8 Mart 2015 Pazar günü, hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.
Genelde her sabah benzer cümleler sosyal medyada gezinir.
Binlerce tivit atılır dostlar arasında.
Ama bugün 8 Mart'ın ayrı bir özelliği var.
'Dünya Kadınlar Günü' ya da 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür.
İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılıyor.
Kaybettiğimiz değerler, katledilen, eziyet ve şiddet gören kadınlarımız için kaç gündür Türkiye adeta ayağa kalktı.


Bizdeki facialar ise hemen unutuluyor

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi.
İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.

Oybirliğiyle kabul edildi

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın 'Internationaler Frauentag' (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Tarih Moskova'da belirlendi

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti.
Adı da 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak belirlendi.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anılmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın 'Dünya Kadınlar Günü' olarak anılmasını kabul etti.

Sokaklara taşındı

Türkiye'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanmaya başlandı.
1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.
'Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı' programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında 'Türkiye 1975 Kadın Yılı' kongresi yapıldı.
12 Eylül 1980 Askeri darbesinden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı.
1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' kutlanmaya devam ediliyor.

Kadınların isteği

Kadın istihdam oranının yüzde 30 seviyesinde olduğu Türkiye'de kadınlar iş hayatında daha çok yer alabilmek için esnek çalışma ve çocukları için kreş imkanlarının artırılmasını istiyor.
Kadınların erkeklerle omuz omuza çalışmadığı bir Türkiye'nin hedeflerine ve refah toplumuna ulaşmasının mümkün olmadığını uzmanlar söylüyor.
Şu anda, iyi eğitimli kadınların iş hayatında yer alma oranları yüzde 70 seviyesinde.
Kadınlar iyi eğitim alabildiklerinde çalışma hayatının aradığı nitelikli işgücü talebini karşılayacak, istihdam sorununun çözümüne de katkı koyacaklardır.
Ama nedense Türkiye'de hala kadının çalışmaması ve erkeklerin kölesi olması yönünde bir erkek egemen zihniyeti hakim.
Hatta kadını çocuk doğuran bir meta gibi görenler, düşünenler var.
Şunu herkes bilmelidir: Kadınsız hedeflere ulaşılmaz.
Kadınların siyasetten çalışma hayatına kadar daha çok yol almaları gerektiğini de biliyoruz.
Şu an, AB ülkeleri arasında kadınların iş gücüne katılma oranı en düşük ülkeyiz. Tüm yaş gruplarında erkeklerin iş gücüne katılma oranı daha yüksek.
Kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 29,5 ile yüzde 62,5 ortalaması olan OECD ülkelerinin en alt sırasında yer alıyoruz.

Seferberlik başlatılmalı

AB ülkelerinde kadının istihdama katılım oranı yüzde 70'ler seviyesinde.
Kadının istihdamını kolaylaştırmak için çocuk bakımına ciddi bir pay ayrılması gerekiyor.
Kadını evde hapsetmekle de bu iş çözülmez.
Bazı geri kafalıların ekmeğine yağ sürer.
Türkiye'de kreşlerde çocuk bakım oranı yüzde 10. Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 90 seviyesinde.
Türkiye'de de kadınların iş hayatında yer almalarını kolaylaştırmak için kreş olanaklarının artırılması gerekiyor.
Yine Avrupa'da kadının tek başına çalışabilmesi için esnek çalışma ve ücretsiz kreş imkanı sunuluyor.
Bu sayede kadının da ekonomiye katıldığı güçlü bir refah toplumu olabiliriz.

Girişimci kadın sayısı arttırılmalı

Kadınların sorunlarının çözümü için birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Girişimci kadın sayısını arttırmalıyız.
Yarışma ve ödüllerle kadınları cesaretlendirmeli ve onları iş hayatına katmalıyız.
'İşte Kadın Güçlü Kadın' gibi sloganlar üretmeliyiz.
Unutmamalıyız, kadınlar çalıştıkça güçleniyor.
Kadınlarımız iş hayatına girmeden ülkemizin hedeflediği refah toplumuna ulaşması çok zor.
O nedenle kadınlarımızı eğiterek iş dünyasındaki sayısını artırmamız gerekiyor. Kadın çalıştıkça güçleniyor.
Hem kendine olan saygısı hem de ailesinin ona saygısı artıyor.
Çocuklar çalışan anne imajına alışıyor ve özellikle kız çocuklar için harika örnek oluyor.

Herkes konuşacak

Bugün onlarca dernek ve yetkili, mesajlar yayınlayacak, toplantılar düzenleyecek.
Kimi sesini duyuracak, kimisi kendi içinde kalacak.
Özetle; hepimiz, kadınların fırsat eşitliğine dayalı, şiddetten ve ayrımcılıktan uzak bir dünyayı paylaşabilmeleri için çalışmalıyız.
Kadınların yaşamın her alanında, eğitimden çalışmaya, evlerimizden iş alanlarımıza ve siyasal katılıma kadar erkeklerle birlikte toplumumuzu yeniden kurmak ve geliştirmek adına sergiledikleri fırsat eşitliği talebi belirttiğim gibi bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde daha yoğun bir içerik kazanıyor.

O kafaya örnek

CHP'li kadın milletvekillerinin belirttiği gibi, ülkemizde, kadınla erkeği eşit görmeyen, kendi varlığını kadınları sınırlamasına borçlu olan, küçük yaştan başlayarak kız çocuklarımızı eve kapatıp geleceklerini karartan, söylemleriyle kadınların çok daha fazla şiddete maruz kalmasına zemin hazırlayan, kadınları ev içi görevlerle sınırlayan politikalar, eşitsizliği derinleştiriyor.
2014 yılında 294 kadının katledildiği, 2015'in ocak ve şubat aylarında toplam 52 kadının yaşamına son verildiği Türkiye'de, kadın cinayetlerine önlem almayan ve söylemiyle ortam yaratan irade siyasidir.

Günümüzün gerçeği

Kadınların yakılarak, parçalanarak yaşamlarına son verildiği bu vicdan yoksunu düzeni hep birlikte aşmalıyız.
Kadına şiddetin son 12 yılda 14 kat arttığı, kadınların işgücüne katılımının hala yüzde 30'la sınırlandığı, kız çocuklarımızın eğitimden uzak tutulup küçük yaşta evlenmeye zorlandığı ülkemiz, Avrupa Birliği ülkelerinin eriştiği kadın emeği, eğitimi, istihdamı ve fırsat eşitliği düzeyinin oldukça altındadır.

Ne yapmalıyız?

Kadının emeğinin görünür kılınması, gerek çalışma ve eğitim yaşamında, gerekse siyasette kadınların önüne çıkarılan engellerin eşitlik ve dayanışma anlayışıyla aşılmasında, şiddetin ve ayrımcılığın son bulmasında devlete ve toplumumuza düşen görevlerin sözcüsü olmaya, biz kadınların erkeklerle birlikte umut dolu günlere fırsat eşitliği içinde erişmesi adına var gücüyle çalışanlarımızı milletvekili, bakan, vali, yönetici yapmalıyız

***

MENEKŞE

Kadınlar yürüyecek

Cumhuriyet Kadınları 9 Mart Pazartesi günü saat 13.00'da Karşıyaka İZBAN önünden Gündoğdu meydanındaki Zübeyde Hanım anıtına yürüyecek.
Yürüyüşe siyah giysilerle katılacak olan Cumhuriyet kadınları kırmızı yemeniler takacak.
Saat 13.00'da Karşıyaka İZBAN önünde toplanacak olan kadınlar 13.40 vapuru ile Karşıyaka'dan Alsancak'a geçecek.
Gemi geçişi esnasında Atatürk'ün bursa Nutku'nu okuyacak olan kadınlar, Gündoğdu Meydanı'ndaki Zübeyde Hanım anıtı önünde topluca yemin edecekler.
Yapılacak yürüyüşe halktan da yoğun ilgi ve katılım bekleniyor.

KILÇIK

Sevmek için 'YÜREK' sürdürmek için 'EMEK' gerek...