Her Mayıs ayının ikinci pazarı, yani tatil günü ‘Anneler Günü’ olarak kutlanıyor.

Bu yıl çoğu insan, daha doğrusu hiç kimse özellikle büyük şehirlerde annesini ziyaret ederek elini öpemeyecek, hediyesini veremeyecek.

Ama çiçekçiler ‘evde teslim’ iznini aldıklarından bu yokluğu bir noktada yok etmeye çalışıyorlar.

Çocukluktan bu yana bize öğretilen şuydu:

‘Hiç olmazsa bir demet çiçek, ya da kırda topladığın papatyaları taç yaparak sevgili annene vererek, gönlünü al!’

Duaların en hayırlısı da biliyorsunuz anne duası...

Hemen her kes bir mesaj yayınladı:

Ben de kadın ve anne olan Selçuk Belediye Başkanı Şengel’in anne yürekli kadınların hislerine tercüman olduğu mesajını paylaşayım:

Bir örnek

Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Anneler Günü’ne özel kişisel ve kurumsal sosyal medya hesaplarından bir video yayınladı. Başkan Sengel,  kendi seslendirdiği videoyu, ‘Bir evlat için anne çok şey demektir. Ama esas bir anne için evlat hayatın ta kendisidir...

Doğurmuş olsun ya da olmasın; anne yürekli her kadının ‘Anneler Günü’ kutlu olsun’ notuyla sosyal medyadan paylaştı. 

İzleyenleri duygulandıran Başkan Sengel’in Anneler Günü özel paylaşımı kısa sürede çok sayıda beğeni aldı.

Bence sizler de benzer bir etkinliği sosyal medyadan paylaşabilirsiniz...

Bu arada hatırlatayım:

İzmir Büyükşehir Belediyesi Pazar günü 65 yaş üstündekilere 100 bin maske dağıtacak. Dağıtımda 44 araç ve 97 personel görev alacak.

Nasihatlere bakın...

Pazar günü dört saat evlerinden dışarı çıkma izni verilen 65 yaşın üzerindekilere nasihat verenler var...

Bana da göndermişler!

Maddeler halinde söyledikleri şunlar:

1- Evden fazla uzaklaşmayın!

Bu maddeyi resmi açıklamadan almışlar.

Zaten yürüme mesafesi deniliyor ve araçlarla bir yerlere gitmek yasak!

2- Yanınızda ‘çok az’ nakit para olsun!

Zaten her yer kapalı...

Parayı belli saatler içinde nerede harcayacaksınız?

Bakkala gitsen gidemezsin, berbere gitsen gidemezsin...

Bankaya gitsen, resmi daireye gitsen kapalı kapılar...

Zaten normal şartlarda de, yani ihtiyaçlarını görme imkânın yok...

Ezbere söylenmiş bir laf...

Kemeraltı ya da kapalı çarşıya mı gidiyorsun ki, ‘aman yankesicilere dikkat et, yanında fazla para taşıma!’ gibi bir öneride bulunuluyor..

3- Ziynet eşyası (takı vs.) kesinlikle takmayın...

Bu da normal zamanlar için söylenmiş bir söz ya da uyarı...

Kim kime, halkın değişiyle ‘hava’ atacak...

Yemek ya da evlilik programı da değil...

Ev gezisi, altın günü hiç değil...

Zaten bacaklar tutulmuş durumda ne kadar yürünebilecek?

4- Issız sokak ve bölgelerde bulunmadan, sosyal mesafeye uyarak insanların bulunduğu yerlerde olmaya çalışın...

Bu madde de laf olsun diye söylenmiş...

Zorlama ile ortaya çıkarılmış...

‘İmdat!’ diye bağırın, en azından 50 kişi ‘Ne oluyor?’ diye başını pencereden çıkarır...

Herkes evde...

Ve ne kadar görevli varsa onlar da sokaklarda...

Kahveler, lokantalar, çay bahçeleri açık olsa, hadi orada oturup dinleniyorlar ya da öyle tatili diyerek okey oynadıklarını düşünelim...

Bu da imkânsız...

Daha ne?

Dahası ‘ıssız!’ diye bir yer bulmanız imkânsız...

Telefon ya da telefon numarası yazılı not mutlaka bulunmalı

5- Üzerinizde bir yakınınızın telefonunu bulundurunuz...

İşte bu her an, her saniye, her zaman mutlaka uymamız gereken bir öneri...

Çünkü bir saniye sonra ne olacağımızı bilemeyiz...

Geleceği bilen de yok...

Söyleyen şarlatandır...

Özellikle 65 yaşın üzerindekilerin büyük bölümü Türkiye şartlarından ya da ekonomik nedenlerden olabilir, mutlaka kronik bir hastalığı vardır.

Her an bir nedenle, tansiyondan bile olabilir yığılıp, bayılıp kalabilir.

Bir yandan 112 aranırken, diğer yandan yakınlarına bilgi verilir.

6- Acil durumlar için; ihtiyaç duyduğunuz ilacınızı ve suyunuzu yanınıza alın...

Bu madde da çok önemli...

Her zaman hepimiz için geçerlidir.

Ne bileyim, bir dilaltı hapı, ya da tansiyon ayarlayıcı, hatta bir kesme şeker bile ihtiyaç durumuna göre yanımızda olmalıdır.

Tuzlu ya da şekerli bir kurupasta bile bazen hayatı kurtarır...

Bu konuda zaten sağlıkçıların öneri ve uyarılar bulunuyor.

Ben bir ekleme yapayım: şapkanız mutlaka olmalıdır...

Bir yudum su cana can katar!

Nereye kaçabilecek

7- Kap kaç yapması olası kişilerin işini zorlaştırma amaçlı mümkünse bayanlar çanta kullanmasın!

Zor bir madde!

Komşuya giderken bile kadınlar mutlaka yanlarına çantalarını alırlar...

Bunun çeşitle nedenleri vardır...

O çanta var ya, birçok konuda kurtarıcı görevini de üstlenir.

İçinde telefonunu, suyunu, mendilini bulundurursun...

Gerektiğinde ise müdafaa silahı olur...

Ama 65 yaşın üstündekilerin büyük olmasa önemli bölümü kendini zor taşıyor, çantanın ağırlığı mesafe uzadıkça iyece arttığı da göz önüne alınırsa iyice hesap kitap yapmak lazım...

İnsan kendinin doktoru ya da hocasıdır...

Bunu kendisi düşünecek...

O günler gelmesin

8- Telefonunuzun imei numarasını bir köşeye yazın...

Herhalde çalınmalara karşı...

Ama ben bu kısa dönem içinde buna pek imkan tanımıyorum...

Eğer evde kalma süresi çok daha uzun süre olsaydı, yani işsizlik son haddinde olsaydı, geçim derdi kemiğe dayansaydı, her şey olabilirdi....

Filmlerdeki gibi, kapıdan geçerken, içeri çekebilirlerdi...

Yani o günler hiç gelmesin...

Şu günlerde tek isteğimiz de bu...

Zaten kontrollü serbestlik başladı...

Düdük, bayıltıcıdan da önemli

9- Ve son olarak; Varsa yanınızda bir düdük bulundurun. Unutmayın, her ne kadar 65 yaş altı sokakta olmasa da gasp ve kapkaç amaçlı bir takım insanlar bu durumdan faydalanmak isteyeceklerdir.

Özellikle cezaevinden yeni çıkanlar!

Biraz daha nefes alacaksınız diye fazla riske girmeyin!

Başka günler için önemli bir uyarı...

Ama dört saat için sanmıyorum.

Zaten yalnız yaşayanların çoğunun başucunda düdük bulundurduğunu biliyorum...

Bu arada ben de bir büyüğümüz olan  Gazeteci  Yaşar Eyice’nin bir çocukluk anısını  ağzından paylaşayım:

Büyük Çiğli’da bir düğün

‘Sanıyorum 10 yaşlarında falan Bornova’dan annem ve kız kardeşlerimle Büyük Çiğli’de bir akrabamızın düğününe gitmiştik.

Derenin kenarında, havaalanına giden yolun sol yanında ‘tuz işletmesi’ vardı.

Bu işletmenin karşısında da, Hamdi Yağcı dayımın bahçeli evi ve de bir sinema vardı.

Çiğli’de düğünler, eğlenceler burada olurdu...

Biz çocuklar da sanıyorum, TAÇ sanayinin muhasebe müdürü Saim Yağcı ve biraz büyüğümüz Münir Yağcı ile birlikte bahçe kısmında oynarken, bir şekilde yanımda olan düdüğü birkaç kez çaldım...

Ve kısa süre içinde o zamanlar sokakların hâkimi olan bekçiler koşarak geldiler...

‘Kim ve neden çalmıştı düdüğü?’

Çünkü çalınan düdük ‘İmdat!’ işareti idi...

Acil yardım isteyenler çalıyordu....

Benim söylediğim en azından 60 yıl öncesine ait...

Herhalde bugüne kadar bir değişiklik olmadı özellikle kırsal alanlarda...

Bir de evlerde av tüfekleri olurdu...

Çifte denilenler de...

1960 ihtilalinde bu tüfeklerin çoğu toplatılmıştı...

Aklıma bu ‘düdük çalma’ hikâyesi geldi...

Madem çocukluktan söz ettik devam edeyim:

100 çocuktan 7’si babasız

Güncel haberlere göz atarken, Neslihan Önder’in gönderdiği bir haber dikkatimi çekti:

Yetim Vakfı, Ramazan'ın 15'inci gününe denk gelen ‘Dünya Yetimler Günü’ vesilesiyle Türkiye ve dünyada bulunan ‘yetimlerin’ güncel verileri ile ilgili raporu paylaşmışl

Korona virüs tedbirleri kapsamında online olarak yapılan toplantıda dikkat çekici veriler paylaşılmış.

Buna göre Türkiye'de her 100 çocuktan biri babasız büyüyor.

Neden bu haberle ilgilendim:

Ben yetim büyüdüm...

Yani Babam Ahmet Sadrettin Eyice’yi dört yaşında zatürreeden kaybettim.

Babam da benim gibi Yeşilaycı imiş...

Sigara içki yok!

Gündüz Demiryolcu...

TCDD Cer Servisinde ‘demirci ustabaşısı’

Mesai dışında Bornova’da önceki coca cola fabrikası karşısında, yani ana caddenin Bayraklı tarafındaki bahçemizde ziraatçi...

Gitti güzelim verimli topraklar!

Her Bornovalı gibi bahçemizde, her türlü sebze de yetişiyor, her çeşit meyve ağacı da var:

Şeftalisinden narına, cevizinden eriğine kadar...

Bize de yetiyor, konu komşuya da...

O yıllar Bornova’da böyle idi...

Mutlaka ve mutlaka bahçende yetişenleri gerek ova, gerekse Bornova yerleşkesindeki komşularınla paylaşırdın...

Ürün bol ve bereketli...

‘Kule’ denilen bahçe evimiz de iki katlı idi...

Mutfağın hemen yanında hayvan damı vardı...

Dolap beygirimizi hatırlıyorum, gözünde maske ile kuyudan suyu çıkarıp, havuza boşaltmasını da...

Oradan da karıklarla domates, biber, bamya ya da diğer sebzelerin sulanmasına...

Arkadaş kurbanı mı?

İşte babacığım Ahmet Sadrettin gece gündüz bizim için çalışırken, rahatsızlanmış ve TCDD’nin Alsancak Hastanesine yatırılmış...

Koğuştakiler kaçak sigara içince, pencere kenarında yatağı bulunan rahmetli babama ‘Duman çıksın!’ diye pencereyi açtırıyorlarmış.

İşte bu da  genç yaşqta zatürre olmasına ve dünyadan erken gitmesine yol açmış...

Sanıyorum:

Hastaneye yatmasının nedeni de apandisit!

Bu yüzden ‘çocuk’ lafı geçince ‘baba’ lafı geçince, ‘yetim’ ya da ‘öksüz’ görünce duyunca mutlaka duygusallaşırım ve gözlerim dolar...’

İşte İzmirli bir kadın!

Birkaç gün önce Dr. Yıldız Arun Hanım efendinin ‘pandemi’ adını verdiği bir eserini gördüm ve kendisini kutladım..

Sürekli yurt dışından davet alıyor etkinliklere katılıyor...

Doktorluğunu, yetiştirdiği öğrencileri, asistanları bir yana bırakalım yurt dışı anılarını yazsam her halde en azından üç cilt tutar...

O kadar tevazu sahibi ki, kendisine ‘Bu nasıl enerji? Keşke sizin gibi ülkemize, insanlarınıza bir katkısı olsa!’ dediğimde şu yanıtı vermişti:

‘Yaptıklarım bana normal geliyor, ama...’

Yorumu size bırakıyorum...

Bu arada Bornovalı Türkan Temiz’den Aktivist Ressam Yıldız Arun’un hekim olduğunu öğrendim..

Türkan Temiz  hemen karşılarındaki Ege Üniversitesi Hastanesi ‘çocuk kliniğe ve cerrahi servisinden’ emekli oldu...

Zaman zaman toplanıyorlar...

Anılarını paylaşıyorlar...

İşte oradan, ondan biliyorum  Yıldız Arun’un orada hekim yani doktor olduğunu...

Pazar olduğu için bu güzelliği de paylaşmak istedim..

Yetim büyümek kolay değil

Dünya Yetim Raporu, bir sayfa tutan kaynakçalarla birlikte 17 sayfadan oluşuyor...

Yani büyük emek verilmiş araştırma sırasında...

Yetim ve öksüz çocuklarla birlikte; kayıp ve buluntu çocuklar, sosyal yetimlik, savaş, fakirlik, hastalık, tabii afetler yani yetimliğe sebep olan faktörler ile yetimlerin maruz kaldığı tehlikelere de dikkat çekilmiş...

Bunlar neler olabilir?

İnsan kaçakçılığı, organ mafyası, dilenci mafyası, fuhuş mafyası gibi...

Yalnız bunlar işlenmemiş raporda:

Misyonerlik faaliyetleri, çocuk askerliği, çocuk işçiliği, çocuk evliliği, zorla evlatlık verilme, suça itilme ve madde bağımlılığı da ele alınmış...

Bunlarla kalınmamış;

Dünyadaki yetimler ile ülkemizdeki yetimlerin sorunları da ele alınmış, araştırılmış...

Özetle bu kadar incelikle ve titizlikle hazırlanmış rapor sayısının hangi konu olursa olsun bu şekilde hazırlandığını görmedim, duymadım...

Hatta birkaç kez yurt dışına devletin ya da bir kurumun parası ile gönderilen ve geldiğinde hazırladıkları raporu görüp okuyunca, ‘Yapılan harcamaya günah... Ben buradan oturduğum yerden çok daha güzel ve başarılısı hazırlarım’ dediğim çok rapor olduğunu belirtebilirim...

Yazdım da...

Sürekli okuyucularım hatırlayacaklardır...

Zaten şu anda bile birçok belediyeye ‘Proje’ ya da başka adlarla verilen ve işe yaramayan, sadece yandaşların büyük paralar kazandıkları raporlar var...

Bunlar tozlu raflarda duruyor, zamanla da sobada yakılıyor...

Arada bu ‘yetimler raporu’ndan yararlanıp sizlerle paylaşacağım...

DİP EKSPRES

‘Trafik Haftası’ kutlu olsun!

Trafik Haftasının nedeniyle ilçe otogarında hizmet veren Seyahat İzin Kurulu’nu ziyaret eden Edremit Belediyesi Sözcüsü ve Özel Kalem Müdürü Tayfun Canlı, Baş komiser Gürsel Kır’a çiçek verdi.

Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan adına tüm trafik polisi ve trafik zabıtalarının haftasını kutladı.

Trafik haftası nedeniyle bir değerlendirmede bulunan Özel Kalem Müdürü ve Belediye Sözcüsü Tayfun Canlı, ‘Yaşadığımız dünyada her bir insanın en kutsal hakkı yaşam hakkıdır. Hiç kimsenin bir başkasının yaşam hakkını elinden alma özgürlüğü yoktur.

Kasıtlı olarak hareket edilmemiş olsa dahi, özellikle trafikte sırf kurallara uyulmadığı için birçok insanın yaşam hakkı son bulabiliyor.

Taksirli de olsa, kaza da olsa neticede kaybolan bir hayat oluyor.

Bunun önünü almak sadece trafik kurallarına uymakla mümkündür. Trafik bilincinin kalıcı olabilmesi için de insanlara küçük yaştan itibaren öğretilmesi gerekir.

Edremit Belediyesi olarak Belediye Başkanımız Selman Hasan Arslan’ın talimatları doğrultusunda çocuklarımıza küçük yatan itibaren trafik bilincini aşılamak için gerekli çalışmaları yapıyoruz.

Ayrıca kent trafiğimizin hem araç hem de yayalarımız için düzen içerisinde olması için ilgili kurumlarımız ile diyalog ve iş birliği içerisinde çalışmalar yürütüyoruz.’ dedi.

Bornova’da salonlara dezenfeksiyon

Bornova Belediyesi, Koronavirüs tedbirlerinin gevşetilmesiyle 11 Mayıs’tan itibaren açılacak olan berberler, kuaförler ve güzellik salonlarını dezenfekte etmeye başladı.

İlçe genelinde bulunan 740 salonu açılış öncesinde dezenfekte edileceğini ifade eden Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ, ‘Bornovalının rahatı ve huzuru için çalışıyoruz. Yaklaşık iki aydır kapalı olan işletmeler açılmadan önce ilk dezenfeksiyonu yapıyoruz. Ayrıca, esnafımıza destek olmak ve salgında ikinci bir dalgayı engellemek amacıyla maske, siperlik ve dezenfektan da dağıtmayı planlıyoruz. Her zorlukta Bornovalının yanındayız’ dedi.

Bornova Belediyesi yanınızda

Bornova’daki Beşyol Mahallesinde kiraz üreticiliği yapan 65 yaşındaki Fatma Demir ile 67 yaşındaki eşi Zeki Demir bahçelerine ilaçlama yapamayınca, yaşlı çiftin imdadına Bornova Belediyesi yetişti.

Yaşlı çiftin 800 ağaçlık bahçesi, Bornova Belediyesi ekiplerince ilaçlandı.

65 yaş üzeri olmaları nedeniyle evden çıkmalarına kısıtlama getirilen Fatma - Zeki Demir Çifti, Beşyol’da 10 dönümlük 800 kiraz ağacının ilaçlanması için Bornova Belediyesi’nden yardım istedi. Gerekli tarım ilaçları, ekip ve ekipmanlarla birlikte ilgili bahçeye giden ekipler, hasat zamanı yaklaşan kiraz ağaçları için gerekli olan ilaçlı çalışmasını gerçekleştirdi.

Tire vazgeçti, Bayındır ‘tamam’ dedi

Önceki dönem CHP'li başkan Tayfur Çiçek'in girişimleri ile Tire'nin Gökçen mahallesinde yaklaşık 52 dönüm arazi üzerinde kurulacak olan Türkiye’nin ilk ‘Çim Uygulama Merkezi7,  başkan Atakan Duran tarafından iptal edildi.

Bunun üzerine Ege Üniversitesi, komşu ilçe Bayındır'ın talebi üzerine belediye ile protokol imzalandı.

Ege Üniversitesi’nin Bayındır Belediyesi’nden talebi olmasına rağmen olumsuz yanıt verilmiş ve Türkiye’nin ilk Çim Uygulama Merkezi olması beklenen tesis Tire Belediyesi’nin yer tahsisi yapmasıyla komşu ilçeye gitmişti.

Yaşanan bu süreçte Tire Belediyesi bu projeden vazgeçince Ege Üniversitesi ile Bayındır Belediyesi arasında başlayan görüşmeler neticesinde; Bayındır Belediye Meclisinin 06.12.2019 tarihli Aralık oturumunda tüm Meclis Üyelerinin oy birliği ile Ege Üniversitesi Çim Uygulama Araştırma Merkezince kullanılmak üzere Bayındır’ın Buruncuk Mahallesi, Karatepe Mevkiinde 34 bin m2’lik arazi Akademik ve Bilimsel çalışmalar yapılması için tahsis edilmişti.

Doktorlar gözlerine inanamadı

Denizli’de Özel Egekent Hastanesine karında şişlik şikayeti ile başvuran 38 yaşındaki S. K. Adındaki hastanın karnından 20 kilo ağırlığındaki tümör başarılı bir ameliyatla alındı.

Hastanın karaciğerindeki 14 cm’lik kitle de yine başarılı bir operasyonla tamamen tedavi edilip hasta sağlığına kavuşturuldu.

Tıp literatüründe bu boyut ve ağırlığa ulaşmış, geride tümör dokusu bırakılmadan başarılı bir şekilde ameliyat edilip sağlığına kavuşan nadir vakalar olduğunu anlatan Prof. Dr. Soysal, ‘Ameliyat sonrası takip ve tedavisinde herhangi bir problem olmayan hastamızı 3 gün sonra taburcu ettik. Hastamız tekrar sağlığına kavuştu’ dedi.

Prof. Dr. Soysal, çok yüksek derecede hayati tehlike içeren ve teknik olarak çıkarılması çok zor olan bu tür kanser ameliyatlarının yapılmasının Denizli ve bölge adına gurur verici olduğunu sözlerine ekledi.

Bugün  maske dağıtımının yapılacağı yerler

Bornova’da Büyük Park girişi, Barboros Mahallesi Atatürk Parkı, Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, Karşıyaka’da Çarşı girişi, Yalı Mahallesi Şehit İlyas Meşkül Parkı, Nergiz Mahallesi Nergiz Parkı,  Bostanlı Cami önü, Bayraklı’da Sevgi Yolu girişi, Onur Mahallesi muhtarlık karşısı, Mansuroğlu Mahallesi 75. Yıl Parkı, Çiğli’de Çiğli İstasyon Kasaplar Meydanı, Aydınlık Evler Mahallesi Fakir Baykurt Parkı, Evka 2 Mahalesi Sabiha Gökçen Kreş ve Anaokulu Eğitim Merkezi Çocuk Parkı,  Gaziemir’de Kahveler Meydanı, Buca’da Şirinyer Forbest Caddesi, Hasanağa Bahçesi önü, İnönü Mahallesi Gediz Sevgi Yolu –Gediz Taksi durağı önü, Ufuk Mahallesi Muharrem Okutucu Parkı,  Karabağlar’da Üçyol Uğur Mumcu Parkı, Peker Mahallesi Muhtarlık önü, Kazım Karabekir Mahallesi Doğan Emültay Spor Tesisleri Çocuk Me clisi Parkı, Balçova Ata Caddesi ve Sakarya Caddesi köşesi, Narlıdere’de Ahmet Piriştina Meydanı, Konak’ta Zafertepe Mahallesi Eşrefpaşa Caddesi Büyük İhsaniye Camii önü, Ferahlı Mahallesi Kaynak Parkı, Lozan Fuar kapısı önü, Karantina Meydanı girişi ve Güzelbahçe’de Gece Pazarı önü.

İzmirlilerin merkez ilçelerdeki metro istasyonları ve Karşıyaka vapur iskelelerindeki Maskematik’lerden de maskeye erişmesi mümkün.