Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, yerel seçimlerde belediye başkanı seçilen isimlerin yerine yapılan atamaları kürsüden anons etti.

Başbakan,  Adana'da MİT TIR'larının durdurulmasıyla ilgili soruşturmada bazı zanlıların tutuklandığını hatırlattı ve ''Aradan birkaç gün geçmeden o paralel yapının mensupları devreye girdi ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının yargı mensupları tutuklu zanlıları serbest bırakıyor'' dedi.

Muhalefete ve son dönemlerde alınan yargı kararlarını eleştiren Erdoğan "Tek başımıza kalsak da bu ülkenin çıkarlarını milletin çıkarlarını hukuku sonuna kadar hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla savunmaya devam edeceğiz. Birileri haşhaşı fazla kaçırmış olabilir. Ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak yılmadan ve geri adım atmadan bu çetenin üzerine gideceğiz. Suç işleyenler er ya da geç yargının karşısına çıkacaklar" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları;

Bu yıl Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yanısıra Kültür ve Turizm bakanlığı ve diğer bazı kurumlar da Hazreti Peygamberimizi çeşitli etkinliklerle hatırlıyorlar. Merhum Mehmet Akif'in ifade ettiği gibi "her bir fert hatta bütün beşeriyet Hazreti Peygambere medyundur". Kutlu doğum haftası vesilesiyle Hazreti Nebi ve ashabına salatu selam ediyorum.

YENİ İSİMLERİ KÜRSÜDEN ANONS ETTİ

Geçtiğimiz hafta Merkez Yürütme Kurulumuzu ve Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzu topladık. Belediye başkanlıkları sebebiyle arkadaşlarımızın boşalttığı görevlere yeni atamalar yaptık. Fatma Şahin kardeşimiz Gaziantep Belediye başkanı seçildi malumunuz. Kendisine bu denli önemli bir göreve seçilmesi sebebiyle Allah'tan başarılar diliyorum. Aynı şekilde Menderes Türel kardeşimiz genel başkan yardımcımızdı. Yerel yönetimlerden sorumluydu. Bir dönem aradan sonra tekrar kendisini aday yaptık ve Antalyalıların büyük ilgisiyle yeniden Belediye başkanı seçildi. Mali ve idari işlerden sorumlu genel başkan yardımcımız Ahmet Edip Uğur kardeşimizi de Balıkesir'e aday gösterdik. Balıkesirli vatandaşlarımızın ilgi ve alakasıyla Ahmet Edip Uğur kardeşimiz de Balıkesir'e büyükşehir belediye başkanı seçildi. Kendilerini kutluyorum. Merkez Karar ve Yönetim Kurulundan ayrıldılar. Onların yerine Mehmet Muş, Hamza Dağ, Mustafa Akış ve Tülay Kaynarca Merkez Karar yönetim kurulu üyesi iken şimdi de bundan böyle Nurettin Nebati Kardeşimiz Mali ve İdari işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Abdulhamit Gül kardeşimiz yine genel başkan yardımcısı oldu. Teşkilat işlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığına Süleyman Soylu kardeşimiz geldi. Ekrem Erdem bey de Ar-ge'den sorumlu genel başkan yardımcılığına geldi. Kendilerine yeni görevlerinden ayrıca başarılar diliyorum.

"BÖLGEMİZDE ÖNEMLİ GELİŞMELER YAŞANIYOR"


Bölgemizde önemli gelişmeler yaşanıyor. Suriye'de rejim mezalimi arkasında 200 bine yakın cansız beden ve milyonlarca sürgün bırakarak devam ediyor. Mısır'da askeri darbeyle başlayan süreç cansız bedenler yetmezmiş gibi 529 idam kararıyla tekrar dünya gündeminde sıcak yerini koruyor. Aynı şekilde Ukrayna'da kaygı verici gelişmeler yaşanıyor. Dışişleri Bakanımız temaslarını aralıksız sürdürdü. Şu anda da devam ediyor. Biz de Azerbaycan resmi ziyaretimizle birlikte dışpolitika temaslarımızı yoğunlaştırdık. Bugün ABD temsilciler meclisi başkanı bir heyetle geliyor. Onu kabul edeceğiz. Yarın Letonya Cumhurbaşkanı ile görüşeceğiz. Perşembe günü de Malezya'dan misafirimiz var.

"DÜŞMAN GELSE BÖYLE NAMERTÇE DAVRANMAZDI"

Hükümeti yıpratmak gayretiyle içerden ve dışardan saldırı girişimleri oldu bazıları şu anda da devam ediyor. İçerde huzur demokrasi çözüm sürecine saldırılırken dışarda da Türkiye'nin imajına yönelik planlı bir kampanya başlatıldı. Bunların hangi niyetle yapıldığını çok iyi biliyoruz. İçerde algı operasyonları yapılırken aynı paralelde dışarda da operasyonlar gerçekleşti. İçerde çeteler marifetiyle MİT'in tırlarına saldırıldı. Amaç Türkiye'ye teröre yardım eden ülke iftirası atmaktı. Bu ülkenin kurumlarına yerleşmiş çete mensupları kendi ülkelerine bu yaftayı yapıştırmak için bu operasyonu yaptılar. TIRları durdurup MİT mensuplarını tartaklayanlar bunu sadece ve sadece Türkiye'yi uluslararası arenada zora sokmak adına yaptılar. Düşman gelse böyle namertçe davranmazdı. Azılı düşmanları kıskandıracak ihanetler yaptılar. Bazı haber ve köşe yazıları marifetiyle farklı bir operasyon başlatıldı. Hala devam ediyor. Kimyasal saldırı ile Türkiye'nin bağlantısı varmış gibi asılsız bir iddia ortaya atıldı. Elkaide ile Türkiye arasında bağlantı varmış gibi algı oluşturulmak istendi. O malum medya bu iddiaları anında alıyor Türkiye ve dünya gündemine taşıyor. Bunun dışında da ihanet girişimlerine şahit oldu.

"BU ÇEVRELERİ ACIYARAK İZLİYORUZ"


AB içinde Türkiye'yi hiç tanımayan belli kaynaklardan haber alan kesimler nezdinde kara propaganda yapıldı. ABD'de aynı şekilde propaganda yapıldı. Ülkelere mektuplar yazılarak hatta Ermeni lobisi temsilciliğiyle işbilrliği ve parasal destek verilerek kampanya yürütülüyor. Tüm bu ihanet ve taarruz girişimlerini bu insanlara bu çevreleri acıyarak izliyoruz. Bunlar bir acziyetin ifadesinden başka bir şey değildir. Tüm bu girişimler 30 Mart'ta çok ağır cevap alan kaybetmiş çevrelerin hezeyanından öte değildir.

"CASUSLAR LEHİNE KARAR ALINIYOR"

Türkiye'yi terörle yanyana göstermeye çalışan her rapor her haber ve yorum sahiplerinin itibarını sarsacak ama Türkiye'nin itibarına en küçük bir zarar veremeyecektir. AB nezdinde bu tür saldırıları etkisiz kılmak için de yoğun çalışmaya devam edeceğiz. Bu arada MİT'e ait tırların hukuksuzca durdurulması bakanlık toplantısının dinlenmesini de yakından takip ediyoruz. Casusluk faaliyetleirnin açığa çıkarılmasının önünde ciddi bir direnç var. Adana'da bir vatanseever savcı çıktı. Bazıları gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçmeden o paralel yapının mensupları devreye girip soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor. Talimatı almışcasına zanlılar serbest kaldı. Tutuksuz yargılama kararı çıktı. Ortada apaçık bir ihanet varken haklarında delil bulunan zanlıların serbest bırakılması gerçekten düşündürücüdür. Aynı şey sınavlardaki yolsuzluk soruşturmasında da yapıldı. Aradan yıllar geçti ve belki de deliller karartıldı. Yargıdaki bu çeteleşmeyi kokuşmuşluğu dile getirdiğimizde siyaset yargıya müdahale ediyor diye yaygara yapıyorlar. Arada çok açık bir hukuksuzluk var. Casuslar lehine hainler lehine karar alınıyor.

"BU MESELE BENİM MESELEM MİDİR?"


Başta HSYK olmak üzere yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini uzaktan film izler gibi izliyor. Bu mesele sadece benim meselem midir? Bu mesele bir Türkiye meselesi değil de nedir? Bu ülkenin c.başkanının başbakanının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir. Bu ülkenin en gizli toplantısının dinlenilip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir. MİT'in tırlarının durdurulmasından darpedilmesinden daha vahim ne olabilir.

"DAHA NE KADAR SUSACAKLAR?"

CHP MHP BDP bu hukuksuzluk karşısında hiç konuştular mı? Daha ne kadar susacaklar? Ne kadar üç maymunu oynayacaklar? HSYK daha ne kadar sessiz ve takipsiz kalacak. Yargı içindeki paralel çeteye cesaret veren bu tavırlar ne kadar devam edecek. Tek başımıza kalsak da bu ülkenin çıkarlarını milletin çıkarlarını hukuku sonuna kadar hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla savunmaya devam edeceğiz.

"BİRİLERİ HAŞHAŞI FAZLA KAÇIRMIŞ OLABİLİR"

Birileri haşhaşı fazla kaçırmış olabilir. Ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak yılmadan ve geri adım atmadan bu çetenin üzerine gideceğiz. Suç işleyenler er ya da geç yargının karşısına çıkacaklar. Suça göz yumanlar, açık delillere rağmen suçun üzerini örtenler bunun hesabını yargı önünde verecekler. Devletin koridorundan çeteleri nasıl kovduysak kimsenin şüphesi olmasın adliye koridorlarından da o çeteleri şebekeleri kesinlikle temizleyeceğiz.

"BİZ GEREKENİ YAPIYORUZ"

Bunu akşamdan sabah kadar yapmak kolay değil. 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Kuvvetler ayrılığını hassasiyetle savunduk. Bunu savunmayı sürdüreceğiz. Ama yasama ve yürütme olarak yargıda tuzun kokmasına da müsade etmeyeceğiz. Biz gerekeni yapıyoruz. Vazifelerini ihmal edenlere de vazifelerini hatırlatacağız.

"ÖBÜR YANAĞINI UZATANLARDAN DEĞİLİZ"

Her seçim sonrasında başta medya olmak üzere bizden balkon konuşması istediler. Hep bunu söylediler. Biz de bunu yaptık. Büyüklük bizde kalsın dedik. Her seçim sonrasında gerilimi düşürdük. En son 12 Haziran 2011 akşamı yine genel merkezde balkona çıktık. Herkesten helalleşme istedik. Açtığımız davalardan feragat ettik. Biz bu büyüklüğü olgunluğu gösterirken ne CHP'den ne MHP'den aynı olgunluğu göremedik. Biz elimizi uzattık onlar yumrukla karşılık verdiler ve kaçtılar. Biz musafaha yapalım istedik onlar yumruklarını sıktılar. Gidelim ziyaret edelim dedik o nezaketi bile göstermediler. İşte MHp'ye üç kez talebimiz oldu. Kardeşim şimdi gerilimin tarafı kimdir? İşte bunlar. Biz CHP ile de gittik ziyaret ettik daha önce makamlarında ziyaret ettik. Görüştük. Anlaşırız anlaşmayız ayrı... Ama görüştük. Fakat MHp ile bunu hiç yapamazsınız. 3 kez talep etmemize rağmen bu ülkenin iktidar partisiyiz biz sizden ziyaret istiyoruz konuşalım istiyoruz beyefendiler evet diyemiyorlar. Hayır... Peki kim gerilimin tarafı? Bunlarda insani ilişkiler noktasında da maalesef böyle bir şey yok. Ben burada bir ifade kullandım. Bahçeliyle ilgili. Beyefendi rahatsız olmuş. Aynı gün Bahçeli'nin şahsıma yönelik hakaretlerini duyan kulaklar sağır mıydı? Sen bu ülkenin başbakanına hakaret ediyorsun, başbakan isminizi anmadı size hala cevap vermeyecek. Biz bir yanağına tokat atıldığı zaman öbür yanağını uzatanlardan değiliz. Bizim kültürümüzde bu yok.

"BU ADAMLARA SÖYLEYİN..."


Biz Akif'in ifadesiyle uysal koyun değiliz. Bugüne kadar olan süreçte gösterdiğimiz bundan sonra aynı şekilde devam etmeyecektir. Bu nasıl bir hesap Allah aşkına. Kazanan biziz, zafere ulaşan biziz ama adeta özür dilememizi bekler gibi balkon konuşması beklenen biziz. Bu adamlara da söyleyin çıkıp onlar da bir konuşma yapsınlar ya. Gerilim siyasetini üreten gerilimi düşürür. Gergin üslup konusunda bizi itham edenler aynada kendilerine baksınlar. Şu anda da yapmak istedikleri bu. Başarısızlıklarını beceriksizliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Üretilen yapay gündemler AK Parti için kurulmuş tuzaktır. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz.


"BU SÜRECİ TAMAMA ERDİRECEĞİZ"

17 Aralık'ta bir senaryo yazdılar. O senaryonun yazarlarının piyonlarının maşalarının bugün ne halde olduğunu herkes gördü. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dört ay kala da bayat senaryolara başvuranlar milletten gereken cevabı alırlar. Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sancılı oldu. Türkiye'ye çok ağır bedeller ödetti. Biz bunu sona erdirmek için Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağladık. Tarihimizde ilk kez Cumhurbaşkanı halkın oyuyla seçilecek. 10 Ağustos'ta 24 Ağustos'ta ikinci tur olarak YSK karara bağladı. Geçmişte olduğu gibi bugün de seçimlerin bir krize dönüştürülmesine bedeller ödetilmesine izin vermeyiz. Bu süreci suhuletle götüreceğiz. Ekonomi ve demokraside risk oluşmasına mahal vermeden belirsizliğe mahal vermeden bu süreci tamama erdireceğiz.
Editör: Haber Merkezi