Milli Eğitim Bakanlığı sınav sisteminden lise türlerine ve kayıt sistemine, üniversiteye yerleşmeye kadar ortaöğretim sisteminde değişikliğe gidiyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ortaöğretimin hız kazanan dönüştürülme sürecine önerilerde bulundu. Buna göre öğrenciler okulların uygulayacakları olgunluk sınavı, 11 ve 12. sınıfta istediklerinde girecekleri üniversiteye giriş sınavı ve okulun hazırayacağı öğrenci gelişim raporları ile doğrudan üniversiteye başvurmalı ve yerleştirmeyi üniversiteler yapmalı. Sadece özel sektörle işbirliği yapan meslek liseleri kalmalı, diğerleri genel lise olmalı.
MEB, Anadolu liselerinin yer alacağı 'akademik lise', 'meslek lisesi' ve imam hatip liseleri ile Anadolu imam hatip liselerini kapsayan 'dini lise' olarak üçe ayrılacak. Fen liseleri ve özel liseler ise sistemin içinde ayrı bir kategoride yer alacak. Liselere geçişte sınav sistemi yerine her öğrenci için 'Liselere Yerleştirme Puanı' oluşturulacak. Yerleştirme puanı için, ortaokul öğrencilerinin 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki başarıları; 'akademik', 'davranış', 'faaliyet' alanlarında hesaplanacak. Belli bir barajı geçen öğrenci 'akademik liselere' yerleştirilecek. Barajın altında kalan öğrenci ise meslek liselerine yönlendirilecek. Üçüncü lise türü olan 'dini liseler' için herhangi bir baraj puanı belirlenmeyecek. 
Ayrıca yerleştirmede adrese dayalı sistemin uygulanacağına kesin gözüyle bakılıyor. ERG, bakanlığın yapmayı planladığı değişikliklerden yola çıkarak bir bilgi notu yayımladı. Verilere dayanarak önerilerde bulunan ve önerdiği sistemle ilgili ayrıntılı bilgi ve hesaplamlar yapan ERG'nin katkı sunacak önerilerinden bazıları şöyle: 
Zamana yayılan çok sayıda değerlendirme ve öğrenci ilgi ve yönelimleri dikkate alınarak doğru üniversite tercihleri yapılabilir. Öğrencilerin okul ortamında girecekleri ve müfredattaki hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendiren 'olgunluk sınavı' sonuçları, 11 ve 12. sınıflarda istedikleri zaman girecekleri sözel sayısal düşünme becerilerini değerlendiren 'üniversiteye giriş sınavı' sonuçları ve okulun psikolojik danışma ve rehberlik grubu yardımıyla öğrenci ilgisi dikkate alınarak 'öğrenci gelişim ve yönelim raporları' ile öğrenciler üniversitelere doğrudan başvurmalı, yerleştirmeler üniversiteler tarafından yapılmalı. 
Meslek liseleri arasından özel sektör kuruluşlarıyla işbirliği gerçekleştirenler korunmalı. Diğer meslek liseleri genel liselere dönüştürülmelidir. 
Genel liselerde okuyan öğrencilerin meslek liselerinde ya da mesleki ve teknik eğitim merkezlerinde ders ya da program görmesinin önü açılmalı, kurumlar arasında eşgüdüm sağlanmalıdır. 
Genel liselerde okuyan öğrencilerin meslek liselerinde ya da mesleki ve teknik eğitim merkezlerinde ders ya da program görmesinin önü açılmalı. 
Yeni ortaöğretim sisteminde öğrencilerin büyük çoğunluğunun genel liselerde eğitim görmesi hedeflenmelidir. Bu okulların hedefi, öğrencilerin kendilerini, ülkelerini ve dünyayı daha yakından tanıyabilmek üzere keşifler ve deneyler yapmalarına olanak sağlamak olmalı. Öğrencilerin aldıkları dersler ve izledikleri programların farklılaşmasına olanak tanınmalı. 
Öğrenciler, lise diplomasının yükümlülüklerini, meslek liselerinde ve mesleki ve teknik eğitim merkezlerinde alacakları mesleki eğitimle ve beceri eğitimiyle tamamlama şansına sahip olmalı. Tüm liselerde okul yöneticiliği ve rehberlik hizmetlerinin güçlenmesine özel önem verilmelidir. 

Seçici liseler korunmalı 

Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve tarihsel özelikli liseler sayıları azaltarak korunmalı. Seçici liseler geçişte her okulun önerdiği çocuğun merkezi bir sınava girmesi önerilebilir. Bu sınavda başarılı olan çocuklar, başvuru dosyaları hazırlayarak farklı okullara göndermeli ve okullar seçimi kendileri yapabilmeli. 

Tek eşleştirme adres olmak zorunda değil 

İlköğretimden ortaöğretime geçişte 'sınavsız', ailelerin, çocukların ve okulların tercihlerini dikkate alan bir sistem mümkündür. Meslek liselerine ve genel liselere geçişte, öğrencilerin belirli bir alandaki liseler arasından tercihte bulunması ve öğrencilerle okulların bu tercihlere göre eşleştirilmeleri sınavlara gerek duyulmadan yaşama geçirilebilir. Aile ve çocuğun tercihinin bu süreçte rol oynaması, hem sistemin demokratikleşmesini hem de hesapverebilirlik yükünün aileler ve bakanlık arasında paylaşılmasını sağlar. Adres temelli eşleştirmeye alternatif yaratılabilir. Öğrencilerin tercihlerini belirleyecek tek ölçüt şart değil. Örneğin öğrencilerin ortaokulda aldıkları seçmeli dersler, okula uzaklıkları veya okulda kardeşinin kayıtlı olması eşleştirme mekanizmasının dikkate alacağı diğer ölçütler olabilir.