50 yaşında Nadide Hanım.
30 yıllık profesyonel ev hanımı.
Daha yeni dul kalmış.
Son zamanlarda en çok duyduğu laf ise "Sen Yapamazsın Anne!".
Babalarını kaybettikten sonra çocukların aklı hep annelerinde... Ne olacak bu Nadide Hanım'ın hali? Hiç de iyi gözükmüyor...
Nadide Hanım ise etrafına örülen tüm bu endişe ağlarına rağmen kocasından sonraki hayata tutunma çabasında...
Ailesinden gelen tüm muhalefete, boşa çıkan arayışlarına rağmen azimle direniyor Nadide Hanım.
Deneye yanıla hayırlısı ile bulacak inşallah bir şekilde geride kalan bu "nadide" hayatını en güzel şekilde yaşamanın yolunu...


Nadide Hayat

Nadide Hanım iki çocuk sahibi.
Bekar olan küçük oğlu Nadide Hanım ile yaşıyor. Sabah iş için evlerinden çıkıp, ancak akşama eve dönebilecek bir şekilde. Büyük kızı evli, bir çocuk sahibi. Babalarının ölümünden sonra annesi için en çok endişelenen büyük kızı Nadide Hanım'a kendileri ile yaşayıp küçük torununu büyütmesini öneriyor.
İlk başta tereddüt eden Nadide Hanım, sonrasında bu teklifi tam kabul etmişken tesadüf(!) eseri gazetede çıkan üniversitelere af haberini okuyor.
Su ürünleri bölümünde çok başarılı bir öğrenciyken eşinin isteği ile üniversiteyi bırakan Nadide Hanım, çıkan bu af ile içindeki çağrıya uyarak, "30 yıl sonra", eski okulunun öğrenci işleri kapısını yeniden aralıyor...  Üstelik bu defa okuldan ayrılmak için değil yeniden okul hayatına dönebilmek için!
Nadide Hanım'ın o kapıyı açması ile de, şüphesiz, hayatının en fırtınalı ve kaotik dönemi de devreye giriyor.
Önce, evde, çocukları... Aman ne güzel anneleri küçük torununa bakıp meşgul olacak diye sevinirken O'nun bu kararından vazgeçip 30 yıl sonra üniversiteye dönüvermesi çocuklarını bayağı bir telaşlandırıyor!
Hele büyük kızı öyle bir panik yaşıyor ki, Nadide Hanım, "kızım okuyacağım dedim, intihar edeceğim demedim" diye takılıyor kızına.
Nadide Hanım bir de daha okulun ilk gününden denizde yapılacak bir araştırma gezisine dahil olmasın mı?
Hadi bakalım... Nadide Hanım cephesinden çocukları ve damadına şok bir havadis daha.
Yaşıtları umreye giderken Nadide Hanım çoluk çocukla araştırma gemisine gidecek, üstelik deniz O'nu o kadar tutuyorken...

Nadide Hanım'ın tutulacağı fırtınalar zinciri kendi ailesinden, araştırma grubundaki gencecik üniversite arkadaşlarına, nevrotik egosu tavan yapmış bayan hocalarından, sert olduğu kadar karizmatik olan araştırma gemisinin kaptanına kadar uzanır.
Çoğu Nadide Hanım'ı küçük görmekte, O'na ya da O'nun yapabileceğine inanmamaktadır.

Nadide Hanım'ı ne kadar küçük görürlerse görsünler!
Kendisi yıllar önce su ürünlerinde çok başarılı bir öğrenci olmuş, okurken tiyatro da yapmış, üstüne 30 yıllık bir profesyonel anne olmanın tüm tecrübe ve donanıma sahip bir kadındır.
En önemlisi de O'nda görünenden çok daha fazlası vardır.
Gemideki en hevesli, en yaşam sevinci içinde olan insan da O'dur.
Bir o kadar süprizlerle de doludur Nadide Hanım!
Bir yandan dişe diş mücadele verip kendini o gemide var etmeye çalışırken, bir yandan da bir akşam "olasılıklar bavulu"ndan çıkardığı çok hoş siyah bir elbise içinde gemide görülebilecektir O'nu seyirci. Nadide Hanım'a göre, olasılıklar bavulu, bir bayanın en önemli bavuludur.

O sözler...

"Nadide Hayat" küçük not defteriniz ile gideceğiniz filmlerden...
Yanında kaleminiz...
Sinemanın kendine özgü karanlığında hepsi ayrı ayrı birer yaşam deneyimi taşıyan o sözleri yakalamaya çalışmak için.
Ben çok sevdiğim birkaç tanesini yapabildiğim kadarıyla karalamaya çalıştım. Hepsi de öyle çok şey fısıldadı ki yüreğime!

O şarkı...

Nadide Hayat'ta çok nadide bir şarkı var.
"O Günler"
İşte sözleri ile filme ayrı bir anlam ve renk katan o şarkı...

"O Günler
Ne varsa her şey hatırımda
Sanki daha dünmüş gibi
Senden gelen senin olan
Ne varsa her şey hatırımda

O günler, o günler
Şimdi yabancı gibiler
Bir günlük mutluluğa
Bir ömür alıp gittiler
Ne günlerdi ah o günler

Bir daha dönülse
Şu yalancı dünyaya
Bir ömür verirdim ben yine
Seninle bir günlük mutluluğa"

Büyülü bir sona doğru

Filmin her anının dolu dolu tadını çıkarırken büyülü bir sona doğru yol aldığınızı da bilin.
O son sahnede... Birer inci tanesi gibi sözler beyaz ekranda süzülürken siz daha nasıl olduğunu bile anlayamadan inci tanesi gibi yaşlar gözlerinizden süzülmeye başlıyor. Sanki o beyaz perdede tılsımlı bir düğme var da bir anda içinizdeki bin bir duyguyu açıveriyor. Yaşamın tuzu bu defa gözyaşlarınızdan size karışıyor, hiç unutmayın diye...
Davetlisiniz!