Oturduğunuz yerden kısa mesaj ile anahtar sözcük ya da sadece bir emoji gönderdiğinizde telefonunuza sizin için seçilmiş bir sanat eserinin fotoğrafı gelse nasıl olurdu?

ABD’deki San Francisco Modern Sanatlar Müzesi (SFMOMA) Haziran ayında, bunu yapan bir projeyi hayata geçirdi.

Müzenin fiziki mekanları, otuz dört binden fazla parçadan oluşan geniş sanat eseri koleksiyonunun sadece %5 kadarını sergilemesine olanak veriyor. Tüm eserlerin sergilenmesi istense, on yedi SFMOMA binası daha inşa etmek gerekiyor. Bu yapılsa bile, her bir eserin önünde yedi saniye geçiren ortalama bir ziyaretçinin tüm eserleri görmesi kesintisiz üç gün alır. Müzenin internet sitesinde ise eserlerin on yedi bin adedi görülebilir durumda.

SFMOMA ekibi, bu zengin koleksiyon ile insanları nasıl buluşturabileceğine kafa yorarken, Send Me SFMOMA (Bana SFMOMA Gönder) ortaya çıkmış. Uygulama, koleksiyona şeffaflık getirmeyi ve kullanıcılar tarafından eserlerin daha iyi keşfedilmesini ve tartışılmasını hedefliyor.

Uygulamayla, “send me” (bana gönder) sözcüklerini takiben bir anahtar kelime ya da bir emojiyi uygulamanın numarasına göndermenizin ardından telefonunuza ilgili bir sanat eserinin fotoğrafı ve künyesi geliyor.

Örneğin, “bana mavi bir şey gönder” mesajınızın ardından Yves Klein’ın Éponge (Sünger) (SE180) adlı eseriyle tanışabilir veya “bana tabanca gönder” yazdığınızda Andy Warhol’un Triple Elvis (Üçlü Elvis) resmini (resimde Elvis Presley’in elinde tabanca vardır) alabilirsiniz.

Diğer yandan uygulama, belli bir sanatçının veya eserin adını yazmanızı istemiyor. Arama motoru gibi çalışmıyor; karşınıza yüzlerce ilgili sonuç çıkarmak yerine, size özel tek bir eser gönderiyor.

Aynı iki talebin aynı sonucu vermemesi hedeflendiğinden, şu anda otomatik olarak çalışan sistemde eşleştirmeler, duygu unsuru gözetilerek ve biraz da öznellikle, insanlar tarafından yapılmış. Bu aşamada, emojilerin tüm anlamları hesaba katılmış. Böylece devreye giren “sürpriz unsuru” kullanıcıların uygulamayı heyecanla ve defalarca kullanmasını tetikliyor.

SFMOMA yaz boyunca yüz bin mesaj almayı beklerken, sayı daha Temmuz ortasında iki milyonu geçmiş. Yüz binlerce insan, gerçeğini bir gün sergilenirse belki görebilecekleri veya arşivlerde kalırsa hiç göremeyecekleri eserleri büyük bir hevesle keşfediyor.

İlgiyi biraz da How I Met Your Mother dizisinin yıldızı Neil Patrick Harris’in projeyle ilgili yaptığı twitter paylaşımı körüklemiş. Paylaşımın ardından uygulamanın sunucuları çökmüş.

Uygulamadaki en popüler talepler, kullanıcıların olumlu ve moral yükseltici eserler görmek istediğini ortaya koyuyor. En çok talep edilenler: sevgi, mutluluk, çiçekler, köpekler, kediler, okyanus, San Francisco, yemek ve müzik.

“İlham” ile birlikte “umut,” “barış” ve “neşe” de en çok yazılan terimlerden. Buna karşılık, “hüzün” de ilk yirmide yer alıyor.

Emojilerde ise robot, kalp ve gökkuşağı başı çekiyor. Yiyecek ve hayvanlar da oldukça fazla gönderiliyor.

Kullanıcılara arkadaşlarıyla mesajlaşır gibi hissettiren bu uygulama, sanat eserlerinin keşfedilmesi ve gündelik hayata girmesi için ulaşılabilir, kişisel, yaratıcı ve eğlenceli bir yöntem sunuyor.
Bir dijital kültür uzmanına göre, eserlere sanat jargonu yerine gündelik dille erişebilir hale gelmek, büyük bir değişim. Bu değişime yol açan ise, bir neslin arama motorlarıyla büyümüş olması.
Böyle bir uygulamanın sanat eserlerine bakışı yüzeyselleştireceği düşünülebilirse de ben aksine, eserlerde daha fazla anlam bulmaya, daha çok eser keşfetmeye ve eserlere daha derin bakmaya teşvik edici olduğunu düşünüyorum.
Proje, müze ziyaretlerine tabii ki alternatif değil. Yine de teknolojinin, mesafe ve mekandan kaynaklanan sınırlamaları ortadan kaldırmak için kullanılmasına iyi bir örnek.
SFMOMA, halihazırda sadece ABD’de kullanılabilen bu ücretsiz uygulamanın sınırlarını genişletmek için çalışmaya başlamış. Darısı ülkemizin ve diğer müzelerin, koleksiyonların başına.