Türkiye'de her yıl boşanma oranları artıyor. Sosyoekonomik olarak kadınların daha güçlü hissettiği şehirlerimizde bu oran yüzde 50lileri geçmiş durumda. Her gün psikiyatri polikliniklerine yüzlerce kişi boşanma sürecinde yaşadığı zorlanmalar yada boşanma sonrası yaşanılan sorunlar sebebiyle başvuruyor. Ayda bine yakın farklı kişi ile görüşen bir profesyonel olarak söyleyebilirim ki, ilişi sorunlarında başvurular her geçen gün artmakta. Tıpta genel bir anlayış mevcuttur. Hastalık oluşmadan hastalıkları önleyebilmek. Koruyucu tıbbı insan ilişkileri için uyarlayabilir miyiz? Konuya bu pencereden baktığımızda önerilen seçeneklerden biri evlilik öncesi bir süre birlikte yaşama.

Peki, gerçekten evlilik öncesi birlikte yaşamak, evlilik için bir ön hazırlık olabilir mi? Bu deneme, evliliğin süresini uzatabilir mi? Günümüzde bazı batı ülkelerinde üç bebekten biri evlilik dışı ilişkide doğmakta. Batıda birlikte yaşama, evlenmeden önce sık görülen hatta ikinci evlilik öncesi ise neredeyse kural gibi yaşanılan bir ilişki biçimi haline gelmiş durumda.

Prof. Sungur'a göre birlikte yaşama ile evlilik arasındaki farklar, değişik birlikte yaşama biçimlerinin birbiriyle olan farklılıklarından çok daha az. Yani birlikte yaşama biçimleri arasında belirgib farklılıklar var ve birlikte yaşama farklı çiftler için farklı anlamlar taşıyabiliyor.

Birlikte yaşamayı seçen çiftleri 3 ayrı grupta tanımlayabiliriz. ilki, genç, hiç evlenmemiş, ve çocuksuz çiftler. Evliliği keşfetmeye gayret eden çiftler bunlar. İkinci grup ise, daha önceki evliliği boşanma ile sonlanmış erkek ve kadınlardan oluşuyor. Genellikle ikinci evlilik öncesinde birlikte yaşama oranları çok daha yüksek görünüyor. Bu çiftler, orta yaş civarında, çocukları olan çiftler oluyor genelde. Yeniden evlenmeye karar vermekte zorlanan kişiler bunlar. Bir de evliliğe karşı olan, hiç evlenmemiş yada evlenmeme kararı almış , çocuğu olan kadın ve erkekler grubu var.

İngilterede hiç evlenmemiş kadınların birlikte yaşama oranları 1960larda yüzde 5 iken, 1990larda yüzde 70lere ulaşmış. Daha önce evlenmiş kadınlarda ise oran yüzde 30lardan 90lara ulaşmış. Sungur'a göre evlenemden önce birlikte yaşamayı deneme veya evlenmek yerine birlikte yaşamayı tercih etmenin günümüzde evlilik kurumu ile ilgili endişelerin arttığının kanıtı.

Ben yine de şunu hissediyorum. Evlilik öncesi birlikte yaşamak, belki boşanma oranlarını istatiksel olarak azaltabilir. Fakat evlilik öncesi birlikteliklerdeki ayrılıkların oluşturduğu yıkım, acı, hüzün ve terk edilmişlik duygusu, devlet önünde imzalanan bir belge olmasa da aynı derecede can yakıcı olacaktır.