Değerli okurlarım, bu yazı bir referandum sonrası yazısı değildir. Lakin referandum için oy verme işlemi başlamadan önce, pazar gününün ilk saatlerinde, sonuçlarla ilgili en ufak bir bilgi olmadan kaleme alınmıştır.  Ancak bence, yaşadığımız referandum ile ilgili en geçerli sonucu bu yazı içermektedir.
    
Birçok devlet parlamentosunda ve birçok uluslararası örgütün karar organında alınacak kararlar önem sırasına göre tasnif edilir. Önemli değişiklikler içerecek kararlar için salt çoğunluk yeterli görülmez. Farklı oranlarda nitelikli çoğunluklar aranır. Başkanlık sistemlerinin bazılarında ise, ilk turda devlet başkanı seçilebilmek için % 50'nin de üzerinde nitelikli çoğunluklar aranır.
    
Bu durum, toplumsal, ekonomik ve siyasal önemli dönüşümler içeren konularda toplumsal oydaşım aranması gerektiği düşüncesinin gereğidir. Bir başka ifadeyle nitelikli çoğunluk şartı, çoğunlukçuğun demokratik zafiyeti karşısında çoğulcu bir ara çözüm üretir.
    
Bu yazıyı okurken, referandum sonuçlarını biliyorsunuz. Belki "hayır", belki de "evet" kazandı. Hayır devlet yönetim sistemi açısından bir süreklilik, evet ise bir değişim demekti. Eğer gerçek bir toplumsal mutabakat arayışında olunsaydı, bu değişim önerisinin geçerli olabilmesi için referandumda nitelikli bir çoğunluk aranması gerekirdi.
Referandumların sonuçlarının toplumsal bölünmeyi ve kutuplaştırmayı arttırmaması; kavgaları, kısır tartışmaları üretmemesi için bu yöntem oldukça işlevseldi.
Çoğunlukçuluğa karşı çoğulculuğu savunmak demokrasi gereğidir. Sonuç ne çıkmış olursa olsun, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz.