Demokrasinin ve hukuk güvenliğinin olmadığı yerde hiçbir hak güvencede değildir. Demokrasi ve hukuk güvenliği açığı olan yaşantımıza 15 Temmuz darbe girişimi ve ardından ilan edilen ve sürekli hale getirilen Olağanüstü Hal ile birlikte hakkın da esamesi okunmaz oldu. Bu hal; çevreyi, doğayı, yaşam alanlarını daha korumasız hale getirdi.
Geçtiğimiz haftaki yazımda söz ettiğim Sinop'ta yaşanan halksız hukuksuz Nükleer Santral ÇED halkın katılımı rezaleti bunun en çarpıcı örneği.
Yine geçtiğimiz hafta gündemimize düşen, çevresinde yaşayanlar ve İzmirliler için hastalık kusan kaderine terk edilmiş Gaziemir'deki nükleer atıklar bir başka çarpıcı örnek.

Hatırlayalım; 2012 yılının Aralık ayında Radikal Gezetesi'nde Serkan Ocak imzalı haber ile Gaziemir-Karabağlar ilçesi sınırları içinde bulunan Aslan Avcı Kurşun Fabrikası sahasında tehlikeli atıkların yanı sıra radyoaktif atıkların da olduğunu öğrendik. 1940'lı yıllardan 2010 yılına kadar çalışan fabrikada nükleer santral atığı olan yakıt çubuklarının saklandığı kurşun kapları da ergitilmiş, nükleer yakıt çubukları da fabrika atıklarına karışmış. Bu şekilde fabrikanın zaten ağır metal kirliliği içeren atıklarına bir de radyoaktivite bulaşmış. 2007 yılında ortaya çıkan bu vahim durum gazetede haber oluncaya kadar bizlerden gizlenmiş, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bakanlıklar arasından bol bol yazışmalar yapılmış ama elle tutulur bir önlem alınmamış, sorunun çözümü için bir şey yapılmamış.
Olayın ifşa olması üzerine ve kamuoyu baskısıyla sahanın sahiplerine çok yüksek para cezaları kesildi, ayrıştırma ve temizleme adı altında bir proje hazırlattırıldı. Türkiye'de hiç deneyimlenmemiş, dünyada da çok az uygulaması olan radyoaktif atık ayrıştırma ve bertarafı işi için hazırlanan proje için çevresel etki değerlendirmesi(ÇED)'ne dahi lüzum görülmedi. Bunun üzerine "kaş yaparken göz çıkartılmak" niteliğindeki İzmir Valiliği'nin ÇED gerekli değildir kararını yargıya taşıdık, mahkeme de doğal olarak 'ÇED'siz olmaz' dedi. Bunun üzerine başlatılmak zorunda kalınan ÇED süreci sonunda, ayrıştırma ve temizleme projesine geçen Ağustos ayında ÇED olumlu belgesi verildi. ÇED raporunda pek çok açık nokta olmasına rağmen, çalışmaların daha fazla gecikmemesi için dava açılmadı, bunun yerine projenin uygulanmasının denetlenmesine bağımsız uzmanların ve Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) temsilcisinin de katılması istendi.
Gelin görün ki aradan geçen altı aya rağmen hiçbir somut çalışma yapılmadığı gibi radyoaktif bulaşıklı atıkların bulunduğu saha kaderine terk edildi. Tel örgüler yırtılmış, içinde hayvanların otladığı, okul çocuklarının geçtiği, çok yüksek radyasyon tespit edilen çevresinde yoğun yerleşim olan bir sahadan bahsediyorum. Olayın vahameti 2012 yılında ilk haberi yapan Serkan Ocak'ın 11 Şubat Pazar günü yayınlanan "Devlet Uyur Radyasyon Uyumaz" haberinde ayrıntılı olarak anlatılıyor. Okumanızı öneriyorum. [1]
Anlaşılan OHAL'le radyasyonlu atıklarla yaşamak da olağan hale getirilmeye çalışılıyor. Aydın, Emrez başta olmak üzere fabrika sahası civarında bulunan mahallelerde yaşayanlar ve tüm İzmirliler radyoaktif bulaşıklı tehlikeli atıklarla yaşamayı hak etmiyor. Hiç kimse OHAL'e sığınmasın, TAEK, İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sağlık Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini yapmamışlar. Saydıklarım ve diğer ilgili idarelere ve kurumlara Gaziemir'deki radyoaktif bulaşıklı atıklar konusunda görevlerini yapmaya çağırıyorum.

Radyoaktif atıklarla yaşamamak, sağlıklı yaşam için OHAL'de de demokrasi ve ekoloji mücadelesini sürdürmekten başka çare yok. Ne mi yapılabiliriz; örneğin EGEÇEP[2](Ege Çevre Ve Kültür Platformu)'in çalışmalarına katılabilirsiniz. 25.12.2005 tarihinde kurulan EGEÇEP, bir yaşamı savunma hareketidir. Başkanı değil sözcüsü, yönetim kurulu değil yürütme kurulu olan demokratik işleyişi esas alan bir örgüttür. EGEÇEP bu hafta sonu "sevgi, barış, dayanışma, dostluk, kardeşlik, yaşam ve özgürlük" temalarıyla 12. kurultayını topluyor. Yaşamın savunulmasına katılmak istiyorsanız ve İzmir'de iseniz 25 Şubat Pazar günü saat 10.30'dan itibaren Tepekule Kongre Merkezi'nde bulunan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası toplantı salonuna uğramanızı öneriyorum.

[1]  www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/devlet-uyur-radyasyon-uyumaz-40737312
[2]  www.egecep.org.tr/Default.aspx