Yaklaşık 12 gündür Singapur'dayım. Ancak, zamanımızdaki iletişim kolaylıkları ile hala Türkiye'deyim. Gerçek olan şu ki, günümüzde tüm ülkeler farklı problemler içindeler. Akan zamanda; buna ister gelişim ister değişim diyelim, nüfuslar artıyor, doğa ve doğal kaynaklar tükeniyor. Özellikle üreme, ekonomik ve sosyal boyutta çözüm mercii hükümetleri zorluyor. 1998 yılında Avustralya'dan dönerken 'bir daha buralara kim gelir, haydi bir hafta kalalım, görelim' dediğimiz Singapur'a, 2004 yılında kızımın evlenip yerleşmesiyle, 'büyük lokma yut, büyük söz söyleme', sözünün doğruluğunu yaşadık. Sonrası, tabii ki evlatlarımızın yaşadıkları bu şehir-devletini çok yakından takip ettik. Aslında bir önceki yazımda yazdığım gibi 40 yıldır uluslararası kongreler, konferanslar aracılığı ile oluşan, yüzlerce her ülkeden dostumuz, arkadaşımız oldu. Hele ISPN'de büyük bir ailemiz. Eşimin dünya başkanlığı nedeniyle gerçekten yakın bağlarla hala sürdürdüğümüz, yılda birkaç kez bir araya gelişlerimiz, hepimizin ülkesinde, evlerinde yaşadıkları sıkıntıları paylaşımımız.

***

Hele de küreselleşen dünyada, iletişimin, bilişimin çok hızlı paylaşıldığı döngüde. Çoğu söyleşilerde, siyasetin içinde bulduk kendimizi. Ne yazık ki, ülkelerin, hükümetlerinin yönetim ve kararlarının uygulama bedellerini insanları ödüyor. Tasvip etseler de etmeseler de. Tam bu noktada, Ulu Önderimiz Atatürk'ün muasır medeniyetler seviyesini hedef göstermesinin ne kadar önemli olduğu da bu konuların sonucuydu. Tüm siyasilerimizin çocuklarını, çok önemli olduğunu söyleyip durmadan açtıkları imam hatip eğitimi yerine Amerika'ya göndermelerinin, gücü yetebilenlerin de torunlarının Amerika'da doğması için, Amerika'ya yollamalarının nedeni nedir sizce? Medeniyeti ve gücü simgeleyen Amerikan pasaportu değil mi? Niye Suudi Arabistan'a, Malezya'ya, Mısır'a değil de, ABD'ye, AB'ye? Niye beyin göçü bu ülkelere? Ülkemizde değerlendiremediğimiz, yaşam ve istikbal veremediğimiz bizim çocuklarımız.

***

İşte çoğumuzun tatil cenneti diye bildiği Singapur'da bu ülkelerden biri. Eğitimi ile üniversitesinin dünyada 22. sırayı aldığı, uyguladığı kanunlarının herkese eşit seviyede uygulandığı bir adalet sistemleri var. Ancak, bu yıl Singapur'da gözlemlediğim kadarıyla tehlike çanları çalıyor. Çinli, Hintli, Malaylar'dan oluşan halkın anadilleri de İngilizce. Kuruluşundan bu yana, hissedilen disiplinli bir İngiliz sisteminin esintileri ile günümüze gelen Singapur'da, 2007 yılından bu yana şaşıran bir hesapla göç alması, bu hesapsızlığın bedellerinin ortaya çıkmasına yavaş yavaş şahit oluyoruz. Eğitimli Singapurlular üst düzey koltuklarda oturan ve onları açıkta bırakan yabancılar (expat) için homurdanıyorlar. Vasıfsız işçi açığını kapatmak için konulan yüksek kotayla ülkeye sokulan Hintli, Bangladeşli işçilerin yoğun olarak bulunduğu Little India mahallesinde önceki akşam, özel bir otobüsün içlerinden birine çarparak öldürmesi sonucu bir anda toplanan 400 kişi büyük olaylara sebebiyet verdi. Kazaya uğrayan kişiye yardıma gelen ambulansa saldırmaları üzerine olay mahaline gelen polis ve arabalarına saldırıp, araçlarını yakan bu büyük kalabalık karşısında, Singapur çok büyük bir şok yaşıyor. Hükümet mutlaka gereğini yapacak. Singapur Başbakanı önlemleri sıralamaya başladı. Her kesimden sukünet ve itidal çağrıları geliyor. Ülkemin eski başbakanlarından birisi böyle olaylardan birine birkaç çapulcunun işi demişti. Bugünkü Başbakanım vatandaş sorunları karşısında 'Ananı da al git' diyor. Singapur'daki yangın söndürülüyor, suçlular tutuklanıyor, gerekenler yapılıyor. Ama, ülkem yangınlar içinde, çatırdıyor. Delik deşik sınırlarımızdan geçip içimizde yaşayan yabancı, Suriyeli sayısından haberimiz var mı?