Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Arşivlerimizin Gelişimi, Vizyonu ve Tarih Araştırmalarına Katkısı Sempozyumu'na katıldı. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Devlet Arşivleri Başkanlığı'nı doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağladıklarına dikkat çekerek, bu durumun kamunun arşiv birikimine verilen önemin bir işareti olduğunu söyledi.

Arşivlere yanarım

Arşivlerin, milletin ve devletin hafızası olduğunu belirten Erdoğan, hafızası olmayan milletlerin, nereden geldiklerini, bugün nerede durduklarını ve nereye gideceklerini bilemeyeceklerini kaydetti. Güçlü bir arşiv geleneğinin, aynı zamanda güçlü bir devlet geçmişinin ifadesi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz her fırsatta 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneğine, coğrafyamızda da bin yıllık geçmişe sahip olduğumuzu ısrarla söylüyoruz. Hep yanarım, Süleymaniye'deki o kütüphanelerimizin, arşivlerin haline. Oralar neydi ve işte bizi Kağıthane'deki bu yeni yerin, güçlü yerin yapımına da özellikle o itmiştir" dedi.

Asıl gaye başka

Erdoğan, Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesini teşvik ettiklerini hatırlatarak "Ortaöğretimden başlayarak Osmanlı Türkçesini yaygınlaştırmamız, tarihimizle bağımızı güçlendirmek yanında kültürel zenginlik bakımından da çok büyük fayda sağlayacaktır. Osmanlı Türkçesine savaş açanların amacı, bugünkü alfabemizi ve Türkçemizi savunmak asla değildir. Bilakis asıl gaye milletimizin mazisiyle olan bağlarını tümden kesmektir. " diye konuştu.

Toplama kamplarını unuttular

Sömürgecilik yoluyla 50 milyon insanın vahşice katledilmesinin sorumlusunun da Türkler ya da Müslümanlar olmadığının altını çizen Erdoğan, "Amerika kıtasındaki kadim medeniyetlerin ve halkların yok edilmesinin altında bizim ecdadımızın imzası yoktur. 70 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan birinci ve ikinci dünya savaşlarını kimlerin çıkarttığı da bellidir. Soykırımdan söz edenler daha 80 yıl önce Avrupa'da başlattıkları Yahudi avını, toplama kamplarını herhalde hafızalarından silmiş durumdalar. Milyonlarca Kırım Tatarını ve Ahıska Türkünü bir gecede trenlere doldurup ölüme gönderenleri biz unutmadık ve unutmayacağız. Masumların, Libya ve Cezayir çöllerinden yankılanan feryatlarını bugün bile duyuyor, yüreğimizde hissediyoruz, oralardaki zulüm ve katliamların sorumlusu da Müslümanlar değildir" şeklinde konuştu.

Her şey açık

Katliamların, soykırımların, işkencelerin ve insanlık dışı muamelelerin tamamının altı kazındığında soykırım, demokrasi, özgürlük yaygarası koparanların ortaya çıkacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermeni meselesi hakkında şunları kaydetti:

"Doğu Anadolu bölgemizdeki Müslüman ahaliyi kadın, çocuk, ihtiyar demeden katleden Ermeni çetelerini ve onlara destek verenlerin tehciri böyle bir dönemde yapılabilecek en makul davranıştır. Tehcir başka bir şey, katliam başka bir şeydir. Kimi aldatıyorsunuz? Bak buradan yine haykırıyorum, söylüyorum. Tüm dünya şunu bilmeli; biz arşivleri sonuna kadar açtık. Ey Ermeniler, varsa arşiviniz siz de açın. Tüm dünya, üçüncü ülkeler, varsa arşivlerinizi açın. Getirin, bütün arşiv incelemelerinde yetkili olanları çalıştıralım, ortaya çıkan tablolardan sonra, siyasiler olarak biz konuşalım. Siyasetçinin işi, arşivler noktasında bunları incelemek değildir, anlamazlar da bu işten. Amacı hakikati bulmak olan herkese arşivlerimizin kapıları sonuna kadar açıktır."

Siyasi çıkarlara alet edilmemeli

 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, "1915 olayları, doğru ve gerçek bilgiler ışığında, siyasi çıkarlara alet edilmeden ele alınmalı ve üçüncü ülkelerin tek taraflı tasarruflarına dayalı ideolojik okumalardan vazgeçilmelidir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 1915 olaylarına yönelik yapıcı ve dengeli bir yaklaşımla hareket edilmesi ve sadece bir tarafın görüşleri yerine her iki tarafın da kayıpları ve acılarının dikkate alınması gerektiğini belirtti. Altun, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"1915 olayları, doğru ve gerçek bilgiler ışığında, siyasi çıkarlara alet edilmeden ele alınmalı ve üçüncü ülkelerin tek taraflı tasarruflarına dayalı ideolojik okumalardan vazgeçilmelidir. 800 yıl bir arada yaşayan Türklerin ve Ermenilerin bugün sahici bir diyalog yoluyla çözemeyecekleri sorun yoktur. Yeter ki sömürgeci güçlerin ülkemizi sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla tedip etme girişimlerine ve tarihin siyasallaştırılmasına izin verilmesin. 1915 olaylarının soykırım olduğuna ilişkin dünyada siyasi ve akademik oydaşma/hukuki bir karar bulunmamaktadır. Türkiye'nin 1915 olaylarına ilişkin çözüm girişimlerini görmezden gelerek, üçüncü ülkelerin tek taraflı tasarruflarda bulunmaları ve bağlayıcı olmayan kararlar almaları hakikatin açığa çıkarılması çabalarını zora sokmaktadır. Ve şehit diplomatlarımızı unutmadık. ASALA terör örgütü tarafından katledilen şehit diplomatlarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz. Ruhları şad olsun."