Atatürk ve Latife Hanım neden ayrıldı?

Abone Ol


"İKİ İDEAL İNSANIN KARI KOCA OLARAK YAŞAMASI ZOR"

"Biz İstanbul'a gittiğimiz zaman, annem Latife Hanım'ın elini öpmeye götürürdü. Her zaman için Atatürk'ün eşi olarak saygı gördü ve kendisi de hep bu şeklini muhafaza etmesini bildi. Tabii 'niye olmadı, niye bu iş yürümedi' diye hep merak edilir. Annem ve babam için de büyük bir üzüntü teşkil etti. Çünkü hep ümit ettiler ki, Atatürk'ün de kendileri gibi mutlu bir evliliği, yuvası olur diye. Annem, Latife Hanımı çok beğenirdi. Çünkü son derece bilgili, kültürlü, bir kaç lisan bilen, çağdaş yaşama hazır, kadın- erkek topluluklarına rahatça katılan, herkese söz yetiştiren bir insandı. Annem halbuki daha eski usul yetişmiş bir insan. Onun için annem onu çok beğenirdi. Benim kendime göre bir izahım var. Bunların ikisi de hep birbirleriyle bir ideal olarak yani Latife Hanım Atatürk'ü bir vatan kurtaran olarak görmüş. Atatürk de onu idealindeki Türk çağdaş kadını olarak görmüş. Ama işte iki idealin bir evde yaşaması, karı kocalık başka birşey. Onun için böyle iki ideal insanın karı koca olarak yaşaması zor. Bu yüzden bence bu iş yürüyememiş. Annem ve babam ayrılmalarına çok üzülmüşler."

"BİZİM EVDE ORUÇ TUTULUR, NAMAZ KILINIR, KURAN OKUNUR"

Panale katılanlara bir döneme damga vuran babası İsmet İnönü ve annesi Mevhibe İnönü'yü de anlatma gereği duyan Özden İnönü Toker, "Evimizde Ramazanlarda hep oruç tutuldu. Namaz kılındı, hala kılınıyor. Kuran'ı Kerim okundu, hala okunuyor. Bunların hepsi annemin babamın döneminde yapıldığı gibi, hala şimdi yapılmaya devam ediliyor. Mesela benim doğduğum odada, babamın baş ucunda duvarda 'Allah'ın dediği olur' yazardı. Annemin baş ucunda ise 'İlim en yüksek rütbedir' yazıyordu. Ben onların içinde gözlerimi açtım ve babam onların içinde gözlerini yumdu. Bizim ailemiz böyle bir aile. Onun için size kendi ailemizi anlatmak istedim" diye konuştu.