Yıl 1971...
Arkadan gördüğünüz bir adam, bir müzik dergisine röportaj veriyor.
Röportajı yapan gazeteci kendisine müthiş bir yeteneği olduğunu söylüyor ve kimlerden etkilendiğini soruyor. John Lennon olabilir mi diyor? Çekingen bir tonla konuşan çocuk gazeteciyi onaylıyor.
Gazeteci çocuğa çok  başarılı olabileceğini söylüyor ve O'na sahip olabileceği şeyleri sayıyor, para, şan, şöhret, etrafında dolaşacak güzel, harika kadınlar... Sonra soruyor; "Korkuyor musun?"
O zaman kameranın bu defa ona doğrulduğu genç adamın yüzünü görüyoruz. Gencecik müzisyen tüm o masumiyetinin ışığı altında muhteşem duru bir güzellik ile karşımızda duruyor.
Tecrübeli gazeteciye ürkek cevabını veriyor; "Evet, korkuyorum. Şöhretin müziğimi bozmasından korkuyorum..."

Yıl 2014...
Büyük bir şöhret içinde, yozlaşmış bir hayatın tam ortasında, hüzünlü bir adam karşımıza çıkıyor. Ertesi günün yaş günü olmasından bile hüzün duyan bir adam.
Oysa bu yeni yaş günü O'na tüm hayatını değiştirecek çok özel bir hediye getirecek... Büyük hayranlık beslediği "John Lennon'dan bir mektup!"
Filmin ilk sahnesinde o röportaj veren genç müzisyene, röportajı okuyunca etkilenip yazan John Lennon'un mektubu.
Mektup dergiye gelince O'na vermeden kendine saklayıp sonra da bir koleksiyoncuya satan gazetecinin ardından, ilginç bir yolculuk ile, eline yazılmasından 40 küsür yıl sonra geçen, böylesine özel ve değerli bir mektup...
John Lennon mektubunda, zengin ve ünlü olmanın müziğini yozlaştıramayacağını, sadece kendisinin bunu yapabileceğini söyleyerek; "kendine dürüst ol, müziğine dürüst ol" diye devam ediyor. Kendisi ile bunu konuşmak isterse diye telefon numarasını da veriyor.
Belki de yazıldığı zaman eline geçse, hayatını kökünden değiştirebilecek olan bu mektup, onca yıl sonra hayatına yeni bir soluk getirebilecek mi?
Kamera bizi yeni bir yolculuğa davet ediyor...


Danny Collins vizyonda!

Danny Collins "ünü" kendisi ile dolaşan, hayranları tarafından büyük ilgi ile karşılanan, orta yaşı geçmiş bir rock yıldızı!
Yakaladığı tüm o ün, şöhret, büyük bir lüks içinde sürdürdüğü hayat, tüm o renkli ve sevimli kişiliğine rağmen, yüzündeki hüznü silemiyor.
Kendi çalışmalarına devam etmeden, beste yapmadan, sadece popüler şarkıları söyleyerek geçirdiği onlarca yılın hüznü...
Danny Collins, gencecik bir müzisyenken kendisine yazan John Lennon'un mektubuna da, 40 küsür yıl sonra, işte böyle bir hüzün içinde girdiği yaş gününde kavuşuyor.
"Kendine ve müziğine dürüst ol!"...  "Şan ve şöhret değil, kendin müziğini yozlaştırabilirsin", diyen mektup!


Yola çıkmak

John Lennon'un mektubunu okuduktan sonra, Danny, lüks villasını, yapmakta olduğu turnesini ve kötü alışkanlıklarını geride bırakıp, yola çıkıyor.
Varlığından haberdar olup da, bir kere bile merak edip görmeye gitmediği artık bir yetişkin olmuş oğlu ile tanışmak üzere yola çıkıyor.
Danny'nin ki çok "havalı" bir gidiş oluyor...
Özel uçak, sonra son model kırmızı bir araba, ama lüks bir otelde "standart" bir oda...

"Bir zamanlar gerçektim..."

Danny gerçekten "şeytan tüyü" olan çok sevimli ve çok renkli bir karakter... Gittiği her yere adım adım şöhreti de yanında gidiyor. O'nu dünyada tanımayan ve beğenmeyen neredeyse yok gibi...
Yok "gibi" çünkü çok "istisnai" bir şekilde bu defa her şeyi geride bırakarak gidip yerleştiği otelin Müdürü Mary, tüm iltifatlarına rağmen Danny'ye karşı mesafeli duruyor. Danny için alışılmamış bir durum olduğu kadar hoş bir mücadelenin doğuşu oluyor bu! İlgisini kazanmak için mücadele edeceği, Danny'nin etrafındaki genç kızlara göre olgun yaşlarda ve çok da donanımlı hoş bir bayan!  Üstelik John Lennon'un kendisine açtığı yolda içindeki müziğe yeniden hayat vermek için ilerlerken O'na ilham verecek güçte çok özel bir "istisna"!
Danny otele yerleşince yaka paça kocaman bir kuyruklu piyano getirtip yerleştiriyor "standart" odasının tam ortasına... Piyano, Danny'nin deyimi ile, "ilk dili" değil ama "ilk aşkı"!
Yıllar sonra yapacağı bestesi bu piyanonun tuşlarında hayat bulacak! Danny ile birlikte mırıldanacak "Aklımda ilkbahar... Ama Sonbahar gibi düşüyor yapraklar..." diye.
Kendisi ile yeniden buluşurken hatırlayacak Danny, "Bir zamanlar gerçektim..."

Kavuşabilir mi?

Yıllardır bir kere bile görmediği, merak edip tanışmadığı oğlu... Artık bir yetişkin olmuş.  Evlenmiş, bir kızı olmuş, karısı diğer çocuğuna hamile. Babasını sadece adından bilmiş ve babasına tüm kalbi ile küsmüş.
Tüm sevimliliğine, şöhretine, maddi imkanlarına rağmen böyle bir küskünlüğü nasıl çözecek Danny?
Şöhret ve para içindeki o yozlaşmış hayatında, o kadar çok şeyden uzak düşmüş ki... Kendinden, müziğinden, oğlundan, aile hayatından...
Adım adım kendine, müziğine, oğluna, gelinine, torununa, gerçek anlamda sevip sevilebileceği kadına doğru yürürken nefesi yetecek mi, yoksa soluk soluğa kalıp havlu mu atacak?
Yeniden hayata soyunurken kendine güvenecek cesareti bulabilecek mi içinde?


Son sahne o sahne

Tek bir sahne!
Bir filmi size yeniden izlettirebilecek güçteki sahne!
Danny Collins'in son sahnesi benim için işte o muhteşem sahnelerden biri oldu.
"Oynanan" değil, "yaşanan" bir sahne.
Yok olup içinde var olduğum, tüm doğallığı ve içtenliği ile taşıdığı duygu yoğunluğunu bire bir içimde de yaşatan sahne.

"Danny Collins"... Tanışmalısınız!
"Danny Collins", seninle tanıştığım için çok mutluyum; çok şey öğrendim, çok şey hissettim seninle!
Siz de "Danny Collins" ile tanışmalısınız!
Davetlisiniz.