Değerli okurlarım, Suriye göçmenlerinin Türk ekonomisine maliyetleri her geçen gün artıyor. Cumartesi günkü Sözcü Gazetesi'nin haberine göre, sözkonusu göçmenler, zorunlu göç nedeniyle başka ülkelerde yerleşimci konumundaki kişilere kıyasla oldukça üstün bir statüdeler. Suriyeliler, Türkiye'de üniversitelere sınavsız giriyorlar. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından çok daha fazla miktarda bir burstan yararlanabiliyorlar (aylık 1200 TL).  Aylık 250 TL kira yardımı alıyorlar. Ücretsiz sağlık hizmeti alabiliyorlar. Aylık 900 TL destek yardımları var. Ücretsiz aldıkları sağlık hizmetlerine ek olarak ilaç katkı payı da ödemiyorlar. Taşıt vergisinden ve dükkan harçlarından muaflar...
   
Böylesine ayrıcalıklara sahip tutulan bir grubun, bu ayrıcalıkları verenlere karşı bir minnet beslemesi elbette doğal... İdeolojik ve mezhepsel benzerlikler de, bu grubun büyük bir kısmını Türkiye'de siyasal iktidara yakınlaştıran diğer faktörler...
Bu durumdan yararlanmak isteyen hükümetten geçtiğimiz günlerde ilginç açıklamalar geldi. 300 bin Suriyelinin Türkiye'deki aile fertleriyle birlikte vatandaş olmasının hedeflendiği ifade edildi. Göçmenlerin geniş ailelere sahip olmaları, yurttaşlık kazanacakların sayısının milyonlara ulaşabileceğini ortaya koyuyor.
Yurttaşlığa sahip olmanın siyasal açıdan en önemli yanlarından biri oy hakkına sahip olmak. Bu nedenle, hükümetin Suriyeli göçmen grubu bir oy deposu olarak değerlendirerek onlara yurttaşlık vaadinde bulunduğu eleştirisi hiç de haksız sayılmaz. Özellikle bu grubun, devletin kendi yurttaşlarından esirgediği bir kısım haklara daha yurttaş olmadan sahip tutulduğu dikkate alındığında...
Hükümetin yurttaşlığı oy kaygısıyla verdiğine yönelik tepkiler karşısında hükümete yakın kaynakların sunduğu tek argüman Suriyelilerin yurttaşlığa geçtikten sonra bir yıl süreyle oy kullanamayacağı... Bu argüman, yurttaşlığın tüm Suriyelilere bir anda verilemeyeceği, bir hazırlık sürecine de ihtiyaç duyulacağı düşünüldüğünde en az 1.5-2 yıl Türkiye'de seçim yapılmayacağının bir göstergesi... Bunun dışında bir anlam taşımıyor.
   
Yine hükümete yakın kaynaklardan gelen, Suriyelilere yurttaşlık verilmesi konusunda kamuoyunda oluşabilecek olumsuz algının giderilmesine yönelik çalışmaların gündemde olduğuna ilişkin haberler de oldukça ilginç. Suriyelilerin dedelerinin Çanakkale'de Türklerle omuz omuza savaştıklarını vurgulayan bir kampanya yürütülecek, böylelikle Türk toplumunun algısı dönüştürülecekmiş.
   
Alın size yeni bir "algı operasyonu"...
Garip bir noktadayız. Batılı ülkelerin yabancı düşmanları, yabancıların kendi ülkesinde, kendi yurttaşları ile eşit haklara sahip tutulmaması gerektiğini vurgularlar. Hükümetin yabancı düşmanı olarak karalamaya hazırladığı kitlelerin büyük bir kısmı ise Türkiye'deki yabancılar (Suriyeliler) kadar hakka sahip olma talebindeler...
Tarih, böyle bir garipliğe daha önce hiç tanıklık etmedi!