Laiklik; din ve devlet işlerinin ayrılması, dinin bir vicdan işi olduğunun kabul edilmesi, devletin ve toplumun dini kurallara göre yapılandırılmaması, yönlendirilmemesi, yönetilmemesi demektir. Devletin din kurallarına göre değil, toplumun ihtiyaçlarına, akla, bilime ve hayatın gerçeklerine göre yönetilmesidir.
Asırlardır dinin "akılcı, bilimci ve toplumcu" özelliğini yozlaştırmaya çalışan yobazlar bugün de çıkar peşinde koşarak aynı şeyi yapmaktalar.
Atatürk bu tarihsel süreci zamanında çok iyi görmüştü. Önlemlerini de ona göre almıştı. TBMM'yi kurdu.1921 Anayasası ile egemenliğin kayıtsız şartsız millete verilmesini sağladı. Saltanatın kaldırılmasını, cumhuriyetin ilan edilmesini, halifeliği kaldırılarak dinin devlet üzerindeki etkisinin kırılmasını, anayasadaki "devletin dini İSLAMDIR" maddesinin kaldırılmasını gerçekleştirdi.

Şeriye ve Evkaf Vekaleti'ni kaldırdı. Şeriye Mahkemeleri'ni kapattı. Ankara Hukuk Mektebi'ni açtı. Çağdaş normlarla bezenmiş Medeni Kanun'un, Ceza Kanunu'nun, Borçlar Kanunu'nun ve İdare Hukuku'nun kabul edilmesini sağladı. Kadınlara siyasal hakların tanınmasını,  Atatürk ilkelerinin anayasaya eklenmesini gerçekleştirdi.
1924 yılında medreseler kapatıldı, öğretimin birleştirilmesi sağlandı. 1925 yılında Şapka ve Kıyafet Devrimi yapıldı. Tekke, Zaviye ve Türbeler kapatıldı. 1926 yılında Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun çıkarıldı. 1928 yılında Millet Mektepleri açıldı, laiklik ilkesi kabul edildi. Harf Devrimi yapıldı. Güzel sanatlar alanında reformlar yapıldı. 1931-1932 yıllarında Türk Tarih ve Dil Kurumu kuruldu. 1932 yılında Dil Devrimi yapıldı. 1933 yılında üniversite reformu çıkarıldı. 1934 yılında Lakap ve Unvanlar kaldırıldı. 1934 yılında Soyadı Kanunu çıkarıldı. Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik yapıldı.
Kültür, hukuk ve eğitim laikleştirildi. Devlet laikleştirildi. Anayasa laikleştirildi.
     
***
Yıllarca laikliği içine sindiremeyen ve onu bir engel gibi gören AKP hükümeti ve zihniyeti 15 yıl boyunca sayısal gücüne dayanarak devletin, hukukun, eğitimin, kültürün ve anayasanın laik yapısını değiştirmeye, işlevsizleştirmeye ve dinsel içerik kazandırmaya var güçleri ile çalışıyor.
Değerli okurlarım, son zamanlarda eğitimi dinselleştirmek için "şura" adı altında oynanan oyunların farkındasınız. Eğitimin laik, milli, çağdaş, bilimsel, uygulamalı ve karma yapısını ortadan kaldırmak en büyük arzularıdır.
Çakma eğitim şuraları ile, Atatürk'ün çağdaş cumhuriyeti kurmak için yaptığı tüm devrimlerin içi boşaltılıyor. Cumhuriyet içinde Osmanlı inşa ediliyor...

***
"Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar ülkesi olamaz. En gerçek ve doğru tarikat uygarlık tarikatıdır",
"Ben, manevi miras olarak hiçbir donmuş ve kalıplaşmış düstur bırakmıyorum. Benim manevi mirasım; ilim ve akıldır."
Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği bu altın değerindeki sözler bugün de önemini korumuyor mu?...