"Koro" filmine gittiğimde, film bittiği zaman, oturduğum koltuğumdan kıpırdayamadım...
Filmi iyice hazmedebilmek, filmin içinden çıkıp kendi hayatıma dönebilmek için zamana ihtiyacım vardı!
Sadece ben değil, o seansta filmi izlemeye gelmiş başka birkaç izleyici de aynı şekilde koltuklarından kalkamadılar. 
Hepimiz, ancak finalde çalan parçanın sonuna doğru kalkıp salonu terk edebildik.
O sonda çalan parça da insanın yüreğine işleyen çok güzel bir parçaydı.
Filmden, kendi hayatımıza doğru çok güzel bir geçit oldu bize, "Yeteneğinin Gizemi (Mystery of Your Gift, İngilizcesi)" isimli bu şarkı.
Filmden çıkıp, kendi hayatımda yürümeye başladığımda ise şunları içimde hissettim; hayattan, acıtıyor diye kaçmaz, o acıya rağmen hayata devam edebilirsen hayat asıl  o zaman sana kendini gösterecektir...

KORO

Küçük bir mahallede bekar annesi ile çok zor bir hayat yaşayan 11 yaşındaki Stet, bir gün okul dönüşünde annesini de trafik kazasında kaybettiğini öğrenir.
Annesinin kaybından sonra, okul müdürünün haber vermesi ile hayatında ilk kez babasını karşısında bulur.
Stet'in okul müdürünün keşfettiği müthiş bir sesi vardır! Babası Stet'i bakıcı bir aileye bırakmak isterken, okul müdürünün teşviki ile O'nu erkek korosu olan çok iyi bir yatılı müzik okuluna yazdırır.  Bu çok iddialı ve çok zor bir okuldur.
Okul korosunun şefi Carvelle de çok ünlü ve çok disiplinli bir şeftir, kurallar O'nun için her şeyden önce gelmektedir. Öğrencilerinde pür, saf, net sesi aramaktadır. Onların, oldukları her şeyle hayatlarının tüm parçalarıyla müziğin içinde olmalarını beklemektedir. Sadece "yetenekleri" yeterli değildir, büyük bir inanış ve adayışla  uyumları da çok önemlidir.
Annesinin kaybı ile apar topar bu okula yazdırılan Stet'in en büyük sorunu da kendisinden beklenilen o uyumu gösterebilmek olacaktır.

Bir çocuğu hayat acıttığında

Filmin ilk bir kaç sahnesinde henüz daha 11 yaşındaki bir çocuğun kendini idare etmenin ötesinde, nasıl alkol içen doğru dürüst çalışmayan annesini de toparlayıp, hem kendisine hem de annesine baktığını görüyorsunuz. Okula gittiğinde ise, annesine atılan lafların altında ezilmemek  için ve de içinde bulunduğu sıkıntılı durumu yansıtır şekilde nasıl agresif ve taşkın hareketlerde bulunabildiğini. Sadece birkaç sahne tüm bunları size anlatıyor!
Böylesine zor bir hayatta, kendine ve annesine bakmayı öğrenmiş bu cesur çocuk, annesini de bir trafik kazasında yitirdiğinde, çok yalnız kalıyor.
Annesi ile zaten başka biri ile evli iken tanışıp çok fazla tanımadan birlikte olan, oğlu olduğunda ise, sadece maddi olarak para yollarken bir kere bile merak edip görmeye gelmemiş babası, ilk kez çocuğunu gördüğünde de aynı manevi uzaklıkta duruyor. 
Apar topar O'nu yatılı müzik okula yazdırdıktan sonra,  'okula yazıldın, yatacağın yerin var, harçlığın var' deyip, kendince madden rahatlatıp, bir an bile asıl sevgi ve şefkate ihtiyacı olduğunu aklına getirmeden, kaçarcasına uzaklaşıyor kendi öz oğlunun yanından. 

Filmde Stet'in ünlü koro şefi Carvelle ile ilk karşılaşması da asıl filmin başlarında oluyor.
Stet'i müzik yeteneğini keşfeden okul müdürü, ne yapıp edip, korosu ile farklı farklı yerlerde konserler veren Carvelle'i kendi okullarına Stet'i dinlemeye gelmeye ikna ediyor.
Carvelle korosu ile okullarına geldiğinde, okul müdürü, hemen Stet'i buluyor ve O'na korodan bahsediyor. Ne kadar iyi bir koro olduklarını, farklı farklı yerlerde konserler verdiklerini, Stet'i dinleyeceklerini ve O'nun da bir şansı olabileceğini...
Ne var ki Stet, kendisinden Carvelle'e şarkı söylemesini istendiğinde şarkı söylemeden kaçıyor.

Carvelle'e şarkı söylemeden kaçtığı zaman, Carvelle bunu anlayamasa, büyük bir inanç eksikliği ve disiplinsizlik olarak görse de, siz, Stet'i anlıyorsunuz...
Siz, Stet'in her gün bakması, ilgilenmesi gereken bir annesi ve evi olduğunu biliyorsunuz...
Aslında, siz, filmin en başından beri Stet'i anlıyorsunuz!
O, ne kadar az konuşan bir çocuk olsa da, O'nun yaşadığı tüm karmaşıklıkları, acıları, isyanları, olgunluğunu ve sessizce verdiği o büyük mücadeleyi anlıyorsunuz...

Stet Carvelle'in okuluna yazılması ile yeniden Carvelle'in karşısına çıktığında, Carvelle, 'seni hatırlıyorum' diyor Stet'e, 'şarkı söylemeden kaçmıştın; bu bir ilkti'...
Carvelle, o günden sonra, disiplinsiz ve inançsız bulduğu için, ne kadar yetenekli olursa olsun, hep kuşku ile bakıyor Stet'e.
Stet okula girdiğinde de birçok uyum zorluğu gösteriyor.
Okulda, okuldaki çocukların zalim hareketlerine maruz kalıyor.
Sesinden dolayı rakip görüldüğünde haince saldırılara hedef oluyor. 
Tüm bu sıkıntılar içinde yer yer patlayan, saldırganlaşan bu küçük kahraman, içten içe hayatla verdiği o yaşından büyük mücadelesini de sürdürüyor. 
Bu mücadelesinde sahip olduğu en büyük gücü ve ilacı ise "sesi"...


Carvelle ve Stet'in birbirinden öğreneceği çok şey var!

Filmde, Carvelle ile Stet arasında ilişkiyi merak ile izleyeceksiniz.
Aralarındaki çekişme kadar, Carvelle, müziğin dünyasını ile de tanıştıracak Stet'i.  Bir konser öncesinde, O'na anlatacak, konserde, nasıl, birbirine yabancı insanların, O'nunla, O'nun sesi ile birleşeceğini...
Sonra kendinden bahsedecek Carvelle Set'e çünkü Stet de bir şeyleri tetikleyecek Carvelle'de!
İkisinin de birbirine öğreteceği şeyler var.
Çocukların yetişkinlerden öğrendiği kadar, yetişkinlerin de çocuklardan öğreneceği çok şey var.
Yeter ki yetişkinler de çocuklardan öğrenecek cesarete ve açıklığa sahip olsun!

Ünlü koro şefi Carvelle'in sözleri eşliğinde davetlisiniz...

En önemli konserleri öncesinde, Carvelle, korosunu önünde toplamış, onlarla konuşuyor.
Film boyunca genelde katı, mesafeli duran bu ünlü koro şefinin, konser öncesinde yaptığı bu konuşmada gözlerinin içi sevgi ile ışıldıyor!
Sevecenlikle, ilhamla, neşeyle dolu bu defa konuşurken...
Öğrencilerinin çok zorlu bir çalışma ve emeğin sonunda geldikleri o teknik olgunlukta ruhlarını açarak kendilerine inançla dolduran bir konuşma...
Konuşmasına, yeteneklerinin birkaç yıl içinde kalmayacağını hatırlatarak başlıyor; bilindiği üzere, erkek çocuklarının seslerinde, ergenlikle birlikte, değişimler oluyor, sesleri kalınlaşıyor. Not edebildiğim kadarı ile, şunları söylüyor Carvelle:
"...Bu yeteneğin gizemi birkaç yıl içinde kalmayacak.                                              
Bazılarınız alto, bazılarınız bariton, bazılarınız dişçi, ya da, doktora dönüşeceksiniz.               
Ne olursa olsun, başka yeteneklerinizi keşfettiğinizde,  onları da besleyin!                    
Bunu beslediğiniz gibi..."
Sonra konser ile ilgili olarak devam ediyor Carvelle...
"... Bir an durun etrafınıza bakın...    
Nerede olduğunuzu hissedin!                                                                                            
(...)
Bu, müzikle ilgili değil,                                                                                                                                              
Bu, "Sizinle" ilgili!                                                                      
Hayatınızın (...) dakikası!                                                                                             
Kendinizi kutlamanızı istiyorum! "