Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
İzmir

Merhaba Muzaffer Ağabey.
              
Hadi günü geldi, söyleyeyim; mizah dünyamızdan tanıdığım iki yüzü gülmezden birisi sizsiniz! Diğeri mi? Aziz Nesin. Bir defasında Aziz Bey kitaplarını imzalıyor. Önünde gençli, çocuklu, kadınlı, erkekli upuzun bir kuyruk. Epey zaman önce çektiğim bir fotoğrafını bastırdım, onu imzalatmak için kuyruktayım. Sırası gelen kitabını uzattığında; adını soyadını soruyor, bazen karşısındakine bakıyor bazen bakmıyor, iki satır karaladıktan sonra imzasını atıyor. Sıra bana geldi, kitap yerine  Muğla Yatağan Stratonikeia Antik Kenti'nde, 1986'nın eylül ayında çekip 18x24 cm boyutlarında bastırdığım fotoğrafını uzattım. Durakladı. Belli ki şaşırmıştı. Kaldırdı başını, yüzüme baktı, "Ben hiç gülmem ki, bu gülen fotoğrafımı nasıl çektin?" dedi.
              
İkinci gülmeyen mizahçım olarak bundan bir yıl kadar önce Basmane'de, gölgesi hoş bir avluda karşılıklı çay içiyoruz sizinle. O an aklıma geldi, elimdeki cep telefonunu havaya şöyle bir afilisinden kaldırdım, "Hadi Muzaffer Ağabey, adet olduğu üzere bir özçekim de biz yapalım!" Kırmadınız, elinizi omzuma atıp kameraya baktınız. Fotoğraftaki yüzünüze bakıyorum, dudağınızın kıyıcığında iliştirilmiş öylesi bir gülücük.
             
Oysa sizi bilen iyi bilir ki, karşınızdakine seslenirken, "canım" dersiniz, "evladım" dersiniz. Öyle sözcüklerle seslenirsiniz ki, kendisine seslenilen o an başını göğsünüzde, ellerinizi saçlarında duyumsar.  
              
Evet, biliyoruz, tanığıyız; 2016'nın şubat ayında yitirdiğimiz eşiniz Günsel İzgü yengemizi ne de çok severdiniz, aradan onca zaman geçti, acınız hafiflemedi. Günsel yengemiz ilk rahatsızlandığında şimdi yattığınız hastanenin bir başka koğuşunda felçli ayaklarını yorulmadan ne de içtenlikle ovalıyor, "Nasıl karıcığım, iyi geliyor mu?" diye soruyordunuz.
              
Ama Anadolu'yu siz benden iyi bilirsiniz; ne der Anadolulu, "Ölüm hak, miras helal!" ben burada "ölüm hak" sözünü alıntılıyorum. Sırayla ölmüyoruz. Birimiz kalıyor, birimiz gidiyor.
              
Günsel yengemiz size güzel eş oldu, hep yanınızdaydı. Sevdiniz, sevildiniz. Şimdi hastanedeki yatağınızda gazeteci arkadaşımıza yaptığınız açıklamada, 98'i çocuklara yönelik olmak üzere, 154 kitap yazdığınızı belirterek, "bir ülkenin çocuk okuru yoksa yetişkin okurunun da olmayacağını" belirtmişsiniz. Peki, demiş gazeteci arkadaşım, hastaneden çıkınca ne yapmak istiyorsunuz. Ona da yanıtınız, "hiçbir şey" olmuş. Normal bir insan gibi yaşamak istediğinizi belirtmişsiniz.
            
İki yıldır elinizde kalem yazmadığınıza göre bu "normal insan" tümceniz en kısa mizah romanınız olsa gerek.    
Normal insanlardan çoooook çektik, çekiyoruz Muzaffer Ağabey.
Sizin doğum tarihiniz 29 Ekim 1933. Yani Cumhuriyet'in 10. Yıl Armağanısınız. Siz gülerseniz, bu halk güler.
Ellerinizden öperim.