Sevgili okuyucularım,
Rüzgâr gibi geçen Dünya emekçi kadınlar haftasını geride bırakıyoruz. Aslında son yıllarda bir kutlama yapma hakkımız olmadığını yazdım, durdum. Yanlış anlaşılmak istemem, emekçi kadın derken; 365 gün bu tanımı hep hatırlamamız gerekirken, bir hafta art arda doyasıya kutlayalım da, böyle bir uygunluğu yaşayamadığımız için idi karşı durmam…
***
Kadınların engellerini kadınlar kaldırır. Bu yıl uzun zaman sonra, birden bir değişim oldu. Siyasette çoğu zaman listelerde seçilmeyecek yerlere konulan kadınlar, bir diğer tabirle vitrin süsü var mı var gibi bir yaklaşım sergilenirken, bu yıl ilk defa en üst sıralardan doğrudan aday gösterdiler birçok beldede. Bence bu bir umuttur. Kadınların farklı partilerde olması onların engeller için birbirine muhtaç oldukları gerçeğini er ya da geç düşündürecek, nerede nasıl olursa olsun beraberlik çemberi genişleyecektir. Bunu 8 Mart emekçi kadınlar haftasında katıldığım toplantılarda gördüm. 
***
Bu yıl, hafta içindeki kutlamaların çoğu bana “şükür” dedirtti. İçinde doğduğum İzmir Inner Wheel kulübü ile içinde olduğum Ege Inner Wheel kulübünün bir arada kutladıkları “Kadın çiftçileri aydınlatmak, eğitmek ve yetiştirmek projesi”nde tüm kulüplerin otobüse dolup Menderes Türkeli köyünde bu konuda aynı zamanda ürettiklerini de alarak,” gözlemeler onlardan tatlısı bizden” kutladığımız 8 Mart. Yıllarca görmeyi hayal ettiğim. Doğal liderimiz, rahmetli bakanımız, büyüğümüz, sevgili Işılay Saygın’ın dediği gibi “artık kadınlar salonlarda değil sahalarda olmalı, kendimiz çalıp kendimizi dinlememeliyiz, birleşmeliyiz…”  Sanki artık bir esinti var…. Kültürpark Tenis kulübü her yıl olduğu gibi bu yılda sosyal komite de önerim ile isim anneliğini yaptığım “Topluma uzanan beş kadın eli” ödülü ile beş muhteşem kadını taltif etti. Keza Alsancak’ı koruma ve güzelleştirme derneği, “Alsancak’a ve İzmir’e emek verenler” ödül töreni… Özel Ege koleji ve KİTVAK’ın “150 genç KİTVAK’lıları”. Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitirsiniz, bir kadını eğitirseniz bir kuşağı eğitirsiniz.
***
Tüm bunlar olurken birtakım tipler, çıkıp karşıt söylemlerde bulunabiliyor. Dünyanın birçok bölgesinde gelenekleri kadını aşağılarken, Osmanlı coğrafyasında da kadın "Erkeğin elinin kiri" olarak görülürken yeryüzünde ilk kez bir lider ve bir devletin kurucusu; "Yeryüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir" diyerek dünya kadınlarını onurlandırıp:
"EY KAHRAMAN TÜRK KADINI, SEN YERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL, OMUZLAR ÜZERİNDE GÖKLERE YÜKSELMEYE LAYIKSIN" diyerek de Türk Kadınını ayrıcalıklı bir yere koyarken, son yılarda O’nun kurduğu devletteki kadın ve kızların "Ben Atatürk'ü sevmiyorum" diyebilmesi insanın kendi varlığını inkar etmesinden öte bir şey değildir.

“DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” kutlu olsun…!