İzmir'de, bindiği kamyonettiki 2 kişinin tecavüzüne uğrayan Üniversite öğrencisi E.E., yargılama sürecinde, koluna mühür vurulup, ruh ve beden sağlığının kontrolü için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine tepki göstererek, "Bir yıl aradan sonra aynı acıyı tekrar tekrar yaşattılar. Yarama tuz bastılar" diye konuştu. E.E., olayın ardından aktivist olarak, "Kadın Cinayetlerini Durduracağız" adlı platforma katılıp destek verdiğini söyledi. Olay, geçen yıl 21 Kasım'da, İzmir Kuzey Çevre Yolu Bornova geçişi viyadükleri altında meydana geldi. Eğitim giderlerini karşılamak için Alsancak Semti'ndeki barda çalışan Üniversite öğrencisi E.E., Alsancak Hocazade Camisi karşısındaki otobüs duraklarında zaman zaman karşılaştığı İ.O.D. ile gece otobüs beklediği sırada, yardım etme bahanesiyle önlerinde duran 2 kişinin araçlarına bindi. Yola çıktıktan kısa süre sonra 2 kişi, gençlerden İ.O.D.'yi tartakladıktan sonra araçtan indirdi. Bu sırada inmeye çalışan E.E.'yi zorla kamyonette tutan 2 kişi, viyadüklerin altında durup, tecavüzde bulundu. İki saldırgan, bunu polise anlatmaması için dövüp, tehdit ettikleri genç kızı metro istasyonunda bıraktı. E.E.'nin anlattıkları ve araca ait plaka bilgisinden yola çıkan polis ekipleri, tecavüz zanlıları 31 yaşındaki Ali Yavaş ile 24 yaşındaki Gökhan Muşmula'yı yakaladı. İki kişi hastaneden tecavüz bulgularının yer aldığı raporunun alınmasının ardından tutuklandı.

"Mühre ne gerek var"

Tecavüz sanıkları hakkında, 24'er yıl hapis cezası istemiyle İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Karar aşamasına gelen davanın son duruşmasında, üniversite öğrencisi E.E., ruh ve beden sağlığının kontrolü için sol koluna mühür vurulup İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda muayeneden geçirilen E.E., döndüğü kentte uygulamaya tepki gösterdi. Yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatan E.E., "Bu olaydan sonra toplum tarafından damgalandım. Beni suçlayıcı bir sürü yorumlarda bulunuldu. Benzer şeyleri yaşayan kadınlar aynı şekilde toplumumuzda damgalanıyor. Sol koluma da mühür vurularak somut bir şekilde damgalama yapıldı. Adli Tıp Kurumu'na, zaten içerisinde fotoğrafım olan kapalı bir zarfla gittim. Mühre ne gerek vardı? İlkel bir uygulama, teknolojinin geliştiği günümüzde hala devam ettiriliyor. Bu şekilde rencide edildim, incindim, gururum kırıldı. Olayın psikolojisinden kurtulmaya çalışırken, bir yıl sonra tekrar tekrar, üstüne basa basa aynı acıyı yaşattılar. Yarama tuz bastılar." Mührün sol koluna, omzuna yakın yere vurulduğunu anlatan E.E., şöyle devam etti: "Kış olması nedeniyle uzun kollu giyindiğim için farkedilmedi. Ya yazın gönderilseydim, bunun yaratacağı rahatsızlığın hesabını kim verecekti? Kuruma girdiğimde çok heyecanlandım, zaten korkuyla gittim. Etrafımda 5-6 mağdur kişi daha vardı. Onlar da sıra bekliyorlardı. Onlarla göz göze geliyorduk ama konuşamıyorduk. Daha sonra içeri alınıp ortadaki sandalyeye oturtulup, kimliğim ve hayatımla ilgili soruları cevaplandırdım, oradan ayrıldım. Gerçekten yıkıldım, saatler geçmek bilmedi" dedi.

"Kadın suçlu duruma düşürülüyor"

Son günlerde kadına yönelik şiddet olaylarının da artmasına tepki gösteren, yaşadığı olayın ardından aktivist olarak 'Kadın Cinayetlerini Durduracağız' adlı platforma katılıp destek verdiğini anlatan E.E., şöyle konuştu: "Her gün bir yerlerde yaşanan bu olaylar canıma tak etti. Hepimizin canı yanıyor. Çok katı ve duyarsız düşünceler ortaya çıkıyor. Kadın suçlu duruma düşürülüyor. Bu kadar çirkinleşiyoruz." Uygulamanın tamamen kaldırılması gerektiğini dile getiren E.E.'nin avukatı Can Canbek ise, "Türkiye'de kadınlara pozitif ayrım sağlayacak ciddi bir yaptırım yok. Bu çağda, lüzumsuz mühür uygulamasının bir an önce ortadan kaldırılması lazım. Buna yönelik yasal çalışma da yapılmalı. Olayın ardından aylar sonra kontrole gönderilmesi ise başka bir vahim durum. İstanbul'a gönderilmek yerine bölgesel aracı kurumlar oluşturulup yaşanan mağduriyet en aza indirilebilir" dedi.

Editör: Haber Merkezi