Lütfü Dağtaş- O zaman değerli okur, buyurun; içinden İzmir geçen şarkılardan hareketle bu kenti taçlandıran ne güzellik varsa hepsini bir bir anımsayalım ve bu şamdan kenti bugün ne denli seviyorsak anımsamalarımız ve yeni öğreneceklerimizle daha çok sevelim... Kısacası sizleri İzmir'i Sevenler Kulübü'ne üye yapalım, çağrımız budur.
    
***
    
İzmir'in önde gelen güzelliklerinin coğrafi konumuyla yazıya başlamak en iyisi. Coğrafi konum denildiğinde de doğal olarak hemen Körfez öne çıkar. Körfez'de bugün 8 adet iskele vardır. Bu iskelelerden Körfez'in iki yakası boyunca yolcu taşınır. O yolcuların kimisi işe, kimisi öğrencisi olduğu okuluna gider gelir. Kimisi geziye çıkmış İzmirlidir, kimisi de İzmir'e dışarıdan ziyaret amacıyla gelmiştir. İşte, kentin ışıltılı tacı Körfez'de var olan Karşıyaka-Konak-Alsancak-Pasaport-Göztepe-Bayraklı iskeleleri arasında gün boyu gidip gelen yolcu vapurlarıyla, Bostanlı-Üçkuyular iskeleleri arasında çalışan arabalı vapurların değişmez yolcularının martılar olduğunu hemen belirtmem gerekiyor.


        
Biz eski İzmirlilerin geleneğinde olmayan, iç göçlerle İzmir'e gelip yerleşmişlerin vapur hareket halindeyken, güvertelerden, ellerindeki gevreklerden koparttıkları lokmaları atarak beslenme alışkanlığı edindirdikleri martılar, çoluk çocuk çekilen anı fotoğraflarının arka fonlarında çığlık çığlığa renk olurlar. Söz konusu iskeleler arasındaki on beşer ile otuzar dakikalık yolculukların bu değişmez yolcuları, kendilerine atılan gevrek lokmalarıyla hiç doymazlar mı, diye soracak olursanız, evet doymazlar! Bir arkadaşımın söylediği gibi, gevreğin tadına o denli alışmışlardır ki, doğal besin kaynakları denize dalıp da ağzında balıkla çıkanı son yıllarda pek görenimiz yoktur. Elbette, eti yenmeyen, yavrulama zamanı zinoslarla (Karadeniz'de, martı yavrusuna verilen addır zinos) sayıları bir anda hızla artıveren martıların, vapurun seyri sırasında uçarken yarattıkları tablolar, İzmir'e gezmeye gelmiş olanların da anılarında ayrı bir güzellik olarak yer alırlar. Martılar öylesine bilinçlidirler ki, diyelim vapur Konak İskelesi'nden kalktı, bir süre arka güverteden atılan lokmaları kapma telaşıyla uçuşlarını sürdürürler, Karşıyaka İskelesi'ne yanaşmaya yakın, hepsi birden hooooop güvertenin üst tentesine konarlar. Konmalarının nedeni, iskeleden kalkacak bir başka vapurun kalkışına değin burada soluklanmaktır.
        
Bu martıların, Körfez üzerinde, tüneyip de güneşlendikleri bir yer ise Konak-Pasaport iskeleleri arasında uzanan, Sultan Aziz tarafından 1874 yılında yapılmış mendirektir. Hele mendirekte martıların yanı sıra Körfez'in yine yerlilerinden olan karabataklarla, tepeli pelikanlar da varsa ve kara renkli karabataklarla beyaz renkli uzun gagalı iri pelikanlar kurumaları için kanatlarını açmışlarsa, bu kez mendirek üstü bir görsel şölen başlar.
        
Karşıyaka İskelesi'nin Körfez'deki diğer iskelelere oranla bir avantajı, mayıs aylarında öne çıkar. İskele'den başlayıp Karşıyaka Yelken Kulübü'ne doğru uzayan, delikanlılığıma rastlayan 1970'li yıllarda doldurularak oluşturulmuş kıyı boyuna dikilmiş iğde ağaçları, mayıs ayında çiçeklendiklerinde, Körfez'in Karaburun Yarımadası ile karşısına denk gelen Foça ağzından içeri dolan imbat yeli, iğde çiçeğinin kokusunu güverteye bir doldurur ki, hani vapur saatinde kalkmasa da olur!
        


Peki, Karşıyaka İskelesi'nin avantajı vardır da, diğerlerinin kendilerine özgü avantajları yok mudur? Olmaz olur mu!
        
Üçkuyular, Göztepe, Konak, Pasaport, Alsancak ve Bostanlı iskelelerinin yönleri Körfez'in ağzına yani batıya dönük olduğundan imbata açıktır, o yüzden kavurucu yaz sıcaklarında en iyi soluk bu iskelelerde alınır. Göztepe, Konak, Pasaport, Bostanlı ve Üçkuyular iskelelerinin bir diğer avantajı da yine Karaburun dolaylarında kızararak batan güneş dolayısıyla oluşan gurup manzarasına sahip olmalarıdır. Peki Bayraklı İskelesi'nin avantajı nedir, diye sorulursa ona ne yanıt verilecektir? O avantajın adı imbattır. Körfez'in ağzından kente doğru esen imbatın en iyi duyumsandığı yer Bayraklı olduğu için Bayraklı İskelesi, imbatla hep saçları uçuşan bir genç kız gibi alımlıdır. Ben bu saçları uçuşan genç kızı, Bayraklı'nın döneminde ünlünün ünlüsü Körfez manzaralı Tantalos Meyhanesi'nden görmüştüm.        
                                                                             
ŞEHİR
                             
(...)
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

Konstantinos Kavafis
Çeviren: Cevat Çapan