Türkiye’de uygulamalarıyla en çok tartışılan mesleklerin başında geliyor polislik. Rüşvet, yolsuzluk, işkence iddialarının yanı sıra eylemlerde kullandıkları ‘orantısız güç’ de polisleri kısa zaman aralıklarıyla eleştirilerin odağı haline getiriyor. Tüm bu eleştiriler sürerken sayıları 200 binin üzerinde olan polisler de hem mesleğin hem de yaşam koşullarının getirdiği sıkıntılara isyan ediyor:
“Çok çalışıyoruz, az para alıyoruz. Yemek parası bile çok görülüyor. Biz de hakkımızı istiyoruz.”


Hak ettiğimizi istiyoruz

Mehmet Z. 20 yıllık bir polis memuru. “Çocuğun doğar yetişemezsin, baban ölür gömemezsin” diyerek başlıyor söze ve sorunları anlatmaya devam ediyor:
“İşe gelmek için yolda geçen zamanı da hesaba katarsak günde 15 saat çalışıyoruz. Karşılığında aldığımız para sadece 1800 lira. Devlet polisine bir yemek, bir telefon parasını bile çok görüyor. Polis kartımızı gösterip belediye otobüslerinden ücretsiz yararlanıyoruz. 12 saat süren mesai içinde sekiz saat boyunca soğukta, sıcakta, yağmurda, karda, çelik yeleğin altında elde tüfek nöbet tutuyoruz.

Güzergâh nöbetleri, E-5 kenarında önemli biri geçerken tutulan nöbetlerdeyse zaman kavramı yok. Ve bu görevlerde mesai ücreti almıyoruz. Statta, maçta, konserde, sınavda... Hep biz varız. Elbette polis olmanın zorluklarını bilerek bu işi seçtik ama hakkımız olan parayı istiyoruz. Özel hayatımız yok. Bir yaşındaki oğlum, beni çok az gördüğü için kucağıma bile gelmiyor.”


Avrupa’daki gibi olsun


Dört yıllık bir başka polis memuru ise (ismini vermek istemiyor) “Hem aldığımız paralar çok düşük hem de bütün yük bizim sırtımızda” diyor ve ekliyor: “Sınavlarda gözetmen olan öğretmen ek para alıyor ama bize gelince yok. Bir polis 1800-2100 lira arasında ücret alıyor. Fazla mesai ücreti verilmiyor. Köpek havlasa, kedi tırmalasa bile önce 155 aranıyor. Avrupa standartlarındaki gibi sekiz saat çalışma saati ve fazla mesailer için de ücret istiyoruz. Polislik zorla yaptırılmıyor. Ama biz de emeğimizin karşılığını istiyoruz.”


Kanuna göre görevleri neler?


Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nun 4. maddesi “Polis hiçbir suretle vazifesinden başka bir işte kullanılamaz” diyor. Kanuna göre polisin temel görevleri şöyle sıralanıyor:
Can, ırz veya mal emniyetini korumak
Devlete karşı işlenen suçların faillerini yakalamak
Bir suçun işlenmesine veya devamına mani olmak
Afetlerde olay yerinde görevlilerce alınması gereken tedbirleriın alınmasını sağlamak
Herhangi bir sebeple tıkanmış olan yolların trafiğe açılmasını sağlamak



Polis ‘angarya’ya hayır dedi


Polisler, diğer resmi kurumlardan gelen ve Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda yazılı olmayan görevlere ‘hayır’ demeye hazırlanıyor. Çalışmayı İzmir Bornova İlçe Emniyet Müdürlüğü başlattı. Başka kamu kurumlarından gelen ancak mevzuatta polisin görev tanımı içinde bulunmayan talepleri ayıkladı. Sonra da bu taleplerden aslında hangi kurumların sorumlu olduğunu tespit etti.
 
Bu sonuçları, talepleri gönderen kurumlarla paylaştı. Ardından rapor İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne gönderildi. İl Emniyet Müdürlüğü de bir komisyon kurdu ve ilçeler genelinde konuyla ilgili bir çalışma yürüttü. Çalışma son olarak İçişleri Bakanlığı Strateji Daire Başkanlığı’na gönderildi. Başkanlık, onaylarsa çalışma bir ‘tamim’ olarak bütün emniyet birimlerine dağıtılacak ve bundan böyle polis, görev tanımı içinde olmayan taleplere resmen ‘hayır’ diyebilecek.


Kuduz hastasını bul getir


Çalışmaya göre, polisten istenen ve bundan sonra ‘hayır’ denilecek bazı görevler şöyle: “Ruhsatı iptal edilen ya da izinsiz çalışan yerleri mühürlemek. Kamu arazisini işgal eden vatandaşın orayı terk etmesini sağlamak. İdari para cezalarının tebligat ve tahsilatını yapmak. İcra Müdürlüğü’nün borçlu adreslerini tespit etmek. Sosyal Güvenlik Kurumu’nca fazla ödeme yapılan kişilerden bu meblağı geri almak. İlçe İdare Kurulu’nca verilen idari para cezalarını tebliğ etmek. Kuduz tedavisine gelmeyen hastanın hastaneye getirilmesini sağlamak. (Radikal)
Editör: Haber Merkezi