Güneydoğu bölgesinde, bir etüt merkezinde çalışan öğretmen arkadaşımla konuşunca şoka uğradım. Aldığı maaşın 9 bin 500 TL olduğunu söyledi.

Asgari ücretin altında bir ücret nasıl verebilirler, kimse şikayet etmiyor mu diye sordum. Şikayetler bir işe yaramıyor her yerde aynı sorun var dedi. Öğretmenleri düşürdükleri çaresizliğe bakın. Evet söylediği gibi şikayetlerin anlamı yok çünkü herkes işini kılıfına uyduruyor. Öğretmenlik hayalleri kurup sınava hazırlanan, üniversiteyi kazanıp mezun olduktan sonra yıllarca atanmak için uğraşan öğretmenlerin yaşadıkları sıkıntıların sadece biri bu. Bu kadar emek verdikten sonra asgari ücret bile almadığın bir yerde çalışmak zorunda kalmak ne kadar acı değil mi? Öğretmenliği bırakıp, neden başka bir işte çalışmak zorunda kalsın? 
Öğretmen kasiyer, garson, pazarcı vs ...
Sadece öğretmenler değil, başka  bölumlerden mezun olan binlerce insan kendi işini yapamıyor.

Doğal olarak akla gelen soru madem ihtiyaç yok, neden bu kadar fazla alım var bu bölümlere. Neden insanlar yıllarını harcıyor. Bu kadar emek boşuna mı? 
Mezun olduktan sonra atanamamak, iş bulamamak maddiyatla birlikte mental olarak da büyük hayalkırıklığına sebep oluyor.
Üniversitelerde birçok bölüm alımlarında sayıların ciddi oranda düşürülmesi gerekiyor. Halihazırda mezun, binlerce işsiz varken her yıl işsiz ordusu büyümeye devam ediyor. İnsanların hayalleri, zamanları, emekleri bu kadar değersizleştirilmemeli. 
Üniversiteler işsiz ordusu yaratmak için mi kuruluyor bu ülkede? Ya da kendi mesleğini yapamayacak olan binlerce mutsuz insan yaratmak için mi?