Yine canlı bombalı terör eylemi; bu kez Kayseri'de çarşı iznine çıkan gencecik askerleri hedef aldı. Yine ölümler, yine yaralanmalar. Ardından 'kökünü kazıyacağız' hamasetleri, birilerinin siyasi çıkar ve iktidar hesapları, diğer yanda olan bu ülkenin gençlerine oluyor, yüzlerce yıldır birlikte yaşayan bu yurdun insanlarına oluyor. Olan tüm farklılıklarımızla barış içinde eşitlik ve özgürlük içinde bir arada yaşama ülküsüne oluyor. Her olay bizi daha fazla öldürüyor, daha fazla parçalıyor, daha fazla sevimsizleştiriyor, düşmanlaştırıyor.
Yeter artık; silahsız, şiddetsiz, hakaret etmeden konuşarak sorunlarımızı neden halledemiyoruz? Sözü değerli kılamaz isek korkarım gelecek günler daha korkunç olaylara gebe. Göz göre göre gidilen bu yolun sonu çok karanlık. Bu gidişatı durdurmanın yolu şiddete şiddetle karşılık vermek olamaz, olağanüstü hali kalıcılaştırmak, demokrasiyi yok etmek olamaz. Amacı ne olursa olsun, faili ve mağduru kim olursa olsun saldırılara topyekûn karşı çıkmanın yanı sıra bir an önce demokratik düzene geçmeyi istemekte ısrar etmeliyiz.
Ölenler için başsağlığı, yaralılar için acil şifalar diliyorum, yöneticilere de boş hamaset yerine yeni saldırıları önleme, demokrat olma ve sorunları şiddetsiz çözme çağrısında bulunuyorum.

Gaziemir Radyoaktif Atıklar İDK toplantısı yapıldı

Ülkenin bu korkunç gündemi dışından başka gündemleri de var, arada kaybolan o gündemler de yaşam çevremizi, geleceğimizi yakından ilgilendiriyor. Basında pek yer alamayan o konuları bu köşeye taşımayı çalışıyorum. Bugün de geçen haftaki yazının devamını ve benzer bir başka gündemi köşeme taşımak istiyorum.
Geçen haftaki yazımda [1] duyurduğum Gaziemir'deki nükleer atıkların ayıklanması ve temizlenmesi projesinin İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı 14 Aralık Çarşamba günü Ankara'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda yapıldı. Toplantıya komisyon üyelerinin yanı sıra olayın başından beri takipçisi ve ÇED sürecinin başlamasını sağlayan mahkeme kararını alan davacılardan (Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP)'nun avukatı olarak ben, mahalle sakinlerinden Mehmet Kurt ile Yeşil Siyaset Platformu'ndan Ankara'da yaşayan dostumuz Esat Bayramoğlu katıldı.

Komisyon üyesi olmalarına rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) temsilcilerinin toplantıya katılmadıklarını özellikle belirtmek istiyorum. Kentin içinde bir tehlikeli atık deposunun temizlenmesi gündemde o kentin yerel yönetimi ile AFAD'ı olayla ilgilenmiyor.
Toplantıda ÇED Raporunun sunulmasından sonra söz alarak, süreci özetledik, sürece dair ve raporla ilgili eleştiri ve itirazlarımızla birlikte, bu işin nasıl olması gerektiği konusunda uzman görüşlerine dayanan önerilerimizi sunduk. Özet olarak; itirazlarımızın dikkate alınmasını bundan sonraki sürece dahil edilmemizi istedik. Somut önerilerimiz de şunlar oldu; 1.) Ayrıştırma ve temizlemeyi geri plana iten geri kazanımdan vazgeçilsin. 2.) Yoğun radyoaktif bulaşığı olan kayaçlar kırılmadan Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'ne gönderilsin. 3.) Ne kadar önlem alınırsa alınsın, toplum sağlığı için ciddi risk yaratması söz konusu olduğundan kırma ve ayrıştırma işlemi şehir dışında kurulacak bir tesiste yapılsın. 4.) Süreç ve uygulamaya bağımsız uzmanlar, ilgili sivil kurum temsilcileri ile mahalleliyi temsilen kişiler dahil edilsin.
Konuşmamızın ardından toplantı sonuna kadar kalma isteğimize rağmen toplantı başkanı "usulümüzde böyle bir şey yok" gerekçesiyle salondan ayrılmamızı istedi. Anayasanın 56. maddesinin yüklediği hak ve ödevlerimiz ve çevre hukukunun temel ilkelerine aykırı olan bu uygulamanın tutanağa geçirilmesini istedik.
Bu şekilde Gaziemir'in nükleer atıklardan temizlenmesi için müsaade edildiği ölçüde katkılarımızı sunmaya çalıştık. Biz toplantıdan çıkarıldık, İnceleme Değerlendirme Komisyonu neleri tartıştı ve neye karar verdi bilmiyoruz, tutanağı istedik, bakalım ne gelecek. Olayın takipçisi olmaya devam edeceğiz.

Kapıkaya Altın Madeni İDK Toplantısı

Bu hafta İzmir'i ilgilendiren bir başka İDK toplantısı daha var. Bergama'nın köylerinden Kapıkaya Köyü (mahalle)ndeki Koza Altın İşletmeleri A.Ş.'nin Kapıkaya Altın, Gümüş, Bakır Maden Ocağı için hazırlanan ÇED raporunun değerlendirileceği İDK toplantısı var. Toplantı 22 Aralık Perşembe günü saat 14'te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı binasında 3. katındaki toplantı salonunda olacak.
Bu proje ile çıkartılacak cevher, çevre sağlığı ve canlı yaşamı için risk yarattığından onlarca yargı kararı ile hukuksuz olduğu kanıtlanan Ovacık altın madeni işletmesinde işletilecek. Bunu ve Koza'nın FETÖ ile ilişkili olduğu tartışmalarını bir kenara bırakalım. Aynı ruhsat sahası içinde olan Yerli Tahtacı Altın Madeni ocağı projesinin ÇED olumlu belgesinin mahkemece iptal edildiğini özellikle vurgulamak istiyorum..
Yerli Tahtacı projesi mahkemece iptal edilince aynı ruhsat sahası içinde bu kez Kapıkaya maden ocağı projesi için ÇED süreci başlatıldı. Yargı kararını aşmaya yönelik bu uygulamaya Bergama Belediye Başkanı ve Bargama halkı çok yoğun tepki gösterdiler. Eylül/2014'te yapılmak istenen halkın katılımı toplantısında Belediye Başkanı Mehmet Gönenç "Şu an yapılan halkın katılım toplantısı hukuki olarak uygun değildir. Çünkü sahanın ruhsatı Şubat 2014 tarihinde bitmiştir. Şu an ruhsat uzatma talebi incelemesi devam ediyor. Ruhsatın olmadığı toplantı yasal değildir" diye tepki gösterdi. Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel de "Burada tam bir Ali Cengiz oyunu oynanarak dosya ismi Yerlitahtacı iken 'Kapıkaya' olarak değiştirilerek, tekrar önümüze sürülmek istenmektedir. Bu doğa harikası ve Bergama'yı besleyen ana damara sahip içme suyunun olduğu alan tüm Bergama halkını ilgilendiren bir sorundur" şeklinde olayın hukuksuzluğunu anlatmıştı.[2] Bu tepkiler üzerine halkın katılımı toplantısı yapılamadığı halde şimdi İDK toplantısı planlanıyor. Bakalım halksız, hukuksuz nasıl toplantı olacak?

[1]  http://www.haberekspres.com.tr/nukleer-atiklar-nasil-temizlenecek-makale,5153.html
[2] http://www.haberekspres.com.tr/izmir/cevreciler-ve-yore-halki-ced-toplantisina-izin-vermedi-h67832.html