SAĞLIK

Sarışınlar bu habere dikkat!

Abone Ol


Alerjinin genetik ve çevre faktörlerinin birbiri ile etkileşimi sonucu ortaya çıktığını anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış, "Alerjiye yatkınlık genellikle genetiktir. Açık ve sarı tenlilerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde yaşayanlarda, deniz kenarı veya nemli ortamlarda bulunanlarda daha çok rastlanır. Bu alerjenler, basit toz ve polenlerden güneşe kadar etken olabilir. Bunun yanı sıra alınan gıdalar, boya ve kimyasal maddeler de azımsanmayacak derecede kişilerde alerji bulgularına neden olabilir. Bu arada alerji bulgularına ağırlıklı olarak çocuklarda rastlanır. Çocuklar için özellikle süt ve çikolata en sık iki gıda etkenidir. Alerji semptomları olan hastaların mutlaka KBB ve dermatoloji bölümlerinde muayeden geçmelerini öneriyoruz" diye konuştu.

Alerjik hastalar için temel çözümün alerjiye neden olan etkenin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu anlatan Op. Dr. Haktan Ergin Bağış şunları kaydetti:
"Bunun için en basit yapılan test alerji deri testidir. Bu testte en sık rastlanılan maddeleri deri ile temas ettirerek alerjen maddeyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Fakat deri testinin olumsuz çıkması kişinin alerjik olmayacağı anlamına gelmez. Nedeninin bulunmadığı ya da nedenden uzaklaştırılan durumlarda ise bu mekanizmayı engelleyecek olan ilaçlı tedaviyle ikinci aşamaya geçiyoruz. Medikal tedavinin en az 2 ay kadar devam etmesi gerekiyor. Bu tedaviden cevap alınamayan durumlarda ise en son aşama olan cerrahi tedaviye başvuruyoruz. Burun tıkanıklığına burun etleri, kemik eğrilikleri neden olmaktadır. Hastalarımızda kemik eğriliklerini düzelterek havanın daha rahat geçmesini sağlıyoruz. Ayrıca burun etlerini radyofrekans veya redüksiyon yöntemiyle küçülterek şişmelerini engelliyoruz. Artık tıptaki bu son gelişmeler sayesinde alerji ülkemizde sorun olmaktan çıkmaya başlamıştır. Ancak yine de hastaların ilk önce hayat standartlarını mutlak surette değiştirmelerini, tozlu, kapalı, nemli ve sigaralı ortamlardan uzak durmalarını öneriyoruz."