Astroloji, insan yaşamındaki olaylar ve astronomi ile ilgili olaylar arasında bir bağlantı bulunduğu düşüncesine dayanan bir inançtır. Astroloji bilim dünyası tarafından reddedilmektedir. Bunun nedeni, astrolojinin evreni tanımlamak açısından hiçbir açıklayıcı dayanağının bulunmamasıdır. Bilim dünyası tabii ki astrolojinin bilimsel olarak testini yapmıştır. Sonuç olarak, astroloji ile ilgili geleneksel olarak tanımlanan sözde hiç bir etkiyi destekleyen herhangi bir kanıt bulunamamıştır.

Astrolojik yaklaşımlarda bazı testler yapılarak, belirlemelerin yanlış olduğu gösterilmiştir. Bu tür testlerden en çok bilineni Shawn Carlson başkanlığında, biliminsanlarından ve astrologlardan oluşan iki komisyon tarafından yapılanıdır. Bu testle, bir kişinin doğumuyla ilgili yapılan kestirimlerin ve horoskop denilen astroloji haritalarının şansa dayalı olduğu sonucuna varılmıştır. Astrolog ve psikolog olan Michel Gauquelin, atletlerin doğum tarihleri ile ilgili olarak "Mars Etkisi"ne istatistik açıdan bir destek bulduğunu iddia etmişse de, başka çalışmalarla bu test yinelenememiş, hatta bir çalışmayla, Gauquelin'in örneklerden bazılarını çıkararak bulgusunu desteklemeye çalıştığı belirlenmiştir. Ayrıca Geoffrey Dean, 1950'lerden önce aileler doğum tarihlerini çok iyi kayıt etmediklerinden, olduğundan farklı ve seçici tarihlerde bildirmeleri nedeniyle yapay bir seçim ortaya çıkabileceği belirtilmiştir.

Astroloji, denetlemesi yapılabilen çalışmalarda geçerliliğini kanıtlayamamıştır ve bu nedenle hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Buna bağlı olarak bilim dünyasında, yanlış bir biçimde bilimselmiş gibi ortaya konan ama herhangi bir bilinen bilimsel yöntemle geçerliliği ortaya konamayan bir düşünce ve inanç olarak ele alınmaktadır. Yıldızların ve gezegenlerin konum ve hareketlerinin Dünya'daki insanları ve olayları etkileyebileceği, fizik ve biyolojinin çok iyi bilinen temel yaklaşımlarıyla çelişmeyen, ortaya konmuş herhangi bir mekanizma bulunmamaktadır.

Kendisini profesyonel Astrolog olarak tanıtanların büyük çoğunluğu, astrolojiye dayanan kişilik testleri yapmak ve müşterilerinin geleceği hakkında öngörülerde bulunmak gibi işlerle uğraşmaktadırlar. Ünlü Astrofizikçi Neil de Grasse Tyson bu konuda "Nasıl düşünüleceğini bilmek ancak doğa yasalarının etrafımızdaki dünyayı nasıl şekillendirdiğini bilmekle olur. Bu bilgi eksikse, herhangi bir düşünce kapasitesi olmaksızın, kolayca sizin bu bilgisizliğinizden yararlanmaya kalkacak kişilerin kurbanı olursunuz" demektedir. Astrolojiyi önemseyen ve doğru bir şeymiş gibi düşünenler, burada sözü edilen bilgi eksikliğine sahip kişilerdir.



Geçmiş

Çağdaş zamanlardan önce, bir çok kültürde astronomi ve astroloji tek bir olgu olarak ele alınmıştır. Babil'de bu konuda görevli olanlar, gök olaylarını da kader yorumlarını da yapan kişiler olmuştur. Eski Yunan'da genel olarak evrenle ilgili çeşitli düşünceler ortaya konarken, kimi zaman astrolojik yaklaşımlar da görülmüştür. Ortaçağ Avrupası'nda ise, Latinceye çevrilen Yunan ve Arap astroloji metinleri oldukça yaygın ilgi görmüştür. Astronomi ve astrolojinin ayırdedilmesi 17. ve 18. yüzyıllarda olmuştur. Bugün bile geçmişteki ortak yaklaşımları nedeniyle astronomi ve astroloji karıştırılmaktadır. Bugün çağdaş dünyada kendilerini astrolog olarak tanıtanların çoğu aslında astrolojinin bir bilim olmadığı, bir tür ruhsal inancın parçası olduğu düşüncesindedir.

Astronomi ve Astrolojinin Ayrımı

Astronominin temel amacı evrenin fiziğini anlamak iken, astrologlar gök cisimlerinin, Dünya'nın yörüngesine bağlı olarak tanımlanan tutulum çemberi üzerindeki yerlerini hesaplayarak bu konumları göksel olaylarla ilişkilendirip, buradan yola çıkarak yeryüzündeki olayları ve insan yaşamındaki duygusal ve diğer olayları yorumladıklarını söylemektedirler. Gökbilimciler yaptıkları çalışmalarda bilimsel yöntemleri, doğada varolan bilinen yasaları ve matematiksel yaklaşımları kullanarak evrendeki olayları inceleyip araştırırlar. Astrologlar ise bilimsel yöntemleri başvurmazlar.
Astrologlar yaklaşım olarak Dünya merkezli düşünürler ve evreni, uyum içinde, değişmeyen bir yapıda görürler. Gökbilimciler ise evrenin merkezine Dünya'yı koymadan, evrenin belli bir merkezi olmaksızın sürekli değişim içinde olduğu ve Büyük Patlama Kuramı'nın söylediği biçimde sürekli bir genişleme içinde olduğu yaklaşımıyla hareket ederler. Ayrıca gökbilimciler, diğer bilim dallarında olduğu gibi, deneysel olarak yinelenemeyen durumları bilimsel olarak kullanmazlar.

Astrologlar, yıldızların ve gezegenlerin kişilerin karakterlerini ve geleceğini belirlediğini düşünürler. Gökbilimcilerin yıldızlar ve gezegenler üzerine yaptıkları çalışmalarda, astroloji kuramlarını destekleyecek herhangi bir kanıt bulunamamıştır. Psikologlar insan karakteri üzerine yaptıkları çalışmalarda bir çok kuram ortaya koymuşlardır ancak bu yaklaşımlardan hiç biri astrolojiye dayanmamaktadır. Aslında, bir insanın doğumu sırasında, doğuma yardımcı olan ebe ya da doktorun bebeğe olan çekim etkisi, en yakın gezegenden bile çok daha fazladır.

Ortaçağ Avrupası ve sonrasında gökbilim konusunda çalışmış ve bugün bilinen pek çok gökbilim gerçeğini ortaya koymuş, Isaac Newton'dan önceki en ünlü gökbilimcilerden olan Tycho Brahe, Johannes Kepler ve Galileo Galilei, aynı zamanda astrolog olarak çalışmış kişilerdir.

Astroloji İle İlgili Bazı Gerçekler

II. Dünya Savaşı sırasında, Hitler'in Astroloji kullandığını öğrenen müttefik güçler, Hitler'in buna göre saldırı planı yaptığını ve dolayısıyla ne zaman saldıracağını bildikleri için savaşı kazanmışlardır.
Takımyıldızlar insanların bir şekile benzetmesiyle ve çoğu zaman mitolojiden gelen adlar verilmiş, gözkyüzünde birbirine yakın konumda olan göreli olarak parlak yıldızlardan oluşan yıldız gruplarıdır. Toplam 88 adet takımyıldız vardır ve bunların tümü Dünya'nın her yerinden görülemez. Bunların arasında, Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay Oğlak, Kova ve Balık vardır. Astrologların birçoğu gökyüzü haritaları yardımıyla Güneş'in ve gezegenlerin yerlerini belirleyerek yorumlar yapmaktadırlar. Oysaki onların kullandığı haritalarda işaretlenen Güneş'in yeri, gerçek yerinden farklıdır. Örneğin Ağustos sonunda Başak'ta olduğunu söyledikleri Güneş, aslında Aslan Takımyıldızındadır.

Pek bilinmeyen bir gerçek ise, Güneş'in yıl boyunca göreli olarak dolaştığı Zodyak Kuşağı üzerinde yer alan bu takımyıldızların sayısının aslında 13 tane olmasıdır. Yılancı Takımyıldızı da Zodyak Kuşağı üzerinde bulunur ancak astrolojide herhangi bir biçimde bu takımyıldızdan bir burç olarak söz edilmemektedir.

Kişilerin doğum tarihlerinde Güneş hangi takımyıldızda bulunuyorsa, o kişinin burcunun o olduğu söylenir. Aslında bu tanımlamalar 1000 yıldan çok daha önce yapılmıştır ve Güneş'in o zamandan bu zamana gökadamızdaki yeri ve buna bağlı olarak yıldızların göreli konumları da değişmektedir. Öyle ki Kutup Yıldızının yeri bile zamanla değişmekte, birkaç bin yılda bir başka bir yıldız Kutup Yıldızı olmaktadır. Örneğin 12.000 yıl kadar önceki Kutup Yıldızı Vega adlı yıldız idi. Bu hareketler nedeniyle, 3000 yıl önce doğan birinin burcu Kova ise, günümüzde aynı tarihte doğan birinin burcu artık Oğlak'tır. Başka bir deyişle, bugün doğum tarihine göre belirli bir burçta olan herkesin, bir önceki burca bakıp gerçekte olması gereken burcunun bu olduğunu düşünmesi gerekmektedir.
Astrolojinin geleceği bildiği iddia edilmektedir. Gerçekten böyle olabilseydi, bu durumda astrologlar borsadaki değişimleri de bu yolla bilebilirlerdi ve buna bağlı olarak, başta kendileri olmak üzere, onlara bu konuda başvuran herkesin zengin olmasını sağlayabilirlerdi.

Özellikle gazetelerde yayınlanan günlük burçlar köşesinde burçlara atfedilen gelecek bilgileri gazeteden gazeteye değişmekte olduğu gibi, aynı gazetede bile her yıl aynı tarih için aynı belirlemeler yazılmamaktadır. İnsanlar bunların doğru olmadığını bildikleri halde, belki de bir umut uğruna bu yorumlara bel bağlamakta, hatta bazı işlerine buna göre karar verebilmektedirler.