Pazartesileri oldum olası hiçbirimiz sevmez. Ama geçtiğimiz pazartesi kadar kabus dolu bir hafta olmamıştı, şimdiye kadar. Eğer Türkiye uzun bir süredir gerilimle yaşadıysa, bu, o gün bizim akıl sağlığımızın bozulmasından korudu. Görünen o ki, aşılanmışız. Yerel seçim kampanya dönemi, muazzam abartılı bir genel seçim havasında geçti. Seçim günü en az on iki saat kendi sağlığımı korumak için televizyonu açmadım, sinirlerimin, adalelerimin titremesi durana kadar. Özellikle Başbakanımızın balkon konuşmasında seçim ertesi günün "düğün günü" olduğunu, yeni bir Türkiye'nin doğuşunu müjdelediğinden beri.

***

Yeni doğan Türkiye'de ilk hayırlı haberimiz Kürt kökenli vatandaşlarımızın, müşterek sahip olduğumuz vatan topraklarından bir bölümünde yeni bir özerk bölge kurduklarının ilanı oldu "Kürdistan". 1 Nisan şakası gibi. Sırada neler var? Uysa da uymasa da bize giydirilmeğe çalışılan çuvalları düşündükçe nefes alamıyoruz. Ümidimizi bağladığımız devlet, yeni bir devlet icraatları yerel seçimlerde kendilerine özgü tasarımı biçmişler, dikmişler, 77 milyon giyecek diyorlar. En büyük gücümüz oy sayısında diyorlar. Çuval çuval sahte oy pusulalarının yakalandığı, ıslak imzalı seçim tutanaklarının kaybolduğu, 172 oy kullanılan sandıktan, iktidar partisine 185 oy çıkarılan, sayımlar esnasında 41 ilde elektriklerin kesildiği, bilgisayar oyunlarının yapıldığı söylenen kaotik bir ortamda seçimlerin sonuçlarının hangi vicdanı tatmin ettiğini soruyorum. Ülkenin başkenti Ankara'da hala oylar sayılıyor, kayıp tutanaklar, yazılmayan oylar aranırken, gücü oya eşitlemek hangi demokraside yer alır? Demokrasilerde güç, "bilgiye, inanca, umuda, kurallara saygı" değil midir? Demokrasi biat kültürü müdür?

***

Yeri gelmişken kültür ve demokrasi ile ilgili seçim anılarımı aktarayım. Yaşadığımız Konak Belediyesi sınırları içindeki Alsancak "Kültür Mahallesi" muhtarlığını, hatırımızı kırmayarak kabul eden komşum ve arkadaşım Nilgün Güney'in ekibinde yer alarak "Adı gibi bir mahalle için" sloganı ile biz de yerel seçimlere katıldık. Vizyon, misyon ve projelerimizi anlatan el broşürlerimiz ile 17 gün içinde her ev, iş yeri ve sokaktaki insanımıza ulaştık. Muhtar adayımız Nilgün Güney, ihtiyar(!) heyetinde İnci Mutluer (yazar), Şengül Baysak (işletmeci), Mustafa Dal (mimar), Rengin Öcel (grafiker), Semra User (emekli), Nesim Levi (iktisatçı), Demet Kumova (doktor), Süreyya Şahin (Apt. görevlisi) her kesimi kapsayan bir ekip ve yanımızda bizlerle koşturan dostlarımız, onların da dostları, bize inanan ve güvenenler hep beraber koşturduk. Gerçek güç bilgiye, umuda, inanca dair ne varsa. Pazar akşamı sandık başlarında sonuçları izleyerek, bu büyük ekiple seçim yarışı ipini önde göğüsledik. Düşünen insanların gücü ve hepsinin aklıyla mini bir demokrasi sınavı verdik. Büyük boyuttaki seçim kampanyalarının aksine hiç aleyhte konuşmadan sadece ne yapacağımızı anlatarak. 21 yıllık muhtarımıza bu güne kadarki hizmetlerinden dolayı teşekkür ederek mazbatamızı alacağız. Geleceğimiz için her donanımlı vatandaşımızın, elini taşın altına koyması dileğiyle, aydınlık pazartesiler dileğiyle.