Kepler yeniden düzgün çalışıyor

Gözlem amaçlı ya da başka verileri elde etme amaçlı olarak yörüngeye oturtulan uydular, o aşamadan sonra ancak yeryüzünden gönderilen komutlarla işletiliyor ve yönlendirilebiliyor. Örneğin 1990 yılında yörüngeye oturtulan Hubble Uzay Teleskobu, o tarihten bu yana bir kaç kez uzay mekiği yolculuğu ile bakımı yapılsa da, yaşamı boyunca yeryüzünden gönderilen komutları yerine getirerek gökyüzünün çeşitli bölgelerine yönlendi ve istenen gözlemleri yaptı. Kimi zaman bu tür araçlarda beklenmeyen sorunlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin Japonya'nın Şubat ayında x-ışın gözlemleri için gönderdiği gözlem uydusu, geçen ay bir sorun çıkınca tümüyle iletişimi kesti ve artık kullanılamıyor.

Kepler uydusu da ana görevinin çoğunu tamamladıktan sonra bir sorun yaşadı ve sabit olarak baktığı doğrultudan saptı. Bunu işleten gökbilimciler de farklı bir doğrultuda sabitleyebildikleri uyduyu 2 yıldır o bölgenin gözlemleri için kullanıyorlar. Oysa ki böyle bir planları önceden yoktu.

Geçen hafta bu uyduda yine bir sorun çıktı ve biriktirip gönderdiği veriyi yeryüzüne ulaştıramadı. Neyse ki uydu yeniden istenen konumuna yerleşerek verileri 7 Nisan'da yeryüzüne tümüyle aktarmayı başardı. Doğal olarak bu aşamada çalışmalar durduruldu. Şu anda uydu manevralarda kullandığı çok az miktarda yakıtı da tüketmek üzere. Bir süre sonra yakıt bittiğinde iletişim sürse de yönlendirme yapılması mümkün olamayacak.

Şu sıralar mikromercekleme adı verilen ve daha önceki yazılarımızın birinde anlattığımız türden bir gözlem kampanyasına odaklanmış olan Kepler gözlem uydusu, yeryüzünde bu gözlem kampanyası çerçevesinde gözlem yapmakta olan yer konuşlu teleskoplarla birlikte veri elde edemiyordu. Bu kampanya 23 Mart'ta başlatılmış ve Kepler de ona göre yönlendirilecekti. Ancak bu işlemden 14 saat önce sorun çıkınca işlem tamamlanamadı. Neyse ki şu anda sorun çözülmüş durumda ve Kepler kampanya çerçevesinde 1 Temmuz'a kadar gözlemsel veri elde etmeyi sürdürecek.



Beklenmeyen biçimde dizilmiş kara delikler

Derin uzaya ilişkin elde edilen radyo dalgaboylarındaki görüntülerden, evrende çok uzak bir bölgede yer alan bir grup karadeliğin aynı yöne yönelmiş olarak radyo jetleri fırlattığı belirlendi. Güney Afrika'daki Batı Cape Üniversitesi ve Cape Town Üniversitesi'nden araştırmacılar bu çok büyük kütleli kara deliklerin jetlerini gözlediler. Bunların, evrenin ilk zamanlarındaki kütle dalgalanmalarının bir sonucu olabileceği düşünülüyor.

Bu bulgular, oldukça geniş bir gökyüzü bölgesini kapsayan 3 yıllık gözlemlerle Dev Metre-dalgaboyu Radyo Teleskop (GMRT) ile elde edildi. Bu bulgunun yayınlandığı uluslararası dergideki makalede yönetici Andrew Russ Taylor, bu jetleri üreten çok büyük kütleli karadeliklerin gökada merkezlerinde yer aldıklarını belirtiyor. Bu karadelikler birbirlerinden habersiz olduklarından ya da birbirlerinden devasa mesafelerle ayrık olduklarından, bu bilgiyi birbirlerine aktarmalarının ya da birbirlerini etkilemelerinin bir yolu olmadığını, bu aynı yöne yönlenmenin, bu gökadaların evrenin ilk zamanlarında oluştukları sırasında olduğunu belirtiyor. Ayrıca böyle farklı başka bölgelerin de bulunduğu belirtiliyor.



Bu bulgu aslında önceden planlanmış değildi. Gözlemler, evrendeki en zayıf radyo dalgalarının varolan en iyi radyo teleskoplarla gözlenmesi amacıyla yapılmıştı. İlk gözlemler, evrende gökadaların yönlenmelerinde eş dağılımdan sapmalar olduğunu göstermişti. Bu duyarlı teleskoplar aynı zamanda bu gökadaların 100 Megaparsek (100 milyon parsek, yani fırlatıldığı andan itibaren ışık hızıyla 326 milyon yıl yol alarak ulaşılan uzaklık)  uzaklıklara fırlattığı jetleri de belirledi.

Bu jetler neden aynı yöne doğrulmuş olabilir? Bunun pek çok nedeni olabilir. Kozmik manyetik alanların, dış parçacıklarla dolu alanların, kozmik sicimlerin bunun nedenlerinden bazıları olabileceği düşünülüyor. Araştırmacılar bu bulgunun, bugünkü kozmolojik bilgilerimizin ışığında beklenen bir durum olmadığını belirtmektedirler. Bulgu sayesinde, evrenin geleceğine ilişkin başka ip uçlarının bulunabileceği belirtiliyor.

9. gezegen etkisi

Geçen haftalarda, Güneş Sistemi içinde 9. bir gezegen olabileceğine ilişkin belirtilerden sözedilmiş ancak herhangi bir gözlemsel bilgi verilememişti. Bu gezegenin, bazı gökcisimlerinin yörüngelerinde etki yaratacağı düşüncesi vardı. Bu konuda verilen bilgileri yalanlayacak biçimde, NASA'nın Satürn gezegeni etrafında yörüngede çalışmakta olan Cassini adlı uzay aracının, beklenmeyen bir yörünge sapması göstermediği açıklandı.

Neptün gezegeninin ötesinde bir yörüngede olması beklenen bu 9. gezegenin Cassini'nin yörüngesinde görülen sapmalarla ilişkili olduğunu belirten bilgiler verilmekteydi. Bu gezegenin varlığı başka bulgularla belirlenebilecek olsa da, bu uzay aracının yörüngesinde 2004 yılından bu yana görülen sapmaların bu gezegene bağlanamayacağı açıklandı.



NASA'dan William Folkner, Dünya'nın kütlesinden 10 kat daha büyük ve Neptün yörüngesinin ötesinde olabileceği düşünülen bu 9. gezegenin, Cassini'den çok Satürn'ün yörüngesini etkileyebileceği bildiriyor. NASA'nın yüksek duyarlılıklı uzay aracı yönlendirme sisteminden gezegen yörüngesiyle ilgili sonuçları alan Foklner, etkinin Satürn yörüngesinde görülmesi gerektiğini, ancak herhangi bir sapma görülmediğini açıkladı.

Bu konuda yeni yayınlanan bir makaleye göre, eğer elimizde 2020 yılına kadar Cassini uzay aracının konumları bulunsaydı, bu gezegenin Güneş etrafındaki yörüngesindeki muhtemel yeri de belirlenebilirdi. Ancak ne yazık ki Cassini, manevralarda kullandığı yakıtının tükenmesi nedeniyle 2017 yılında Satürn'ün atmosferine girerek görevini sonlandıracağı için bu bilgiyi elde etmek mümkün olamayacak.
 
Kaynak: