Kansere karşı gelişen tepkiler

Abone Ol


Kanserli hastanın uyumunda rol oynayan bir dizi tıbbi, psikolojik ve psikososyal faktörler vardır. Bunlar, hastalığın kendisi, hastalığın etkilediği organ, tipi, belirti ve bulguları, seyri, hastanın kansere ilişkin deneyim ve düşünceleri, hangi yaş döneminde olduğu, yaşına uygun amaç ve projeleri için oluşturduğu tehdit düzeyi(iş, aile, yaş dönemi), çevre destek sistemleri, hastalığa ilişkin kültürel ve sosyal tutumlar, hastanın genel fiziksel ve psikolojik potansiyeli, kişilik yapısı ve baş edebilme süreçleridir.

Kanser hastaları tanı, tedavi ve terminal dönemlerde çeşitli ve değişik duygusal, ruhsal, davranışsal tepkiler geliştirirler. Bu tepkilerin bir kısmı normal ve hatta uyuma yöneliktir. Bu tür tepkiler anlayışla karşılanmalı ve hatta destek görmelidir.

Kanser tanısı sonrası ortaya çıkan tepkiler kişiden kişiye farklılık gösterir. İlk aşamada en yaygın tepki, şoke olma ve inanmamadır. Gerçeğin hemen inkarı, çoğu kez katlanılması çok güç, bazıları için imkansız olan gerçeğin yarattığı kaygı, panik ve çaresizlik duygularına karşı geliştirilen bir savunmadır. Bir anlamda, gerçeği reddederek, olmamış kabul ederek hasta, kendini baş edemediği bir kaygıdan korur. Bu nedenle çoğu hastada psikolojik açıdan önceden hazırlanması ve çevre, sosyal, duygusal desteklerin sağlanarak yavaş yavaş bunun söylenmesi daha doğru olabilir. Ardından kızgınlık ve depresyon gelişir. Hastanın kızgınlık ve isyanını ifade edememesi depresyon gelişim riskini arttırır. Bu hastaların kaygı, tepki ve kızgınlıklarının ailelerine ve bazen de tedavi ekibine yansıtılabilme ihtimali unutulmamalıdır. Bu dönemde kaygı, yemeden içmeden kesilme, dikkat dağınıklığı, huzursuzluk gibi durumlar normaldir. 'Niye ben' türü isyan duyguları sıktır.

Kanser tanısı, felaketçi çağrışımları ile ilk aşamada şok tepkisine neden olur. Kişi, kendi bedenine yabancılaşır, gelecek yatırımları tehdit altındadır. Yaşam krizi içindedir. Bu aşamada en yaygın uyum stili inkardır. Sıklıkla ayrıştırma, yansıtma gibi psikolojik savunma tepkileri gelişir. Kişi söyleneni işitmiyor, gerçeği kavramıyor gibidir. Kişiye göre birkaç saatten, birkaç gün ve hatta haftaya uzayabilir. Bu aşamada hastaya zaman tanımalı, umut yaratabilecek olumlu mesajlar verilmeli, tedavi olasılık ve seçenekleri anlatılmalı, duygusal ve ailevi desteği sağlanmalıdır.

İkinci aşama tepki aşamasıdır. Kişi gerçeği kabule yönelmiş ve ona duygusal tepki göstermektedir. Temel tepki biçimi kaygıdır. Yok olma tehdidi, kaygı algısı, ayrılık ve ölüm düşünceleri ve bedene yabancılaşma duygusu, bu anksiyetede temel unsurlardır.

Üçüncü aşama, hastanın gerçeği kabul edip, enerjisini ve ruhsal gücünü yeni yaşamına yönelttiği uyum dönemidir. Bu dönem hastalığı ile birlikte kişinin yaşamayı öğrendiği dönemdir. Tedavi seçeneklerinin belirtilmesi ve bir tedavi programının sunulması kabullenişi kolaylaştırır. Bu aşama ile birlikte, kişi yaşamını, geçmişini, geleceğini ve varoluşunu yeniden yorumlamaya başlar. Kimliğini, yaşamın amacını, kendi narsistik amaçlarını, yaşam tercihlerini sorgular. Güven ve denge arayışı içindedir.

İnsanın bireysel hayatı ve psikolojisinin topluluklarla da büyük paralellikler gösterdiğini gözlemlemekteyiz. Hem ülkem hem de Altay için hissettiğim artık gerçeği kabul edip yeni yaşamımıza uyum döneminde olduğumuz düşüncesidir. Her ne kadar kanser ilk olarak ölümü çağrıştırırsa da birçok hastanın kanseri yenebildiğini iham etmemek gerek. Bu sebeple ne durumda olursak olalım, yarının daha iyisini getirebileceği umudumuzu yitirmeyelim.