Elbette terörün esas amacı topluma korku ve dehşet saçarak propaganda yapmaktır. Elbette, terörün en önemli propaganda aracı medyadır. Elbette, medyada terör eylemlerinin görüntüleri ve haberleri yayınlandıkça terör esas amacına ulaşır.
Yıllarca terörist eylemlerden çekmiş bir toplumda medya bu gerçekleri bilir. Ancak terörün esas hedefine ulaşmaması için medyada yapılan özdenetim, terörist eylemlere karşı duyarsızlık noktasına ulaşmaz. Terörün propaganda yöntemleri konusundaki bilinç sahibi olmak ile terörizmin yıkıcılığına duyarsız kalmak arasında çok derin bir fark vardır.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da gerçekleşen terörist saldırılar karşısında iktidara yakın medya kanallarında, özellikle de Sabah gazetesinde ilginç duyarsızlık örnekleri sergilendi. Örneğin gazete, saldırı sonrasındaki gün saldırıyı tamamen görmezden gelerek, Rusya-Türkiye ilişkilerindeki gelişmeleri manşete taşıdı.
Aynı durum, iktidarın eyleme karşı tavrında da gözlemlendi. Bu vahşetin ardından bir günlük yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi. Bir gün sonra düğün gibi bir törenle köprü açıldı. Bakanlar gülerek fotoğraf çektirdi. Ölenler unutuldu. "Şehit" olarak tanımlanan vahşice öldürülen insanlara şahadetin gerektirdiği saygı gösterilmedi. Terörden yıllarca çekmiş bir topluma yeterince saygı gösterilmedi.
Terörist eylemlerin yıllarca yinelenmesinin en önemli sonucu, toplumun acıyı kanıksamasıdır. Bunu normalmiş gibi kabul etmesidir. Üst üste bir ay her gün onun üzerinde şehit veren toplum, bir gün beş şehit verince bunu önemsizleştirebilir. Şehitlik sıradanlaşır. Vahşet gündelik yaşamın bir parçası olarak yorumlanır. Esas tehlike buradadır...
Türkiye'de vahşetin sıradanlaştırılması sürecinin yaşandığından endişeliyim. Bu sürecin yaşanmasında da iktidarın ve iktidara yakın medya kanallarının çok büyük bir payının olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Üstelik Türkiye'de son yıllarda yaşanan teröristle müzakere süreci de terörün bu noktaya gelmesinde önemli pay sahibi. Açılım adı ardında teröristi meşrulaştırmaya çalışanlar bizler değildik. IŞİD'lileri "iyi oğlanlar" diye tanımlayanlar, özgürlük mücahitleri olarak sunanlar bizler değildik. Ülkeyi teröristler için güvenli bölge haline getirenler bizler değildik. Ülkenin bu hale gelmesinde pay sahibi olanların, sorumluluklarının gereğini yapmalarını beklemenin, yurttaşlar olarak hakkımız olduğunu düşünüyorum.