Gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki beslenme şekli ile bebeğin doğum ağırlığı, beyin gelişimi ve sağlığı arasında yakın bir ilişki bulunduğunu hatırlatan Baygut, 'Dünyada her yıl doğan 6 bebekten biri 2500 gramın altında, düşük doğum ağırlığı ile doğmaktadır. Düşük doğum ağırlığının en önemli nedenlerinden biri, hamile kadınlarda görülen beslenme bozukluklarıdır. Gebelik döneminde enerji ve besin öğeleri gereksinimi artar, ancak bu ihtiyaç karşılanmadığı takdirde bebeğin büyüme ve gelişmesi için gereksinim duyulan besin öğeleri, annenin kendi dokularından sağlanır. Bunun sonucunda da annede, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar ve enfeksiyonlara karşı direnç azalır' dedi.

Gebelik döneminde anne adayının 9-12 kg almasının normal olduğunu hatırlatan Baygut, 'Ancak gebeliğe fazla kilo ile başlandıysa; 7-8 kg alarak gebeliği tamamlamak da mümkün olabilir. İkiz bebek beklenmesi durumunda ise, anne adayının ortalama 17-22 kg alması normaldir. Gebeliğe fazla kilo ile başlandıysa, ilk 3 ay alınan kalorinin çok fazla arttırılmasına gerek yoktur. İlk 3 ay kilo almamak sorun yaratmaz, ancak ağırlık kaybına neden olabilecek davranışlarda bulunmak veya ağırlık kazanımını katı bir şekilde sınırlandırmak da gebelik dönemi için uygun bir davranış değildir. Uygun ağırlık kazanımı bebeğin doğum ağırlığını etkileyecektir; vücut ağırlığındaki artışın uygun olmayan şekilde sınırlandırılması, bebeğin düşük doğum ağırlığı ile doğmasına sebep olabilir' diye konuştu.

3 öğün yoğurt

İkinci 3 ayda, artan ihtiyacı karşılayabilmek için hamile kadınların günlük 300 kalorilik ek enerji almasını öneren Baygut, 'Özellikle, bebeğin hızlı büyümeye başladığı ve iştahın arttığı bir dönem olan gebeliğin 20. haftasından sonra vücudun gereksinimleri artar. Vücudun bu dönemde depolamaya başladığı yağ birikimleri, özellikle emzirme döneminde artan enerji ihtiyacını karşılamak ve anne sütü salınımı için gerekli enerji açısından önemlidir ve metabolizmayı, oluşan değişikliklere karşı korur. Son 3 ayda ise kilo artmaya devam eder. Bu dönem, bebeğin en hızlı büyüdüğü dönemdir. Ayaklarda ve ellerde şişme, sık idrara gitme problemleri normaldir, kabızlık şikayeti artabilir' dedi.

Gebe kadınlar için günlük alınması önerilen protein miktarını 60-70 gram olarak belirleyen Baygut, 'Günde 3-4 porsiyon protein içeren süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin ve 120-150 gram kırmızı et, tavuk veya balık tüketilmesi bu ihtiyacı karşılar. Bebeğin beyin gelişimi içinse mutlaka haftada iki kez balık tüketilmesi gerekir. Protein, görevini ancak yeterli düzeyde enerji sağlanabildiği takdirde gerçekleştirebilir. Yeterli enerji alımı sağlanmazsa, vücut proteinleri hücre yapımı için değil enerji elde etmek için kullanır' diye konuştu.


Folik asite 1 ay önce başlanmalı

Folik asitin yetersiz alımının, düşük doğum ağırlıklı bebekler, nöral tüp defektleri ve annede magaloblastik anemiye neden olabildiğine dikkat çeken Baygut, 'Gebelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Anne adaylarının gebe kalmadan en az bir ay önce folik asit kullanımına başlaması önerilmektedir. Folik asitin kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, et, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve tahıllar olarak sıralanabilir. Folik asitin diyetle yetersiz alımından çok, yanlış pişirme yöntemleri ile kaybı olmaktadır. Bu nedenle folik asit kaynağı olan bu besinlerin tüketiminde pişirme yöntemlerine dikkat edilmelidir' dedi.
Editör: Haber Merkezi