Hileyle gelip cebren giden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile siyaset tarihimizde bir sayfa daha kapandı.
              
Geçenlerde İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Sayın Misket Dikmen ile bir aradaydık. Nasıl olduğumu sordu, "Çok iyiyim!" yanıtını verince de şaşırdı. Öyle ya bu karmaşa içerisinde birisinin çıkıp da iyi, üstelik de çok iyi olması şaşırtıcı. Fazla merakta bırakmamak için, "Mizahtan destek alıyorum Değerli Başkanım", dedim. Çünkü, "Mizah, dünyayı gülünç olmaktan kurtarır", diyen Bulgar çizerin sözü kulağımda küpeydi. Misket Başkanım anladı ve güldü, üstelik, "Doğru yapıyorsun", diyerek de onayladı.   
               
Yıllar önce sonsuzluğa uğurladığımız Ankaralı bir dostum vardı, Ali Esat Bozyiğit. Kültür Bakanlığı'nın gerçekten Kültür Bakanlığı olduğu yıllarda, Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Müdürlüğü'nde, 1986-1997 yıllarında görev yapmış, Folklor Araştırma Kurumu tarafından, 1995 Türk Folkloruna Hizmet Ödülü'ne değer görülmüştü.
                
Ali Esat Bozyiğit'in, Ankara Halk Kültürü yazılarını bir araya getirdiği, "Karpuz Kestim Yiyen Yok" (*) adlı kitabını açtım ve Ankara'dan Atasözleri ve Deyimler bölümüne daldım.
                
Bölümün girişinde şöyle yazıyordu merhum dostum: "Bizden önce yaşayan insanların yaşam kavgalarındaki deneyimlerini kendilerinden sonrakilere aktaran sözlerdir atasözleri ve deyimler. Özdeyişli, öğütlü, anonim sözlerdir."
                
Tam 33 yıl önce, 1984'te Keçiören, ardından 1994'te Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda oturan, daha görevinin bitmesine zaman varken kendini bir anda ringin dışında bulan Keçiören doğumlu (rastlantıya bakın kendisi gibi eşi Nevin Hanım da 20 Ekim doğumlu. Ve evlendikleri tarih de 20 Ekim. Ama bu yıl çiftin doğum günleri ve evlilik yıldönümleri  hayli sıkıntılı oldu), portre fotoğrafında beyaz gömleğinin cebi MG işlemeli Melih Beyimizden hareketle haydi Ankara kaynaklı özlü sözlere bakalım, mizaha mizah katalım; işin ucu bu yazının yazanı bana, okuyanı sizlere uzanıyorsa, biz de payımıza düşeni alalım; kızmaca, gücenmece yok!
-Adın erli, başın çorlu. (Çorlu, kuması olan dertli anlamına geliyormuş.)
-Ah alan onmaz, ah yerde kalmaz.
-Akıl yiğide sermayedir.
-Aldı sattı peçeneğin imamı.
-Allah dağına göre duman verir.
-Allah emretmeyince kuş kanadını kıpırdatmaz.
-Allah emretmeyince sırat geçilmez.
-Alma uzun saçlının ahını, göğden indirir şahini.
-Ana ölünce baba apça olur. (Apça, amca demek).
-Arap eli öpmeyinen dudak kara olmaz.
-At ile avrat yiğidin bahtına.
-Attan düşen ölmez, işşekden düşen ölür.
-Ayın on beşi aydınlık ise on beşi karanlıktır.
-Bakımsız yongayı sil alır, sil almazsa yil alır.
-Bana ne oldu dime, bana ne olacak di.
-Beylik virmeyinen, yiğitlik vurmayınan.
-Bin bilirsen de bir bilene sor.
-Bir baş gelince bir baş kalkar.
-Bir dalın gölgesinde bir koyun eylenir.
-Bir evde iki kız. Biri çuvaldız, biri biz. Bir evde iki oğlan, biri dövlet, biri mihnet.
-Bir hatır, iki hatır. Üçünde vur yatır!    
-Bir insanın dostu da olmalı, düşmanı da.
-Bizim kız bizden kaçar, başın örter arkasın açar. (Pek uymadı mı? Olsun ben öyle uygun gördüm!)
-Boşanıp erine varma, sevip oynaşına varma.
-Boşluk şaytanın ekseri, hiç olmazsa bir çöp al, dişini kurcala. (uydu, uydu merak etmeyin!)
-Buyurmadan tutan evlat, çağırmadan kalkan avrat, orada olur devlet.
-Büyük dağın büyük dumanı olur.
-Büyük lokma yi, büyük söz söyleme.
-Çaya giren donsuz, üstüne gelen yolsuz.
-Davet hak, gitmeyen ahmak.
-Deli ile uğraşmadan çalıyı dolaşması iyi.
-Deli kız evde, delikli daş yirde kalmaz.  
-Dert saklayanda kalır.
-Deve deve yerine ıhar.
-Düşme, düşenin dostu olmaz.
-Eskisi küllüğe, yenisi bolluğa.
-Gâvurun işşeği, zenginin döşeği, fukaranın uşağı kıymatlı olur.
-Geyiğin kısmeti boynuz taşımak.
-Giriden baktım yeşil türbe, içine girdim, estafurullah töğbe.
-Gönül dediğin bir sırça saray, kırıldı mı yapılmaz.
-Hamamda kurnan, çayda taşın belli olsun.
-Harmanda virmek, ambarda virmekten kolaydır.
-Hocanın dediğini tut, yoluna gitme.
-İlk baht, altın taht.
-Karalar kart olur, öpmesi sert olur. Bir gün öpene bin yıl dert olur.
-Lekert ile cömertin harcı bir dider. (Lekert: hasis)
-Öküz öldü, ortaklık ayrıldı.
-Parası olan bulgur kaynatır, parası olmayan bıyık oynatır.
-Tuzsuz ev tuzlu evi yalaya yalaya tüketir.

Hadi konu Ankara Folkloru'ndan açılmışken bir de başkentimizden evlilik davetiyesi örneğiyle noktayı koyalım:
S ile C diyor ki...
Şeh mucibirrahman el kerim
Selamün aleyküm, derim
Bekarlığa veda ederken
Nikâh ve düğünümüze beklerim

Babası                         Babası

(*) Karpuz Kestim Yiyen Yok- Ankara Halk Kültürü Yazıları, Ali Esat Bozyiğit. Ürün Yayınları, Ankara. ISBN 975-7145-63-7.