Bu haftanın köşe konusunu Gazetemiz Haber Ekspres'in İmtiyaz sahibi Aydın Bilgin verdi. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hakan Kara'nın önceki günkü 'Bilimkurgudan gerçeğe' adlı köşe yazısını okumamı tavsiye eden Aydın Bey, 'İngiliz Standartlar Enstitüsü robotlar için bir dizi kural belirlemiş, bu kuralları insanlar uygulasa dünyada hiçbir sorun kalmazdı' dedi. Konu ilginç olduğu kadar düşündürücü ve Aydın Bey'e katılmamak elde değil.

Yuval Noah Hararı, 'Hayvanlardan Tanrılara Sapiens' adlı kitabında, Homo Sapiens'in yani insanın, hangi bölgeye gittiyse o bölgede yaşayan diğer canlı türlerini yok ettiğini belirtiyor. Matrix filmini izleyenler hatırlayacaktır. İnsanları virüs olarak tanımlayan Ajan Smith, Morpheus'a; 'Sizinle, bir süredir kafamı meşgul eden bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Bu düşünce aklıma sizin türünüzü sınıflandırmaya çalışırken geldi ve anladım ki sizler aslında memeliler sınıfına dahil değilsiniz. Bu gezegendeki tüm memeliler, yaşadıkları çevre ile içgüdüsel olarak bir denge kuruyorlar. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye yerleşiyorsunuz ve çoğalıyorsunuz, tüm doğal kaynakları tüketene kadar çoğalıyorsunuz. Canlı kalabilmenizin tek yolu başka bir bölgeye yayılmak. Bu gezegende bu şekilde yaşamını sürdüren bir organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musunuz? Virüsler. İnsanlar hastalıktır. Bu gezegenin kanserleri. Sizler vebasınız...' diyordu.

Yaşadığı çevreye uyum sağlamak yerine o çevreyi yeniden şekillendiren insanların yapabileceklerinin sınırı yok. Yaşadığımız gezegende üstünlüğü ele geçiren insan bugün uzayın derinliklerine yolculuk yapabiliyor. Daha önce kendisinin yaptığı birçok işi yapabilecek robotlar geliştirebiliyor. Peki insan amok koşucusu misali nereye koşuyor?

'İnsanlık ölmemiş', 'Biraz insan ol' tarzı insanı yücelten sözler vardır. Bu tarz sözleri günlük hayatımızda çokça kullanıyoruz. Peki insan gerçekten de yüceltilmeyi hak ediyor mu? Pek sanmıyorum.

Artık öyle bir noktaya geldik ki olması gereken insan modelini 'yaratmaya' çalışıyoruz. Yazının başında belirttiğim robotların davranış kurallarını belirlemekten bahsediyorum. Bir rol değişimi aslında bu, robotlara, 'biz insan olamadık bari siz olun' demenin başka bir yolu. Olur mu bilinmez ama İngiltere'de robotlar bundan böyle İngiliz Standartlar Enstitüsü'nün belirlediği kurallara göre üretilecekmiş. Amaç, gelecekte robot davranışlarına yön vermek.

Robotik Profesörü Alan Winfield, kuralların yer aldığı bu belgenin, robotların etik tasarımı konusunda yayımlanmış ilk standart olduğunu belirterek, 'Asimov'un kurallarına göre biraz daha kapsamlı. Risklere karşı alınacak önlemleri açıklıyor' diyor.
Alan Winfield'in sözünü ettiği, Isaac Asimov'un 1940'lı yıllarda ortaya attığı 'Üç robot yasası' şöyle:
1) Bir robot, bir insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz.
2) Bir robot, birinci kuralla çelişmediği sürece bir insanın emirlerine uymak zorundadır.
3) Bir robot, birinci ve ikinci kuralla çelişmediği sürece kendi varlığını korumakla yükümlüdür.
Isaac Asimov daha sonra 'Robot and Empire' adlı eserinde yukarıda bahsedilen bu üç kurala ek olarak sıfırıncı kural olarak nitelendirdiği şu kuralı getirmiştir.
0-) Bir robot insanlığa zarar veremez veya pasif kalmak suretiyle insanlığın zarar görmesine izin veremez.
Bu kuralın ortaya atılması ile birlikte ilk üç kurala da 'sıfırıncı kuralla çelişmediği sürece' ifadesi eklenmiştir. Bu kuraldan robotlar insanlığın zarar görmesini önlemek amacıyla tek bir insana zarar verebilir sonucu da çıkıyor.
İngiliz Standartlar Enstitüsü belgesi ise bazı genel ilkelerle başlıyor. 'Robotlar öldürmemelidir', 'Robotların yarattığı sorunlardan insanlar sorumlu tutulmalıdır' vb. Belgede, robotların insanları kandırması, robot bağımlılığı ve kendi kendine öğrenen sistemlerin amacını aşması gibi tehlikelere karşı üreticiler uyarılıyor. Robotların cinsiyet ya da ırk ayrımcılığı yapabileceği konusunda da uyarılar var. Sonuçta insan tasarımı...

Belgede ayrıca, 'Robotların hangi eylemi, ne amaçla yaptığı, bu eylemden kimin sorumlu olduğu bulunabilmelidir' deniyor. Bu uyarı önemli çünkü Google'ın geliştirdiği AlphaGo adlı yapay zekâ yazılımı, mart ayında Go dünya şampiyonu Lee Sedol'u yenmişti. Yazılım, derin öğrenme yöntemiyle yüz binlerce Go oyununu izleyerek kendi kendini eğitmişti. Yazılımcılar dahil hiç kimse bu robotun dünya şampiyonunu nasıl yendiğini bilmiyor.

Sonuç olarak; robotların gelecekte şu an hayatımızda olduklarından daha önemli yerlere geleceklerine kesin gözüyle bakabiliriz.

İnsan olarak uymadığımız ne kadar kural varsa robotların uymasını istiyoruz. Şimdilik dünya şampiyonunu yenen robotlar gelecekte dünyayı ele geçirirse dünya gerçekten yaşanacak bir yer olabilir!..