Üç gündür, okullar kapandığından bu yana kaç öğrenciyi, kaç veliyi tebrik ettiğimi bilemiyorum.
Karnesini alan, sevinç içerisinde başarısını belgelemek istiyor.
Bu sıralardan hepimiz geçtiğimiz için önemini biliyoruz.

Ortamı hazırladınız mı?

Eğitim yılının son ermesi ile birlikte çocuklarının karnelerini değerlendirecek olan ailelere İzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Tüba Küçük Doğaroğlu'ndan önemli bir uyarı geldi: 'Aileler notlardan önce çocuklarının başarılı olabilmesi için gerekli ortamı sağlayıp sağlayamadıklarına bakmalı.'

Sizin karneniz nasıl?

Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 17 milyon 559 bin öğrencinin karne alarak 3 ay sürecek yaz tatiline girmesi, aileler için meraklı bir bekleyişin sonu oldu.
Çocuklarının karnelerinde yıl boyu yapılan fedakârlıkların karşılığını arayan anne babaların kimi sevindi, kimi üzüldü.
Uzun zamandır kafaları karıştıran 'Çocuğum için nasıl bir yaz tatili planlamalıyım?
Notları iyi olsa bile çocuğum tatilde kursa gitmeli mi yoksa istediği kadar televizyon seyretmesine izin mi vermeliyim?
Verimli bir yaz tatili nasıl geçirilir?
Gibi sorulara hâlâ yanıt arayan aileler için Tüba Küçük Doğaroğlu, daha önemli bir soru olduğunu hatırlattı:
Peki, anne babaların karneleri nasıl?


Neden öğrenemedi?

Öneri şu:
Sonuç olan karneye odaklanmak yerine süreç olan bütün bir yıla odaklanmak.
Karnedeki düşük notlara göre, çocuk öğrenememiş görünüyor olabilir.
Peki, neden öğrenemedi?
Ev ortamı nasıldı?
Anne - babasının çocuğa yönelik tutumları nelerdi?
Başarı odaklı bir annenin gözüne girebilmenin çabası ve kaygısıyla geçen bir yıl mı?
Yoksa baskıcı bir babanın korkusu mu?
Ya da onunla ilgilenmeyen bir aile mi?
Öğretmenin kullandığı öğretme ve ölçme yöntemleri nelerdi?
Öğretmenin çocuğa karşı tutumu nasıldı?
Çocuğun dikkati, sağlığı nasıldı?
Dikkati azsa nedeni neydi?
Belki de küçük bir görme bozukluğu ya da minik bir işitme kaybı veya gerçekten bir dikkat eksikliği.
Bir problemi ortadan kaldırmanın en iyi yolu o problemin nedenlerine odaklanmak.
Nedenler bulunup çözümlendiğinde bir sonraki yıl daha başka daha istendik bir sonuç ile karşılaşmak mümkündür.
Karne değerlendirmesinin aşağılayıcı ve incitici olmadan, çocukla beraber yapılmasının, onunla beraber çözüm yolları araması ve plan yapılmasının en iyi yöntem olduğunu söyleyebiliriz.
Yakın akraba ve arkadaşlarla kıyaslama yapmanın çocuğa suçluluk duygusu, kaygı, depresyon, özgüven eksikliği, düşük benlik algısı ve mutsuzluk olarak geri döndüğünü unutmamak gerekiyor.

 
Okulda geri kalmamak!

Yeni yayımlanan OECD raporuna göre 15 yaş grubu erkek çocukları yaşıtları kız çocuklarına kıyasla daha az başarılı.
Henüz uzun vadede bir delil olsa da, dünya çapında bazı erkek çocukları için 'trend' olan şey; okulda geri kalmak.
Bu çalışma gelenekselin dışında, aile ve öğretmenlerin düşüncelerini toplamaktan ziyade direkt olarak çocuklardan toplanan delillerle yürütüldü.
Okula yabancılaşmış (okula uzak hisseden ve okulu faydalı bulmayan) erkek çocuklarının başarısızlığında güçlü bir eğilim görülüyor.
Aynı zamanda performans düşüklüğü ile erkeklerin cinsiyetlerine ilişkin sahip oldukları geleneksel düşünceler (ataerkillik) arasında açık bir ilişki var.
Bu özellikleri gösteren erkek çocukları sınıf ortamındaki huzuru bozmaya daha yatkınlar ve performans düşüklüğü sebebiyle, ortalama bir erkek öğrenciden yıllık notlandırmada %8 daha düşük nota sahipler.
Bununla birlikte; okula yabancılaşmayı ve cinsiyetin toplumsal rolüne dair eğilimleri etkileyen akran grubu davranışları ve sosyo-ekonomik durum gibi diğer faktörler de okul performansını aksatıyor.

 
Sünneti ne zaman, nasıl yaptıralım?


Okullar kapandı, karneler alında sünnet Sezonu açıldı.
Çocuk Cerrahisi Uzmanı Opr Dr. Taner Gürbüz, ailelerin sünnetle ilgili merak ettiği soruları yanıtladı.
Sünneti doktor yapmalı.
Sünnetçi olarak tabir edilen kişilerin sağlık çalışanı bile olsa sünnet yapmaları kanunen yasal değildir ve birçok sakıncalar doğurabilir.
Sünnet bir ameliyattır, usulüne uygun yapılması gerekir. Penisteki anomalilikler de sünnet işlemi sırasında giderilebilir.
İdeal sünnet yaşı doğuştan 10-15 gün sonradır.  Bebeklere şekerli su emdirerek sünnet işlemini rahatlıkla gerçekleştiriliyor.
Operasyondan önce ağrı kesici krem sürmek de yeterli oluyor.
Çocukla iyi iletişim kurulamıyorsa 7 yaşın üzerindeki çocuklara da sınırlı uyuşturma ile ameliyat yapılıyor.
Eğer çocuk psikolojik açıdan uygun olmamasına rağmen lokal anestezi ile sünnet yapılırsa ileriki yaşlarda psikolojik bozukluklar oluşabiliyor.
Ailelerin bebeklerinin sünnet bakımını iyi yapmaları gerekiyor. Sünnet derisi penisin başını kapsar. Ilık su ve antibiyotikli kremle deriyi açmak lazım. Deri açılıncaya kadar bu işlemi her gün tekrarlanmalı.
Aileler çocuklarını, 'Ben onlara kıyamıyorum!' diyerek sünneti erteliyor. Sünneti düşünürken lütfen kendilerini çocuklarının yerine koysunlar.

 
Otizmli çocuğun babası

Z. Oğuz Matoğlu, 'Otizmli bir delikanlı babası olarak zaman zaman bu konuda yazılar yazıyorum. Sizler de internet haber sitelerinizde ve gazetelerinizde değerlendiriyor ve otizm farkındalığına katkı veriyorsunuz, teşekkür ederim. Bu gün yine bir yazı kaleme aldım. Sizlerle paylaşıyorum. Verdiğiniz destekler için tüm otizmli aileler adına teşekkür ederim.' demiş.

Ben de, 'Konuşamayan Otizm' başlıkla yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Otizmli bireylerin büyük bölümünde görülen konuşamama durumu ömür boyu hem kendisine hem de anne ve babasına büyük sıkıntılar yaşatıyor.
İstediği şeyleri anlatamama, ifade edememe hırçınlıklara sebep oluyor.
Aslında iletişimin yüzde sekseninden fazlasının vücut dili olduğunu biliyoruz ancak, sosyal hayatta kelimeler iletişimde ayrı bir önem taşıyor. Bu zor durum otizmin ilerlemesine de sebep oluyor.

 
Büyük sıkıntı!

Otizmli çocukların ve yetişkinlerin ev hayatından sonraki hayatları daha büyük sıkıntılarla dolu.
Her aile, her anne baba ya da otizmli bireyle kim yaşıyorsa kendince çözüm bulmuş durumda.
Ancak otizmli bireyler bir gün ailelerinden, alıştıklarından ayrılmak durumunda.
Anne ve babaları bu dünyaya veda ettiklerinde (zaten büyük çoğunlukla -eğer varsa- diğer aile bireyleri çocuğunuza bakmayacaklardır.) ağır durumlar yaşanacaktır.
Kendilerine özel geliştirdikleri iletişim şekliyle başka bir ortamda büyük sıkıntı yaşamaları kaçınılmaz. Eğer o bakıcı kurum otizmli bireyin dilini bilmiyorsa (bilmesi de imkansız) hiç hoş olmayan durumlar yaşanacaktır. Otizmli birey sinirli, hırçın, uyumsuz olarak damgalanacak ve topluluktan daha da dışlanıp, yalıtılacaktır. Eğer şanslıysa ve sevgi dolu bir yaklaşım görüyorsa bakıcılarıyla kendi dillerini geliştirme şansı yakalayabilirse o zaman geri kalan hayatını daha rahat geçirecektir.
Anlamak ama konuşamamak, ya da anlaşılmaz konuşmak, tekrarlar yapmak otizmlilerin hemen her ortamda dışlanmalarına sebep oluyor. Bu bir çığ gibi büyüyor ve sosyalleşme ihtiyacı olan bireyler tam tersi durumlar yaşıyor.
Herkes otizmlinin annesi, babası gibi sabırlı değil ve olamaz.  O'nu anlamak için vakit harcamaz ve görmezden gelir çünkü;  bu daha kolaydır. Oysa orada ulaşılması gereken bir can var.
Erken yaşlarda verilecek doğru eğitim ve tedavi konuşma sorununu büyük ölçüde çözebilir.
Ancak bu zaman, para ve sabırla olabilir.
Her çocukta da aynı sonucu vermeyebilir.

 
Doğru olanı bulmak!

Yaşı büyüdükçe otizmli bireyin konuşma yeteneğini geliştirmek daha zor ve neredeyse imkânsız hale gelebilir.
Otizmin hızla arttığı özellikle sanayi toplumlarında büyük bir ticari pazar haline gelen rehabilitasyon ve eğitim merkezlerinin ve buradaki eğitimcilerin doğru olanını bulmak da aileler için büyük bir sorun.
Paranız olsa bile denemeden hangi eğitimcinin iyi olduğunu anlayamazsınız ve bu deneme-yanılma yöntemi zaman kaybıdır, otizmin zaman kaybına zamanı yoktur.
Konuşamayan otizmin anne ve babalara verdiği acıların bir başka boyutu da şöyle:
Çevrenizdeki tanıdıklarınızın, tanımadıklarınızın çocukları hatta küçücük bebekleri bile tatlı tatlı konuşurken sizin çocuğunuzun suskunluğu her zaman dikkatleri çekecek, fısıldaşmalara, 'Siz kötü bir anne-babasınız' bakışlarına sebep olacak.
Çocuğunuzun dışlanmasından sonra bu sizin de aynı duruma düşmenize sebep olacak eğer çok anlayışlı dostlarınız yoksa!
Konuşan bireylerden daha çok şey anlatan gözler, bir ifade biçimi olan öfke nöbetleri, narin ellerin yaptığı işaretler ve bazen çıkan sadece annenin, babanın anlayabileceği sesler işte bunları da yaşayan insanlar var.
Otizmli konuşamayan çocukların ve ailelerinin işi çok zor.
Empati kurmanız bile neredeyse imkansız ama en azından şunu yapabilirsiniz; onları "YARGILAMAYIN !.."

 
***

MENEKŞE

Başarılı insanlar?


Engin Deniz Eriş, 'Sık seyahat eden insanlar başarılıdır, neden mi?' yazdıktan sonra şunları sıralamış:
1. Konfor alanlarının dışına çıkmayı bilirler,  2. Değişime açıktırlar,  3. Duygularını kontrol etmeyi bilirler,  4. Güvenmesini bilirler, kontrol delisi değildirler,  5. Korkuyla baş edebilirler,  6. Fırsatları yakalamayı bilirler,  7. İstediklerini elde etmek için pazarlık etmeyi bilirler,  8. Göz önünde olmayan güzellikleri görürler,  9. Özgüvenleri yüksektir,  10. İnsanların farklılıklarına karşı anlayışlıdırlar,  11. Anı yaşamanın gerekliliğini bilirler,  12. Daha çok gülümser ve mutlu hissederler,  13. Dinlemenin önemini bilirler,  14. Daha az yargılar ve daha çok empati kurarlar,  15. Zengin olmayabilirler ama paralarını zekice kullanırlar.


***

KILÇIK

Bir soluk kadar yakın, yıldızlar kadar uzak derler sevgi için. Uzanırsın yetişemezsin, yetişirsin dokunamazsın, dokunursun vazgeçemezsin, vazgeçersin ama unutamazsın.