Bu köşede 13 Haziran'da yayınlanan 'Sürekli Sıkıyönetim Rejimi Geliyor' başlıklı yazıya(1) konu "Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" TBMM tarafından kabul edildi. Yasanın yürürlüğe girmesinin ardından, hükümet dilediği yerde sıkıyönetim uygulamalarını başlatabilecek, yaşam hakkı başta olmak üzere ağır suçların soruşturulması tamamıyla hükümetin inisiyatifinde olacak.
Bu yetmedi, Danıştay, Yargıtay Kanunu da değiştirildi. Geçen hafta Meclis'te kabul edilen Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Danıştay ve Yargıtay'daki daire ve üye sayısı azaltılıyor, kanunun yürürlüğe girdiği anda Yargıtay ve Danıştay üyelerinin üyelikleri düşecek.
Kanunla Yargıtay ve Danıştay'ın üyeleri değiştiriliyor, yargı bağımsızlığı, hakimlik teminatı ortadan kaldırılıyor. Kısacası kuvvetler ayrılığına dayanan anayasal düzen kanunla değiştiriliyor. Buna tasfiye denir, siyasi iktidar yasama organı eliyle yargıyı tasfiye ediyor. Üstelik bu gizli kapaklı değil açıkça yapılıyor, yasa değişikliğini gazeteler "Yargıtay, Danıştay ve YSK'da Cemaate Büyük Operasyon" olarak verdi. Yaklaşık sayıyla yargıda 15 bin hakim, savcı görev yapıyor, bunun 5 binin 'paralel' olduğu, kanun değişikliğinin bunların etkisiz hale getirilmesi için yapıldığı söyleniyor. Hakim ve savcıların kalanları da kategorize edilmiş, 5 bini ülkücü-ulusalcı, 5 bini de hükümet yanlısıymış. Ne acıdır, hakimler savcılar siyaseten gruplara ayrılmışlar. Hakim ve savcıların da siyasi düşünceleri vardır kuşkusuz buna bir diyeceğimiz olamaz, siyasi iktidarın hakim ve savcıları siyasi gruplara ayırmış olması, bu tabloda hukuk nerede, adalet nerede? 
Asıl kaygı verici olan yargı tasfiye edilirken hakimlerin, savcıların, avukatların, hukukçu örgütlerinin, hukuk fakültelerinin tepkisiz olmaları. Yargının iktidardan bağımsız olamayan tavrı, hukuktan, adaletten uzaklaşan kararları yargıyı bu hale getirdi, bunun daha fazla sürdürülmesi imkansız, çay toplama gibi 'protokol' işlerini bir kenara bırakıp, yargı bağımsızlığına, hakimlik teminatına ilk önce hukukçular sahip çıkmalı.
Yargının tasfiyesi sadece hakimleri, savcıları, avukatları ilgilendiren bir olay değildir. Hukuk güvenliğini bütünüyle ortadan kaldıracak vahim bir gelişme ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla kanun değişikliği herkesi ilgilendiriyor, sessiz kalmayın.
Bayramdan sonra nükleer santral keşfi
Bayramla birlikte bu hafta tatil oldu, bayramınızı kutluyor sevdiklerinizle bayram tadında bir hafta geçirmenizi diliyorum. 
Bayramın hemen ardından 11 Temmuz Pazartesi Türkiye'nin ilk nükleer santral projesi olan Akkuyu Nükleer Güç Santralı Çevresel Etki Değerlendirme olumlu belgesi iptali davasının keşfi var. Bir yandan hak ve özgürlükler askıya alınıyor, hukuk güvenliği ortadan kaldırılıyor, diğer yandan nükleer santral gibi yaşamı tehlikeye atan projeler dayatılıyor. Ne olursa olsun, eşitliği, özgürlüğü, adaleti ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz, 11 Temmuz'da Akkuya'da olacağız.