2014 yılında gelen turistlerin tamamından 34,3 milyar dolarlık turizm gelirine ulaşan Türkiye'de yabancılar bunun 6,5 milyar dolarını yeme-içmeye harcadı. Kurumlar ise Türkiye'nin yeme-içmedeki marka lezzetlerini dünya ülkeleri ile tanıştırıp turist başına düşen 157 dolarlık geliri 250 dolar seviyesine çekmeye çalışıyor.
Alanı hızla gelişen gastronomi turizminin farkındalığının artırılarak bu önemli pazarda, Türkiye'nin yerini sağlamlaştırmasına yönelik çalışmalar yapılıyor.
Hatta Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) tarafından 'Gastronomi Turizmi Raporu' da hazırlandı.

Doğru içindeki yanlış!

Alternatif turizm olarak son yıllarda giderek önem kazanan gastronomi için Türk turizmcileri de atağa kalktı. Hedef başta Japonya'nın olduğu Uzakdoğu ülkelerini Antep, Şanlıurfa, Adana, Hatay ve Mardin mutfağı olmak üzere Türk mutfağı ile tanıştırmak.
Türkiye'ye gelen turist başına düşen 157 dolarlık yeme içme harcamasını da 250 dolar seviyesine çıkarmak.
Aslında burada unutulan çok önemli bir mutfak var:
Girit Mutfağı...
Hatta Ege Mutfağı...
Ama nedense belli başlı yerlere gelenler, Uzakdoğu'yu andıran mutfak peşinde koşuyorlar.
Halbuki o ülkelere giden Türklere bile yapılan tavsiyede, 'Onların yemeklerini yiyemezsiniz, yanınıza konserve alın' deniliyor.

Yemek çok önemli

Dünyada turist sayısı 1 milyar kişiyi aşarken, turistlerin yüzde 88,2'si destinasyon tercih etmede 'yemek çok önemli' diyor.
Böyle olunca da dünyada kendini gurme olarak tanımlayan ve seyahatlerini lezzet duraklarına göre yapanların sayısı da artıyor.
Dünya Yemek Seyahatleri Birliği'nin verilerine göre yemek için seyahat edenlerin yüzde 8'i kendini gurme olarak tanımlıyor.
Ancak gurme olsun ya da olmasın seyahat tercihinde gidilen ülkenin yemek kültürü de artık büyük bir önem taşıyor.
Türkiye'nin bu alandaki potansiyelini ortaya koymayı hedefleyen TÜRSAB'ın Gastronomi Turizmi Raporu, bu çerçevede Türkiye'ye gelen turistin, yurtdışına giden Türklerin yeme içme için yaptıkları harcamayı da gözler önüne seriyor. Buna göre 2014 yılında Türkiye'ye gelen 41 milyon 415 bin turistin yaptığı toplam harcama 34.3 milyar dolar.
Türkiye'ye gelen turistlerin kişi başına harcaması 828 dolar düzeyinde. 2014 yılı sonu rakamlarına göre turistler 34.3 milyar doların 6 milyar 523 milyon lirasını yeme-içmeye harcıyor.
Bu da toplam harcamalar içinde yüzde 19'luk bir pay demek. Yani gelen turistin cebinden çıkan paranın beşte biri yemeğe gidiyor.
Bu da turist başına 157,5 dolar demek.

Bizim fatura yüksek

Yurtdışına tatile giden Türkler ise yeme-içme için Türkiye'ye tatile gelenlerden 36,5 dolar daha fazla harcıyor.
TÜİK'in rakamlarına göre 2014 yılında yurtdışına giden vatandaşların sayısı 7 milyon 982 bine ulaşmış durumda.
Yurtdışında yapılan toplam harcama ise 5 milyar 470 milyon dolar düzeyinde. Yurtdışına gidenlerin kişi başı harcaması 685 dolar ile Türkiye'ye gelenlerden daha düşük görünüyor.
Ancak bu yeme-içme için harcanan paranın payı bu rakam içinde oldukça yüksek.
Yurtdışına giden Türkler yeme içmeye geçen yıl 1 milyar 549 milyon dolar ödedi.
Kişi başına yeme-içme için düşen rakam 194 dolar düzeyinde.
Bu da toplam harcamalar içinde yüzde 28-30'lara denk geliyor.
Yani yurtdışına giden Türkler yeme içmeye Türkiye'ye gelenlere göre yaklaşık 36,5 dolar daha fazla para ödüyorlar.
Kuşkusuz bunda en önemli etken Türkiye'ye göre her şey dahil sisteminin başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede çok daha az olması. Ancak bir diğer etkenin de giderek yükselen bir turizm çeşidi olan gastronomi de olduğu biliniyor.
 
Önemli yeri var

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, gastronominin son yıllarda dünyada katma değerli alternatif turizm alanları arasında önemli bir yer edindiğine işaret etti. Türkiye'nin gastronomi alanında taşıdığı büyük potansiyeli biraz geç fark ettiğine işaret eden Ulusoy, "Ama şu anda özellikle illerimizin ticaret odaları eliyle yapılan çalışmalar sayesinde kısa sürede büyük yol alındı. Her bölge gölgede kalan yerler tatlarını ortaya çıkarmak için yarışa girdi. Yaptığımız çalışmalar üzerine gastronomi turizmine yönelik olarak harcamalarını sürekli artıran Uzakdoğu ülkelerini hedefimize aldık. Japonya'nın başı çektiği çektiği ülkelere Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Mardin şehirlerimizin yemek kültürlerini birebir olarak tanıtmam kararı alıp çalışmalara başladık. Türkiye'nin farklı bölgelerine yönelik olarak belirleyeceğimiz yurtdışı ülkelerde bu tür tanıtımlara ağırlık vereceğiz" dedi.

Tire, Ödemiş ve Manisa'yı da kapsama almalıyız

Yemek turizminin en gelişmiş türleri kuşkusuz yöresel lezzetler.
Bir yöreye özgü yemekler, özellikle de düzenli yapılan etkinliklerle tanıtıldığında binlerce kişiyi o bölgeye çekebiliyor.
Yöresel yemeklerin yanı sıra şarap turizmi, çikolata turizmi, bira turizmi en çok rastlanan yemek turizmi kategorileri olarak öne çıkıyor.

Listeye girdik!

Gastronomi kültürel değerler içinde de büyük öneme sahip. UNESCO'nun İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi bu açıdan büyük önem taşıyor. Nitekim Türkiye'nin yaptığı başvurular çerçevesinde 28 Kasım 2011'de Geleneksel Tören Keşkeği, 6 Aralık 2012'de Mesir Macunu Festivali, 2013 yılında da Türk Kahvesi ve Geleneği bu listeye girdi.
 
Yapılması gereken

Sonuç olarak; zengin bir mutfağı olan Türkiye'de mutlaka bir gastronomi haritası çıkarılmalı.
Uzakdoğu'dan başlayan gastronomi turları diğer ülkelere de yaygınlaştırılmalı.
ABD'de olduğu gibi yeme-içme festivalleri gündeme gelmeli.
İl bazında yöresel lezzetler ortaya çıkarılmalı.
Aşçılık okulları ve gastronomiye ağırlık veren yüksek öğretim kurumlarının sayısı artırılmalı.
Nasıl İtalya turizm tanıtımını yaparken kültürel mirasının yanı sıra pasta dediği makarnayı ve pizzayı pazarlıyorsa, Fransa şarap ile anılıyorsa Türkiye de kendi lezzetlerini de tanıtımının içine katmalı.

***

MENEKŞE

Diri bir cilde sahip olmak için

Yüz gençleştirmede kullanılan iple askılama yöntemi ve yüz estetiği ameliyatları '3 nokta yöntemi' ile tarihe karışıyor!
Ciltteki sarkma ve kırışıklıkları 30 dakikalık tek bir seansla, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan yok eden üç nokta yöntemi artık Türkiye'de!
Botoks ve dolgu uygulamalarının yeterli olmadığı durumlarda; kaş kaldırmak için, elmacık kemiklerini belirginleştirmede, çene ve yüz ovalini toparlamada, gıdı ve boyundaki elastikiyet kayıplarını gidermede '3 nokta yöntemi' genç ve diri bir cilde sahip olmanızı sağlıyor.
Zamanla yıpranan ve esnekliğini kaybeden yüzün orta kısmı, yanaklar, çene altı ve kaş düşüklüğü gibi problemlerden kurtulmanın en kısa yolu artık 'üç nokta' yönteminden geçiyor.
Dünyada 40 ülkede ve 1200 doktor tarafından kullanılan '3 nokta' tekniği artık Türkiye'de de uygulamaya başlandı, yakında İzmir'e de gelecek.