Ali Budak- Türkiye'de de aşı reddinde bulunan aile sayısının 10 bine ulaştığını söyleyen EBSO Meclis Üyesi ve Olgunsoy Laboratuvarı sahibi Enver Olgunsoy, 'TÜİK rakamlarına göre, aşı olmam diyenler 10 bin aileye ulaştı. 4 kişiden olsa 40 bin kişi aşı olmuyor. Bilinen rakamlar bunlar. Bu çok ciddi bir rakam. Bu rakamın artma nedenlerinden biri ise bilimsel veri olmadan sadece medyatiklik uğruna aşı karşıtı yapılan açıklamalar. Medyatik olmak adına 'aşıların içinde alüminyum var, sakın olmayın' açıklamaları hatalı. Bu açıklamalar medyatiklik uğruna yapılamaz. Çünkü bu açıklamalar son derece kritik ve aşıdan vazgeçirecek açıklamalardır. Önceden multidoz dediğimiz çok dozlu aşılarda alüminyum vardı. Bunun nedeni ise şişede 50 gram olan aşı donmasın diyeydi. Artık tek doz aşı enjektörüyle birlikte tek kullanımlık olarak kullanılıyor. Bu nedenle bu konuda dikkatli olmak gerekiyor. Aynı şeyi Cumhurbaşkanımız da başbakan iken 'Ben aşı olmam' diyerek yaptı. Dünyada 100 milyon insanın ölümüne yol açan pandemi dediğimiz vakaların önüne aşılamayla geçildi. Günümüzde artık çocuk felci görülüyor mu? Bu aşılama yöntemiyle giderildi' dedi.


Bakanlıktan 'Aşı yaptırın' çağrısı


Sağlık Bakanlığı ve tur şirketleri tarafından Hindistan, Afrika gibi ülkelere giderken aşı olun uyarısı yapıldığını söyleyen Olgunsoy, şöyle devam etti: Örneğin, yakın tarihte SARS solunum yolu virüsü 770 kişiyi öldürmüştü. Bunun yanında Ebola virüsünün yayılmasından büyük endişe duyulmuştu. Ancak Batı Afrika'da 11 bin kişinin ölümünden sorumlu Ebola, bu kırımı Avrupa'da ve Amerika'da yapmadığı için SARS ya da domuz gribi kadar ses getirmedi. Ama sonuçta Afrika'da kitlesel bir kıyıma sebep oldu. Aynı şey başka ülkeler için de geçerli olabilir. Ancak bunun önüne geçme adına bazı ülkeler, ülkelerine giriş yapacak olan kişilerin belli aşıları yaptırıp yaptırmadığını dahi kontrol edebiliyor. Çünkü olası rahatsızlıkların önüne geçmeye çalışılıyor. Ülkeler bu sayede tehlikelere karşı korunmayı amaçlıyor. Haklılar da.
 

DSÖ'den yeni grip türü uyarısı


Davos'ta salgın ya da tıbbi deyimle 'pandemi'ye dikkat çekildiğini söyleyen Olgunsoy, 'Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Bulaşıcı Hastalıklar Bölümü Başkanı Sylvie Briand, Davos'ta yeni bir grip salgınının kapıda olduğunu, ancak salgını durdurmak için mevcut yöntemlerin yetersiz kaldığını itiraf etti. Bu grip, insanlarda kolay bir biçimde, kişi henüz hastalığın belirtilerini göstermemişken yayılabilen bir solunum virüsü. Dolayısıyla kontrol edilmesi çok güç. Bu aslında çok önemli bir açıklama ama dikkat çekmiyor. Biliyorsunuz her sene grip değişiyor ve aşılar da ona göre düzenleniyor. 5 yıl önce domuz gribi vardı ama şimdi bu gribi yaşıyoruz. İnsanlar da buna uyum sağladı. Çeşitli aşılar her sene yeniden yapılır ve yapılması da gerekir. Bu nedenle aşıya karşı çıkılmamalı' diye konuştu.
 

Aşı karşıtlığı her yıl artıyor


Konunun uzmanlarının bu konuda çok endişeli olduğunu belirten Olgunsoy, sözlerini şöyle devam ettirdi: Türk Eczacıları Birliği aşı karşıtı bireyleri uyarıyor. Yaşamın ve yaşatmanın önemini bilen bir sağlık meslek örgütü olarak, son dönemde basında da kendisine yer bulan aşı karşıtı söylemleri endişeyle takip etmekteyiz. Basına yansıdığına göre aşı reddinde bulunan aile sayısının 10 bine ulaşması, toplumun sağlığı açısından vahim, kabul edilemez ve ivedilikle önlem alınması gereken bir durumdur. Aşı reddinin son yıllardaki seyrine bakacak olursak; 2011'de 183, 2013'te 913, 2015'te 5 bin 91 olduğunu görürüz. Bugüne dek dünyada 'aşı karşıtı' kampanyaların yürütüldüğü ülkeler oldu ama o ülkeler, bunun sonucunda ciddi salgınlarla mücadele etmek zorunda kaldı.
 

Ailelere çağrı


Ailelerin bilim dışı açıklamalara itibar etmemesi gerektiğini vurgulayan Olgunsoy, 'Aşı karşıtı propagandaları ciddiye almayın, bilimsel temeli olmayan gerçeklerle çocuğunuzu riske atmayın ve çok geç olmadan çocuğunuzun aşılarını yaptırın. Aşı yaptırmak; kol ağrısı, hafif ateş gibi hızla geçecek yan etkiler dışında çocuğunuza zarar vermez. Aşıyla önlenebilecek hastalıkların çocuğunuzun, ailenizin ve toplumun geleceğini kararmasına izin vermeyin' dedi.
 

Aşı karşıtlığının bilimsel dayanağı yok


Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan sadece söylemlerle geliştirilen aşı karşıtı kampanyaların toplumsal paniğe sebep olduğunu ve aileleri tedirgin ettiğine dikkat çeken Olgunsoy, 'Bu durum toplumu yanlış yönlendirmekte, salgınların başlamasına zemin hazırlamakta ve insan hayatını riske atmaktadır. İnsan ve toplum sağlığı alanında çalışmalar yapan, medyaya açıklamalarda bulunan kişileri daha hassas ve duyarlı davranmaya, toplum sağlığını medyatiklikten daha çok önemsemeye ve bilimsel temellerden uzaklaşmamaya davet ediyoruz. Aşıların içerisinde bulunan maddelerin Alzheimer, otizm gibi hastalıklara yol açabileceği gibi kirli ve yanlış bir bilgi, topluma empoze edilmek isteniyor. Aşıların içerisinde çok düşük miktarlardaki civa ve alüminyumun toksik olduğunu gösteren herhangi bir bulgu veya veri yok. Büyük salgınlar ve ölümlere yol açan çiçek hastalığına aşı sayesinde ülkemizde rastlanmamaktadır. Türkiye'deki son çocuk felci vakası 1998'de görüldü. 2001'de 30.509 kızamık vakası gözlenmişken bu sayı 2016 yılında 9 olarak kaydedildi. Tüm bunlar aşı sayesinde oldu.