Bugünlerde sabah Güneş doğmadan önce oldukça parlak bir biçimde doğmakta olan Venüs gezegeni, uygun koşullarda gölge oluşturabilecek kadar yüksek parlaklığa sahip olabilen bir iç gezegendir. Parlaklıkta Güneş ve Ay'dan sonra üçüncü sıradadır. Güneş'e Dünya'dan daha yakında bulunur ve iç gezegen olarak yıl içinde ya Güneş battıktan sonra Batı ufkunda, ya da Güneş doğmadan önce Doğu ufkunda görülür. Parlaklığı nedeniyle, kimi zaman yerini bilirseniz Güneş ufkun üzerindeyken dahi görebilmeniz mümkündür. Çok eskiden Venüs'ün, biri gece biri de sabah görülen iki ayrı cisim olduğu sanılmış ve birine akşam yıldızı diğerine de sabah yıldızı denmiştir. Bir diğer adı da Çoban Yıldızı'dır.
İsa'dan önce 7. yüzyıla ait olan Babil tabletlerinde, İsa'dan önce 1700-1400 yılları arasında yapılan Venüs gözlemlerinden söz edilmektedir. Eski Mezopotamya'da, Uzak Doğu'da ve Orta Amerika'da da önemli bir gök cismi olarak bilinmekteydi. 
Gözle bakıldığında, ışığı kıpırtılı olmayan parlak bir yıldız gibi görünen Venüs, sıklıkla Tanımlanamayan Uçan Cisim (UFO) sanılmaktadır. Bir dürbünle ya da teleskopla bakıldığında ise Dünya'ya ve Güneş'e göre konumuna bağlı olarak Ay gibi evreler gösterdiği görülebilir. Venüs'ün evreler gösterdiği Galileo tarafından 1610 yılında keşfedilmiştir. İlginç olan, gezegen Dünya'ya Güneş'ten de uzakta bulunduğunda Dolun Venüs diyebileceğimiz biçimde tam aydınlanmış görünür ancak uzaklığı nedeniyle en küçük görüldüğü evre budur. Yaklaşık olarak Dünya ile Güneş arasında bulunduğu konumda ise Hilal Venüs olarak görünür ve on kat daha büyük görüldüğü için bu evrede çok daha parlak olarak gözlenir.
1761'de Rus gökbilimci Lomonosov, Güneş'in önünden geçiş gözlemlerine dayanarak atmosferi olduğunu belirlemiştir.  Venüs'ün Güneş önünden geçişleri çok sık olmaz. Her yüzyılda aralarında 8 yıl olan çift geçiş gözlenir. Sonuncu çift 2004 ve 2012 yıllarında olmuştur. 2004 geçişi, Ege Üniversitesi Gözlemevi'nden internetten canlı olarak yayınlanmıştır. Geçiş 7 saat kadar sürmektedir. 
Venüs'ün çapı 12.000 km kadar, Dünya'nın çapından 600 km kadar daha azdır. Venüs bulutlarla kaplıdır ve yüzeyini görmek bu nedenle mümkün değildir. Kendi etrafında dönüş süresi uzun süre belirlenememiş, ancak bulutların hareketinden, 4 gün kadar bir süre olabileceği düşünülmüştür. 1962 yılında radarla yapılan ölçümler sonucunda dönme döneminin diğer gezegenlere göre ters yönde ve 243 gün olduğu belirlenmiştir.


Sera Etkisi

Bulutların üst kısmında sıcaklık -23 derece kadardır. Yüzey sıcaklığının bu yüzden düşük olduğu ve yaşama elverişli olduğu düşünülmekteydi. 1950'lerin sonlarında ısısal ışınım ölçüldüğünde durumun böyle olmadığı, yüzeyin 478 derece civarında, kurşunu eritebilecek kadar yüksek bir sıcaklığa sahip olduğu belirlendi. Yüzeyde bu kadar yüksek bir sıcaklığın olmasının temel nedeni, ilk kez ünlü gökbilimci Carl Sagan tarafından açıklanan Sera Etkisi dediğimiz olaydır. Yüzeyden çıkan kızılöte ışınım, atmosferde bol miktarda bulunan ve tayfsal gözlemlerle varlığı belirlenmiş olan karbondioksit tarafından engellenmektedir. Bu nedenle de Güneş'ten gelen ışınımın bir bölümü bu olayla hapsedilmiş olduğundan, sıcaklı gittikçe artmaktadır. Güneş'ten gelen ışığın ancak %1'i yüzeye ulaşabilmekte, kalanı yansımaktadır. Yüzeye ulaşan ışınım da kızılötede salınmaktadır. Yaklaşık olarak %96.5 oranında bulunan karbondioksit yüzünden de çoğu geri yansıdığından yüzey ancak 480 derecelerde dengeye gelebilmektedir.

Aslında Venüs'te görülen Sera Etkisi'ne benzer bir durum, son 50 yılda insanlığın kullandığı aşırı miktarda fosil yakıta bağlı olarak artan karbondioksit salınımı nedeniyle yeryüzünde de olmaktadır. Venüs kadar olmasa da, Dünya atmosferi gittikçe ısınmakta, hatta kutup buzullarında bu nedenle azalmalar yaşanmaktadır.
Venüs'te sıcaklığın yüksek olması yüzünden su sıvı halde bulunamaz. Atmosferde buhar olarak bulunan suyun miktarı, Dünyadakinin milyonda biri kadar olduğundan atmosfer çok kurudur. Suyun bu kadar az olmasının bir nedeninin, geçmişte var olan suyun, Güneş'ten gelen moröte ışınımı tarafından hidrojen ve oksijene ayrıştırılması ve bu gazların da uzaya kaçması olduğu düşünülmektedir. Suyun yerine sülfürik asit bol miktarda bulunmaktadır ve aşındırıcı etkisi nedeniyle yüzeyde oldukça etkili olmaktadır.
Atmosfer basıncı Yer'den 90 kat fazladır. Görüş mesafesi de oldukça azdır. En iyi durumda bir kaç km.yi geçmez. Atmosferde en üst tabakadaki bulutlar en hızlı harekete sahiptirler. Gezegenin etrafında yaklaşık olarak 4 günde dolanırlar. Sülfürik asit atmosferde damlacıklar halindedir ve yüzeye yağmur olarak inmez.


Venüs'e gönderilen araçlar

Bugüne dek Venüs'e 41 farklı araç gönderilmiştir. Bunların bazıları başarısız olup Venüs'e hiç ulaşamazken, bazıları da yakınından geçerek bilgi göndermiştir. Bir bölümü de yüzeye ulaşmıştır. 1962 yılında gezegene ilk ulaşan araç Mariner 2'dir. 1967'de Sovyet Venera 4 aracı bulutların altından ilk görüntüleri göndermiş, yüzeyin ilk görüntüleri ise 1975 yılında Venera 9 tarafından gönderilmiştir. 1980 yılında ilk radar haritası tamamlanmış, Daha donra 1990 ile 1994 yılları arasında Magellan adlı araç neredeyse tüm yüzeyi radarla haritalamıştır.
Radar haritalarından, yüzeyde dağlar, kanyonlar, kraterler ve volkanlar olduğu belirlenmiştir. En yüksek dağ 12 km yüksekliğiyle, ünlü fizikçi James Clark Maxwell'in adına Maxwell Dağı olarak adlandırılmıştır.
Venüs'te diğer gezegenlerden bile çok daha fazla sayıda volkan bulunmaktadır. Yüzeyin her yerine dağılmış 1500 kadar büyük volkan vardır ve milyonlarca da küçük volkan olduğu düşünülmektedir. Bunların aktif olup olmadıkları bilinmiyor.
Dünya ile Venüs hemen hemen aynı büyüklüklere sahiptirler ve iç yapılarının da benzer olduğu düşünülmektedir. Venüs'ün 3.000 km yarıçapında bird emir çekirdeği olduğu düşünülmektedir. Çok yavaş döndüğü için, Venüs'ün manyetik alanı yoktur. Venüs'ün herhangi bilinen bir uydusu da bulunmamaktadır.