Önümde 26 Temmuz 1950 tarihli Milliyet gazetesi. Gazetenin başlığı ilginç. "Hükümetin Beklenmeyen Kararı. Kore Harbi'ne Dör tbin Beş yüz Kişilik Kuvvet Gönderiyoruz".
O tarihlerde Demokrat Parti hükümeti, NATO ittifakına üye olabilmek için Türk askerini öne sürüyor, Batı bloğu tercihinin ilk gerekliliklerini yerine getiriyordu.
Bu manşetin altındaki yorum-haberin başlığı ise "Lozan Sulhünün Yıldönümü" idi. İlk sayfada gizlenen bu yorum-haber Lozan-emperyalizm çelişkisini açıkça ortaya koyuyordu. Haber, tarihe düşülmüş bir not gibiydi.

Haberi Ali Naci Karacan kaleme almıştı. Şöyle diyordu Karacan: "Evvelki gün Lozan sulhünün yıldönümü idi. Lozan'ın yıldönümü her sene memlekette büyük törenlerle kutlanırken, bu yıl, belki İnönü iktidardan düştüğü için, maalesef layık olduğu alaka ile karşılanmadı, hatta denebilir ki ihmale uğradı. Halbuki Lozan sulhünün yıldönümü olan 24 Temmuz tarihi, milletimiz için değil İnönü ve Sakarya muharebeleri gibi zaferlerden, hatta 30 Ağustos Başkomutanlık Muharebesi gibi büyük çapta askeri muvaffakiyetlerden bile daha mühim lazım gelir. Çünkü ancak 24 Temmuz tarihinde imzalanan Lozan sulhünün doğurduğu muazzam neticelerledir ki, kurtuluş cephesinde akıtılan kanların beyhude akıtılmamış ve şühedanın canlarını beyhude yere feda etmemiş oldukları düşmana kabul ve teslim ettirilmiştir."
Demokrat Parti'nin Tanzimat Batıcılığına benzer uygulamaları, Türkiye'yi yeniden bir yarı-sömürge ülke haline getirecekti. Oysa Lozan, emperyalizme karşı bağımsızlığın belgesiydi.
Tarih, tutarlı bir biçimde akıyordu. Emperyalizmin at koşturmasına meydan verecekler, önce Lozan'ı önemsizleştirmeye başlamışlardı. Sonra ne mi yapacaklardı? Lozan'a saldıracaklardı...