83 yaşında hem üretiyor hem öğretiyor

Abone Ol


"Vali, kursa ilginin yoğun olduğunu gördü. Gezdi, dolaştı ve benim kim olduğumu öğrenince tebrik etti. Vali, 'Türkiye'de herkes başladığı işi yarım bırakıyor. Sen bu işi sürdür ben senin arkandayım' diyerek bana destek çıktı. Daha sonra İzmir'in tüm ilçelerindeki halk eğitim merkezlerinde şapka kursu vermeye başladım. Diplomamın olmadığını gören Vali bana 'kurs öğreticisi belgesi' verilmesini sağladı. İzmir'den başka illerde de hasır şapka yapımı öğretmeye başladım. Bir çok ili gezdim. Daha sonra Gültepe'de açtığım atölyede sipariş almaya başladım. Şapka ve çanta hazırlamayı çıraklara öğretiyordum. Usta yetiştirip atölye açmalarını sağladım."

Farklı yerlerde 8 atölye açtığını ve yüzlerce kadını iş sahibi yaptığını belirten Çetin, şöyle devam etti:

"Neredeyse darphane gibi para basıyorduk. 1980 yılında İstanbul'a da atölye açtım. Siparişleri yetiştiremez duruma gelmiştim. Ama darbe sonrasında bankalardaki çeklerimden dolayı sıkıntı yaşadım ve iflas ettim. Darbeden bir süre sonra yine öğretmenlik yapmaya devam ettim. Sadece şapka değil, çanta, nikah şekeri ve çok sayıda süs eşyası hazırlıyoruz. Palmiye ağaçlarının budandıktan sonra atılan dallarını kurutarak çanta örüyorum. Belediyelerin budadığı ve yakılmak üzere olan palmiye dallarını kamyonet kiralayarak alıyorum. Buraya getirip o yaprakları değerlendirerek topluma bir şeyler kazandırıyorum."



"ÇİN MALLARI OLUMSUZ ETKİLİYOR"

Çin mallarının işlerini olumsuz yönde etkilediğini belirten Çetin, "Şu anda 100 bin civarında siparişim var. İzmir ve İstanbul'da atölyelerimiz var. Oralarda kalfalarımız çalışıyor. Siparişleri onlara yolluyorum, yapıp firmalara ulaştırıyoruz. Bu işi yapacak ustaları Aydın'da yetiştirebilirim. Ancak, Çin'den gelen ucuz hasır ve sepetler nedeniyle birçok atölyede sıkıntı başladı. Çorum, Konya ve birçok ilde de Çin malları nedeniyle atölyelerde üretim durdu" dedi.

"ÇALIŞTIKÇA DİNLENİYORUM"

Hergün saat 07.00'de başladığı çalışmayı gece yarısına kadar sürdürdüğünü anlatan Çetin, şöyle konuştu:

"İnsan çalışınca huzur bulur, sıhhat duyar, hem de insanın ömrü uzar. Ben çalıştıkça dinleniyorum. Emekli olanlara 'Ne iş yapıyorsun?' diye sorduğumuzda 'Emekliyim' diyorlar. 'Emekli' diye bir iş var mı? Sanat öğrensin, çalışsınlar. Ben o kadar çalıştım ama bir dikili ağacım bile yok. Ama ben manevi açıdan zenginim. 3 kızım var onları okuttum. 6 torunum var üniversite okuyorlar. Amacım; bu dünyada bu mesleği bir kişiye daha öğretebilmek. O da bu işten ekmeğini kazansa tek gayem budur."