Ara vermiyorlar!

Abone Ol

Sizce ‘çok acil!’ nedir?

Ya da ihtiyacınız?

Kişiye göre değişir!

Aileye ve topluma göre de...

Sanıyorum, ‘imdat!’ diye bağıranlar, boğulmaktan ya da ölüm korkusundan kurtulmak isteyenlerin çığlığıdır, bu...

Bugünlerde ‘Yaşamak’ için insanların yardım dileği, isteği olarak da kabul edebiliriz.

Ata sözlerimizde belirtildiği gibi, denize düşen yılana bile sarılmaktan çekinmiyor..

Bu da fırsatçıları, sahtekârları, dolandırıcıları ortaya çıkarıyor.

Bunun için de şu anda en önemli araçların başında internet geliyor...

Çünkü 7’den 70’e herkesin evinde, elinde bilgisayarlar bulunuyor.

Ve de, size gelen çeşitli maillerde ne vaatler var neler?

Aldatılmayı bildiğinize rağmen ‘acaba?’ sorusunu aklınızdan geçirmeden edemiyorsunuz...

Yani tuzağa düşüyorsunuz!

Emila Gomez Türkçe yazıyor:

‘Merhaba senin için acil bir şeyim var, cevap bekliyorum!’ diyor...

Belli ki, ‘google’ amcadan ya da bir başka ‘çevirme’ programlarından yararlanmak istemiş...

Aynı şekilde;

Rosemary Benson da, 

Sevgili Dostum, ‘Çok acil!’ kodu ile mektubuna şöyle başlamış:

‘Lütfen, bu işlemi gerçekleştirmek için acil ortaklığınıza ihtiyacım var. Ben Özledim. Rosemary Benson; Ülkemde burada bir bankada çalışıyorum (Fildişi Sahili Cumhuriyeti). Lütfen bu ülkeden (6,5 milyon Amerikan Doları) toplamı aktarmak için acilen yardımınıza ihtiyacım var!’ diye devam ediyor...

İşte aldatılmak bu ya da buna benzer cümlelerle başlıyor...

Bu sistem yeni değil..

Belki 10 yılı aşkın süredir var...

Ama bunların sistemi hâlâ geçerli ki, aynı taktiği kullanıyorlar.

Temiz mi, saf mı, aptal mı, geri zekalı mı ne diyeceğimi bilemediğim insanlarımızı avlıyorlar.

Sazan gibi oltaya atlayanların sayısı da nedense azalmıyor.

Aynen şu koronavirüs belasının farkında olmayan insanlarımız gibi...

Mikrofonu uzatıyorsun soruyorsun?

‘Koronavirüsten korkuyor musun?’ diye...

Bir kişi bile ‘korkuyorum!’ demiyor...

Çocuk bile, ‘Karşılaşırsam terliği elime alır, ona vururum!’ diyor...

Ya erkeğimiz;

‘Şimdi kelle paça yedim!’ diye yanıt veriyor...

Kadınımız, ‘Şimdi otobüsten indim, bana bir şey olmadı!’ diyebiliyor...

Bunlar ne sanıyor?

Bir saniyede renk değiştireceklerini mi?

Yoksa bir saniyede terleyip, öksürmeye başlayacaklarını mı?

Öngörülerden haberleri yok!

Ama bunları akşam tv’de izlediğimiz bazı profesör lakaplı insanlar mı aydınlatacaklar...

Yoksa Nuh’un cep telefonu kullandığını iddia eden mi?

İki profesör en basit bir konuda kapıştılar:

Konu ise maske ve kullanımı ile idi...

Biri de, herkesin evinin ambar gibi olduğunu savunuyor, ‘Hiç kimse aç ve açıkta değil!’ diyebiliyordu....

‘Açım!’, ‘Çocuklarım aç!’ diyen insanımıza ‘Geber!’ diyebilen zihniyette memurlarımız, yetkililerimiz olduğu sürece herhalde daha fazla bir şey söyleyemeyiz...

Bunlara ödün verilmemeli

Bu kadar kısa zamanda bana hak verecek bir elektronik postanın geleceğini sanmıyordum...

Hem de ‘tedbir’  virüs ve zararlılara karşı teknik tedbir almama rağmen ‘spam’ olarak ayıklanmamış...

Heyecanla Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasını beklerken,  ne idüğü belirsiz  ‘nashwa azhari’ isimli (Büyük olasılıkla böyle biri yok) bir sözde girişimci şu mesajı göndermiş:

‘Selam,

Olumlu etkiyi ne kadar takdir ettiğimi size bildirmek istiyorum,

Şehrinizdeki yatırım planında bana yardımcı olabileceğinize inanıyorum.

detaylar için cevap.’

Cevap verdiğin an tuzağa düştün demektir...

Her zaman dikkat edin derim, ‘Ne kentin adı var, ne mahallenin, ne de yatırımın...’

Oltanın ucuna bir peynir parçası koymuşlar, önceki yazımda başka örneklerini verdiğim gibi...

Adamlar durmak bilmiyor...

İşte bunlarla mücadele etmek lazım...

Bir numaralı bilişim suçu bu dolandırıcılara uygulanmalı..

Umarım herkesin korkusu haline getirilen yeni  internet yasalarında bu konu öncelik alır...

Hatta bunları takip için özel birimler oluşturulur...

Bana olduğu gibi herkese mutlaka ve mutlaka bu tür ‘cazip’ teklif ve öneriler geliyordur.

HAFTANIN HABERİ

Kiraz hasatı nasıl olacak?

Soner Kızılkaya ile Oğulcan Bakiler hepimiz ‘korona’ ile ilgilerken,  onlarca üreticimiz için önemli bir konu olan ‘Kiraz üreticilerinin mevsimlik tarım göçü tedirginliği’ ni araştırmışlar.

Türkiye’nin en önemli kiraz üretimi merkezlerinden Kemalpaşa’da hasat için gün sayılıyor. 

Yılın en erkenci kirazını yetiştiren bölgedeki üreticiler, bu yıl olumlu geçen hava şartları sayesinde mahsulün artacağından umutlu. 

Büyük kısmı ihracata dönük olarak üretilen ilçenin kirazına en çok talep Avrupa ve Rusya’dan gelirken, kalitesi ve fiyatıyla iç pazarda da rağbet görüyor.

Bir ara ben de bu kirazcı arkadaş ve dostlarımızın sorunları ile ilgilenmiştin.

Tüccar kıyafetine girip nasıl bu üreticilerimizi dolandırdıklarını anlatmıştım.

Hazır kiraz kasalarının, dana koyun hırsızları gibi nasıl kaçırıldıklarını yazmıştım.

Ve de bir ara mahsul para etmeyince nasıl zeytincinin bir ara ağaçlarını kesmişse, onların da kestiklerini ve nedenlerini de dile getirmiştim.

Yakın zamanda ise Kemalpaşa ile Kiraz ilçelerinin ‘Kiraz Bayramı’ nedeniyle kapışmalarını, bunlara ilaveten Bornova’nın da Kemalpaşa ilçesine komşu köyünde başlatılan ‘Kiraz Festivalini’ anlatmıştım...

Tabii bunlar geride kaldı...

Hatırlatmak için araya girdim...