Girişimcilere ve özellikle gençlerle hanımlara ne kadar önem verdiğimizi dünya alem biliyor.
Hafta içinde İzmirli İş Kadınları Derneği tarafından düzenlenen kuruluş yıl dönümü yemeği organizasyonunda onur konuğu ve konuşmacı İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Perihan İnci idi.
TOBB Kadın Girişimciler Başkanı Aysel Öztezel ile Devlet Eski Başkanı Işılay Saygın da önemli misafirler arasındaydı.
'İşte Kadın, Güçlü Kadın' sloganıyla 2008 yılında kurulan İzmir'in ilk İş Kadınları Derneği olan İZİKAD, düzenlediği bir organizasyonla yedinci yılını geride bıraktı.
Villa Levante Butik Otel'de gerçekleştirilen gecede İZİKAD Başkanı Candan Çilingiroğlu şunları söyledi:
'İZİKAD olarak kadınlarımızın güçlü olması için mesleki ve kişisel gelişimlerini yönelik pek çok projeyi hayata geçiriyoruz.
Genç İZİKAD projesi ile üniversite son sınıf öğrencisi kızlarımızın girişimci olmalarına, İZİKAD Akademi ile çalışan kadınlarımızın çeşitli eğitimler alarak daha çok bilgilenmesine, hasta bakımı, çocuk bakımı gibi sertifikalı meslek kursları ile işsiz kadınlarımızın meslek edinmelerine, KOSGEB'le birlikte düzenlediğimiz kurslarla kadınlarımızın fon sağlayarak kendi işlerini kurmalarına yardımcı oluyoruz.
Başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren İZİKAD, yedinci yılında bu çalışmalarını arttırarak sürdürecek ve kadınlarımız için en iyisini ve en doğrusunu yaparak ışık olmaya devam edecektir.'

Şiddet gören kadınları unutmadılar

Düzenlenen kutlamada bir de çekiliş gerçekleştirilerek, elde edilen gelir genç yönetmen Gülten Taranç'ın kadına şiddet konulu 'Yağmurda Yıkansam' adlı ilk uzun metrajlı filmi için sponsorluk amacıyla kullanılacak.
Ödüllü genç yönetmen Taranç, filmin gösterimden elde edilecek olan gelirini de şiddet gören kadınlara yardımcı olmak amacıyla kullanacak.
Düzenlenen yemeğin protokol konukları arasında eski Devlet Bakanı Işılay Saygın da vardı.
Saygın konuşmasında kadın derneklerinin Türkiye için önemli olduğunu vurguladı. 
Protokolün önemli diğer konukları ise TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aysel Öztezel, Türkiye Görme Özürlüler Derneği Başkanı Tülay Yazgan, Türkiye görme özürlüler derneği Genel Sekreteri Şafak Özpoyraz, Celal Bayar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Öğrtim Görevlisi Prof. Dr. Meltem Onay, EGİKAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Pınar Kılıç da vardı.
Davetli olmamıza rağmen katılmadık.
Çünkü bu tür davetleri kaçırmayan, kendilerini 'gazeteci' olarak tanıtan aile topluluklarına, baba-kızlara ya da 'duayenim' diyerek kendilerini akıllarınca pompalayanlara karşıyız.
Bu tür davetlerde kimler olabilir?
Sadece ve sadece emeğiyle geçinen muhabirler ve yazarlar.
Yoksa adını yazmayı bile bilmeyen İzmir'in sülükleri değil.
Gecede derneğe ayrıca iki yeni üye olan Nur Kıvrak ve Sevil Helva da katılarak üyelik rozetlerini aldılar.
Bugün Esra Dereobalı'nın bir yazısını sizinle paylaşacağım.
Esra Dereobalı, 'Çocuk gelin yoktur... Bunun adı Pedofili!' başlıklı yazısı için bakın ne diyor?
'İmam nikahını serbest bırakan zihniyet... Demek ki bir arpa boyu yol gidememişiz. Eski bir yazım ama hala güncel ne acı! Keske yeni şeyler söyleyebilsek...'

Çocuk gelinler!

Nasıl oluyor da devletin hukuk organları, evlendirilmek üzere yaşı büyütülmeye kalkılan 17 bin 373 davaya bakabiliyor?
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi'nde ve tüm dünyada yasalarla koruma altına alınan bir çocuğun, doğduğu an itibariyle, gerektiğinde ailesine karşı bile korunması öngörülmektedir.
Bu bildiri toplam 10 maddeden oluşur ve bir çocuğun din, dil, ırk, cinsiyet gözetilmeksizin ihtiyacı olan, doğduğu andan itibaren; reşit oluncaya dek; eğitim, sağlık, gerektiğinde maddi - manevi özel bakım hizmeti öncelikle ailesi tarafından, ailesi yetmiyorsa devlet tarafından karşılanır.
'Bu çocukların ihtiyaçlarının karşılanmasını engelleyen her tutuma karşı da yine devlet ve yasası, çocukları korur der' bu bildiri...
Yani siz bir çocuğu doğurabilirsiniz, ancak 'Okula göndermiyorum!' diyemezsiniz (bildiri ilke 7); hastalanınca 'Bakmıyorum!' diyemezsiniz (bildiri ilke 4 ); çalıştıramazsınız ve satamazsınız (bildiri ilke 9); herhangi bir ticari faaliyette kullanamazsınız.
Hatta yeterli anlayış, hoşgörü, evrensel kardeşlik bilinci ile yetiştirmek zorundasınız (bildiri ilke 10).
Tüm bunları okuyup çocuklarınız için derinden bir ' ohh!' çektiyseniz, bunlara ek olarak, 'Çocukları koruyan yasalar da var..' dediyseniz, siz yapılan istatistiklerden haberdar değilsinizdir.
TUİK raporlarına göre 27 milyon 429 bin 570 çocuk nüfus var ülkemizde; bu çocukların 2 milyon 700 bini eğitimden yoksun, 19 milyon 440 bin çocuk şiddet görüyor.
800 bin henüz kendisi çocuk olan anne var, 2 milyon 250 bin çocuğun nüfus kaydı yok!
Sabancı Vakfı araştırmalarına göre, ergen yaşta evlilik % 28'e çıkmış durumda ki, yüzde 30 sınırı az gelişmişlik sınırıdır...
Uluslararası hukuk tüm dünyada 18 yaş altı evliliği kadına yapılan şiddet biçimi olarak kabul etmektedir.
Hal böyle olunca demokratikleşme sürecinde olduğu ileri sürülen Türkiye, bir ortaçağ ayıbına imza atmakta sayılır.
TUİK raporlarında geçen 181 bin çocuk gelin olmasına karşın daha vahim tablo hukuka yansımaktadır.
2010 yılında 18 yaş altı kızların 1051 tanesinin ailesi, mahkemeye evlilik izni için başvurmuşken, 2011 yılında bu ailelerin sayısı 17 bin 373'e çıkmıştır!
Oysa ki anayasanın 41. Maddesi gereği ailenin huzur ve refahı özellikle anne ve çocukların ve aile planlaması devlet tarafından korumaya alınmışken; Anayasa'nın 42. Maddesi'nde 'Hiç kimse, eğitim öğretim hakkından alıkonamaz' diye altı çizilmişken; tüm dünyada 18 yaşından önce bir çocuğun evlenmesi kadına karşı şiddet olduğu kabul edilmişken ve devletimiz, yasalarıyla, Anayasa'sıyla her doğan çocuğa, 'Seni ailen koruyamazsa zihinsel, fiziksel, ruhsal gelişimini ben sağlayacağım' güvencesi verirken nasıl oluyor da devletin hukuk organları evlendirilmek üzere yaşı büyütülmeye kalkılan 17 bin 373 davaya bakabiliyor?
Bu avukatlar, bu davaları savunabiliyor?
Hukuk bu insanlık ayıbına imza atıyor?
Devlet koruma sözü verdiği çocuklarını bir celsede kadın /adam yapıyor? Eğitimsizlik, cehalet katlanarak büyürken bizler eğitimciler, politikacılar, hukukçular, işadamları, aydınlar, kendini aydın sananlar yarın işlenecek her suçun ortağıyız.
Değil miyiz?
Ya da biri cevaplasın:
Henüz oyuncaklarına doymamış bir çocuğu anne yapan kim?

***

MENEKŞE

Akyaka'da 'Yeni Balıklar, Yeni Lezzetler' tanıtılacak


Akyaka Su Ürünleri Kooperatifi ve Akdeniz Koruma Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilecek olan Akyaka Balık Tadım Festivali'nde 'Yeni Balıklar Yeni Lezzetler' adı altında etkinlik düzenlenecek.
Etkinlikte yenilebilir ancak fazla tanınmayan balık türleri tanıtılacak.
Etkinlik, 2 Haziran Salı günü saat 15.30'da Akyaka Su Ürünleri Kooperatifi yanı Balıkçı Mustafa'nın Yeri'nde gerçekleşecek.

***

KILÇIK


*- Kolumuzu ısırarak yapardık saatleri... Sanki o kadarken, zamanın canımızı yakacağını anlarmış gibi...
*- Yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarımızın aynadan yansımasıdır. Hayat sana ancak, senin ona verdiklerini geri verir, bunu unutma!..
*- Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı hem de gelecek treni görür. (J. Harris).