genel Başkanı Benal Yazgan, Türkiye'de kadın olmanın zorluklarından söz ederek, kadınların siyasette yer almasının önemini vurguladı. Yazgan, 'Kadınlar neredeyse dünya kurulduğundan beri hakları için mücadele ediyorlar. Kadınların insan haklarına kavuşmalarının ancak erk noktalarında yani siyasette ve yönetimlerde kadın temsilinin artması ve sayıca eşitlenmesi yoluyla olacağına inanıyoruz' dedi.

Türkiye'nin ilk kadın partisi olan Kadın Partisi 2014 yılında kuruldu. Kurucu Genel Başkanı Benal Yazgan, partinin kurulma sürecini, kadınların siyasette daha aktif rol alması için neler yapılabileceğini ve demokrasinin içselleştirilmesinde kadının rolünü anlattı. Yazgan seçim barajının yüzde 3'e indirilmesi gerektiğini vurgulayarak, 'Kota yerine parite sistemi, partimizin en önemli hedeflerinden. Parite iki cinsin varlığının teyididir' dedi. 

*Kadın Partisi neyi amaçlıyor? Yalnızca kadınlardan mı oluşuyor? Hangi ihtiyaçtan doğdu?

Kadın Partisi yalnızca kadınlardan oluşan bir parti değil. Anayasamıza göre de cinsiyet ayrımcı bir parti kurulamaz. Bizler hayatın her alanında kadın erkek eşitliğini savunuyoruz. Bu nedenle partimiz de bu ilke üzerine inşa edilmiştir. Kadının insan hakları, demokratik bir sorundur. Hangi ihtiyaçtan doğduğunu açıklarsak, ülkemizde insan haklarında son yıllarda inanılmaz bir süratle geriye gidiş var. Gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklanmasından tutun da hakkını aramak için sokağa çıkan, anayasal haklarını kullanmak isteyen insanlara karşı gösterilen şiddet, hakların kısıtlanması konusunda birkaç örnektir. Bu şartlar altında bir yandan kadınları çiçeksiniz, anasınız, başımızın tacısınız gibi zevzek kelimelerle avutmaya çalışıp diğer yandan üç çocuk yetmedi beş çocuk yapın, kadınların asli görevi zaten annelik, fıtratımızda var gibi cümlelerle eve kapatmaya çalışan bir zihniyet şu anda maalesef ülke yönetiminde. Kadınlar neredeyse dünya kurulduğundan beri hakları için mücadele ediyorlar. Erk noktalarını ellerine geçiren erkekler buralarda kadınlara geçit vermemek için adeta gizli anlaşma yapmışlar. Bu konuda ciddi bir erkek dayanışması var bütün dünyada. Kadınların insan haklarına kavuşmalarının ancak erk noktalarında yani siyasette ve yönetimlerde kadın temsilinin artması ve sayıca eşitlenmesi yoluyla olacağına inanıyoruz. Partilerin seçimlerde kadınları seçilebilir yerlere koymadıkları, erkekleri tercih ettikleri ortada. Bu nedenle bizler bütün bu haksızlıkları politik alana taşıyarak gündem yaratmak ve konuşulabilir kılmak için bir parti kurduk.   
*Parti kurulduktan sonra çevreden gelen tepkiler nasıl oldu? 

2011 seçimlerine ben Kadın Partisi girişiminin desteklediği bağımsız aday olarak katıldım. Bu bizler için aynı zamanda bir PR çalışması oldu. Gördük ki halkın kadınlara güveni erkeklerden çok daha fazla. Zaten partileşme kararımız da bundan sonra geldi. Ülkenin yarısı kadın ama erk noktalarına, karar alma mekanizmalarına bakın parmakla sayılacak kadar az kadın var. 

*Bu yola çıkarken ne gibi zorluklardan geçtiniz?

Zorluklarımızın olduğunun zaten farkındaydık. Kadının toplumsal statüsü ile doğrudan ilgili olan bu durum, kadınların her alandaki insan haklarından erkeklerle eşit ölçüde yararlanmalarını engelliyor. Özellikle ülkemizde kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı, şiddet, cinsel taciz ve onur kırıcı davranışları besleyen toplumsal zihniyet değişikliğini yaratacak farkındalıklar üzerine politikalar üretmek başlı başına zorluk. Toplumsal cinsiyet rollerinin adeta taşlaştığı, kadınları sadece anneliğe ve ev kadınlığına hapseden bir statüye sokmaya çalışan zihniyet, gerek basılı gerek görsel basında da durmadan körükleniyorsa  mücadelenin ne kadar zor olduğu ortadadır. Kadınları, sorunları olan bir kitle olarak görmekte olan bir toplumumuz var maalesef. Partimiz kadının sorun değil, çözüm olduğuna inanır ve kadını soyut kavramdan yurttaş kavramına getirmeyi hedefler. 'Siyaset sadece erkeklerin işidir', 'Ailenin maddi durumu iyi değilse sadece erkek çocuk okutulmalıdır' gibi yargılar hala geçerlidir. Bu kalıpları kırmak ve kadın erkek eşitliğini sağlamak için yola çıkılmış ise işimizin çok zor olduğu aşikar, ancak bu yoldan dönüş yok. Eşitlik sağlanana kadar mücadeleye devam.

*Kadın Partisi olarak siyasal çizginizi nasıl ifade ediyorsunuz?

Kadın Partisi, Türkiye'nin kemikleşmiş politik rant düzeninin değişmesi, kadınların ve gençlerin ekonomik, toplumsal ve siyasal hayatın saygın birer üyesi olmaları için çalışır. Bunları yaparken de yenilikçi, değişimci bir çizgiyi benimser, radikal ve cesurdur. Partimiz, elit bir grubu değil, halkın tüm kesim ve katmanlarını temsil eder. Kadın Partisi, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, ayrımcılık karşıtı, emekten yana, çevreci, barış ve kardeşliği savunan, çoğulcu, katılımcı, tabandan demokrasi ilkelerini savunan, şiddet ve savaş karşıtı, adalet ve insan hakları üzerine siyaset yapmak üzere yola çıkmıştır. Hizmette, tüm vatandaşlara karşı sorumluluk bilinci ile hareket ederek hümanist, demokratik, gerçekçi ve kararlı Kadın Partisi, 21. yüzyılın dünyasında kalıcı barışı, yaşamın ekolojik temellerinin korunmasını misyon edinmiştir. Özgür, adil ve dayanışmacı bir toplum için, etnik kökenleri, dinsel inanışları, cinsiyetleri ve cinsel yönelimleri ne olursa olsun tüm insanların eşit olmaları ve yaşam standartlarının yükseltilmesi, yoksulluk, sömürü ve korkudan uzak kendi geleceklerini belirleyebilmeleri için üstüne düşen görevleri yerine getirmeye hazırdır. Barışçı ve adil bir dünya düzeni için, güçlünün gücünün üstesinden gelebilmenin tek yolunun bağımsız ve tarafsız bir çağdaş hukuk düzeni olduğuna inanıyoruz. Yoksullukla mücadele eden, insanlara kendi geleceklerini belirleyebilmeleri için eşit fırsatlar sunan, yaşamın büyük risklerine karşı sağlık, konut, işe bağlı eğitim vb. toplumsal hakları sağlam bir biçimde güvence altına alan, adil bir katılım sağlayan koruyucu sosyal devleti yeniden geliştirmek istiyoruz. Kuşakların birlikteliğini ve kadınlarla erkeklerin toplumsal eşitliğini temel alıyoruz. Aileleri destekliyor, özellikle toplumumuzun en zayıf üyelerine karşı sorumluluk duyuyoruz. Herkes için sağlıklı bir yaşam ve iyi bir eğitim istiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği temel ilkelerimizden biridir. Hiçbir çocuğu geride bırakmak istemiyoruz.
Bizler, dayanışmacı yurttaşlar toplumunun gücüne güveniyoruz. Demokratik siyasetin etkisiyle ülkemizde insanların beraberliğini güçlendirmek, birbirlerinin onuruna, kültürüne ve başarısına saygı göstererek birlikte yaşamalarını, karşımızdakini tanımaya dayalı bir kültürün oluşmasını destekliyoruz. Güvenliği, özgürlükten ödün vermeden sağlayan sosyal ve demokratik  ve laik hukuk devleti için çalışıyoruz.

*'Bu ülkede ağaç olmak ve kadın olmak zor' cümlesini sürekli duyuyoruz. Sizce de böyle mi? Ülkemizde kadın olmanın zorlukları neler?

Bir ülkede; 15 yaşından küçük evlendirilen kızlar için "küçüğün rızası" diyebilen bir adalet bakanı, hala berdel varsa, cezaların artmasına rağmen töre cinayetleri oluyorsa, ensest vakalarının sayısı çok yüksekse, kadına karşı şiddet sürekli  artıyorsa, kızlar hala okula gönderilmiyorsa, hala eşit işe eşit ücret yoksa, işe almalarda cinsiyet ön planda tutuluyorsa, neredeyse her gün güya din adamları tarafından kendi karanlık kafalarına göre kadının hayatı şekillendirilmeye çalışılıyorsa daha sayılması sayfalar tutacak yasaklar var ise orada hayatın kadınlar için kolay olduğu söylenemez.

*Cinsel istismar yasasının gündeme gelmesi hakkında neler söyleyeceksiniz?

Tüm kadınların ortak mücadelesi şimdilik sonuç verdi. Ancak ileriki günlerde tekrar gündeme geleceği aşikar. Tasarının geri çekilmesi yeterli değil, tamamen geri çekilmesi lazım. Aksi halde yine gelenekler, görenekler diyerek 15 yaş altı çocuk evliliklerini yasalaştıracaklardır. Bu asla kabul edilir bir durum değil.

*Ülkemizde kadına şiddet her geçen gün daha da artıyor. Kadınlar neden şiddete uğruyor? Eğitim faktörü burada ne kadar etkili?

Kadınların yaşam ve bedensel bütünlüklerine saldırılar, birden fazla iktidar ilişkisini de içeriyor. Toplumun çok katmanlı yapısı içerisinde kadına yönelik şiddet ya kabul edilebilir bir olgudur ya da göz ardı edilmektedir. Kadına karşı şiddet, sadece fiziksel şekilde değil, duygusal, cinsel, tehdit edilme, emeğine karşı saygısızlık, çocuğunun kendisine karşı kullanılması, çevresinden yalıtılma, erken yaşlarda veya istemediği kişilerle evlendirmek şeklinde de ortya çıkıyor. Kadın cinayetlerinin her geçen gün artarak devam etmesi, sadece cezaların arttırılması ile önlenemediğinin bir göstergesi. Şiddetin gelenekler ve göreneklerden gelen boyutu da maalesef aynı hızla devam ediyor. Partimiz bu konunun yasalarla birlikte, eğitimde yapılacak nitelikli değişikliklerle aza indirgenebileceğini ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte üretilecek projelerle de toplumun konuya duyarlılığının arttırılmasının faydalarına inanmakta olup bunun için tüm gücüyle çalışacaktır. 

*Medyanın kadına şiddet konusu üzerinde yeterli sorumluluğu aldığını ve bunu kamuoyuna doğru yansıtabildiğini düşünüyor musunuz?

Medyanın kadına şiddet konusuna çok duyarlı olduğunu söyleyemeyiz. Bunun toplumsal bir sorun olduğunu görmezden gelip 3. sayfa haberi olarak yapmaya devam ediyorlar. Haberler magazinsel hale getirilerek sunuluyor.

*Yeni çıkan yasayla beraber çalışan kadınlara doğum sonrası, isterlerse 6 yıl yarı zamanlı çalışabilme hakkı verilmesi konusunda neler söyleyebilirsiniz? İşveren işçisinin 6 yıl yarı zamanlı çalışmasına izin verecek mi? Bu durum kadınların iş hayatından geri çekilmesine sebep olabilir mi?

İşverenlerin bunu kabul edip uygulayacağını düşünmek hayalperestliktir. Kadınların ağzına bir parmak bal çalmaktır. Siz doğurun biz icabına bakarız masalları, kadını eve kapatmanın projelendirilmiş halidir. Biz erkeklerin oturup kadınların yaşamları ile ilgili karar vermelerine karşıyız. Erkeklerin artık kadının yaşamından ellerini çekmelerini istiyoruz.


Parite; eşit temsil, eşit yurttaşlık talebidir

*Kadınların siyasette daha aktif rol alması gerekliliği hakkında neler söyleyeceksiniz?

İnsan haklarına çözüm getirilmeden ve temsil süreçlerinde kadının eşit katılımı sağlanmadan çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılamaz. Bu nedenle Partimiz, şimdiye kadar olanlardan farklı bir siyaseti savunuyor. Bizler demokrasiye ve demokratik değerlere gönülden inanıyoruz. Partimiz, ayrımcılık değil birleştirme misyonu olan, eşitlik konusunda yasaların değiştirilmesini savunan, barış ortamının yaratılması için çaba sarf eden çağdaş, sosyal adaletten yana tavrıyla toplumdaki bütün katmanları kaynaştırmayı hedefliyor. Bizler demokrasinin içselleştirilmesine katkıda bulunmanın ancak vatandaş iradesinin mecliste temsil edildiği bir sistemle ve seçim barajının % 3'e indirilmesiyle gerçekleşebileceğini savunuyoruz. Kadınların ve erkeklerin karar alma süreçlerine eşit katılımı, partimizin önceliklerindendir. Partimiz, parti tüzüklerinde yazılı olarak yer alan ancak pratikte kullanılmayan 'kota' sistemini kabul etmez. Zira kadın-erkek eşitliği, siyasi parti tüzüklerine bırakılamayacak kadar önemlidir. Kota yerine, parite sistemi partimizin en önemli hedeflerindendir ve bu sistemin hayata geçirilmesi için gerekli tüm çalışmaları yapacaktır kuşkusuz. Parite, kadınları ve erkekleri yani tüm bireyleri eşit bir biçimde temsil etme anlayışı olup bir 'eşit statü' talebidir, azınlıkta kalan grubun temsili değildir. İki cinsin varlığının yasal teyididir. Kısaca parite; eşit temsil, eşit yurttaşlık talebidir. 

Kadın Partisi, partilerin genel ve yerel seçimlere fermuar sistemi ile girmesini zorunlu hale getirecektir. Siyasi partiler ve seçim yasasında gerekli değişikliklerin yapılması, konunun anayasal güvence altına alınması ve bu konuda kamuoyunu aydınlatmak için gerekli çalışmaları yapacaktır. Kadınlar bu sistemle, siyasete daha çok katılım sağlayacaklar, toplumsal olarak geliştirdiğimiz, kadının ikincilliği sorununa çözüm getirecek, soyut bireyden somut bireye dönüşecek, sonuç olarak eşit temsil, eşit yurttaşlık gerçekleşmiş olacaktır.